Üzerime savrulan bıçaktan eğilerek kaçtım. Diz arkasına tekme atmamla düşer gibi oldu ama düşmedi. Bana attığı yumruğu yakalayıp dönerek yüzüne tekme attığımda yere düştü. Bu benim bitirici vuruşumdu. Etrafıma baktım. Hem Atlas'la hemde Asil'le göz göze geldim. İkiside güçlü rakiplerle dövüşselerde gözleri bendeydi.
Gizli alt gruplardan biri Asil'e saldırmıştı ve Asil'de direkt olarak bizden yardım istemişti.
Yaralarım tamamen iyileştiği için ve iyi olduğum için Atlas'ı ikna ederek bende gelmiştim.
"DOĞU EĞİL!" Diye bağırdı bir anda Asil. Dediğini hızla yapıp eğildiğimde güçlü bir yumruktan kaçmış oldum. Hızla önüme dönerken karşımdaki adamla göz göze geldik. Masmavi gözlerini gördüğümde kargaşadan yararlanan biri olduğunu anladım. Tuğkan değildi ama onun ekibindendi. Diğerlerinin gözleri değil yüzünü bile göremiyorduk ama belli gruplardan olmadığını biliyorduk. Bu adam kesinlikle Tuğkan'ın grubundandı.
Onun bana yaptıkları aklıma gelince gözlerim dolar gibi oldu ama hemen kendime geldim çünkü ikinci bir yumruk geliyordu. Yumruğu yakalayıp bileğini döndürdüğümde dizime sertçe vurdu. Bileği elimden kurtulurken boştaki elimle karnına sert bir yumruk attım. Bir anda ayağını kaldırıp kafama doğru hızla bir tekme savurdu ama o tekme bana çarpmadı. İrkilerek gözlerimi kapattığımı farkettiğimde hızla açtım. Atlas gözlerinden alevler saçarken adama bakıyordu. Eliyle adamın tekmesini tutuyordu. Bir anda bileğini döndürdüğünde kemiğin kırılma sesini duydum.
Bir anda beni geriye doğru ittirdiğinde kendimi Asil'in kollarında buldum. "Sinirlendi." Dedi Asil beni tutarken. "Hep sinirlenmiyor mu?" Diye sordum. Sırtımı Asil'den çekip ona dönerken. "Hayır. Normalde çok sakindir." Dedi Asil gözlerime bakarak. Gözlerim tekrar Atlas'a döndüğünde içindeki bütün siniri adamdan çıkarıyor gibi bir hali vardı. Hareketleri o kadar sert ve hızlıydı ki adam daha göremeden Atlas elli tane yumruk atmış oluyordu. Tabiki elli işin sözde kısmıydı ama yinede yüksek bir sayıydı.
Asil şaşkınlığını gizlemeden Atlas'a bakıyordu. Normalde sakin bir şekilde dövüşüp şimdi ise sinirden çıldırması ona garip gelmişti. Atlas bir anda elini karşısındaki adamın kalbinin olduğu yere götürdü ve sivri tırnaklarıyla delerek elini içeri ittirdi. Adam acıyla bağırırken Atlas her ne yaptıysa adam titremeye başlarken seside kesilmişti. Gözleri korkuyla Atlas'a bakıyordu. Atlas bir anda elini çektiğinde eli boş değildi.
Asil'le birbirimize baktık. İkimizinde gözleri açılmıştı. Gözlerimi tekrar Atlas'a çevirdim. Kan kokusu bile etkileyemiyordu o an beni. Atlas elinde adamın kalbini tutuyordu..
Atlas yavaşça bize döndüğünde gözleri Asil'i es geçip beni buldu. Üzerine kan sıçramıştı. Yüzü sakin olsada içindeki alevin sönmediğini gözleri kanıtlıyordu. Dudaklarına bulaşan kanı diliyle temizleyip elindeki kalbi adamın cansız bedeninin üstüne attı. Elini üstüne silerken bize doğru yürümeye başladı. Aramızda bir kaç adım mesafe kalmışken Asil aramıza girdi. "Ne yapıyorsun Atlas?!" Diye bağırdı Asil. "Ne yapmışım?" Diye sordu Atlas anlamaz gözlerle bakarken. Ya cidden anlamamıştı yada anlamamazlıktan geliyordu.
"Adamın kalbini hiçbir şey olmadan sadece elinle çıkarmak ne amına koyayım?!" Diye bağırdı Asil. Şaşkınlıktan nasıl tepki vereceğini bile bilmiyordu. Atlas yanıma gelmek için Asil'in yanından geçeceği sırada Asil tekrar önüne geçti. "Nereye?" Diye sordu Asil. Cevabı biliyordu aslında. "Doğu'nun yanına." Dedi Atlas. "Onunda mı kalbini çıkaracaksın?" Diye sordu Asil. Atlas gözlerini benden çekip Asil'e baktı. "Sevdiklerime zarar vermem." Dedi Atlas sesi soğurken.
"Ne oldu sana Atlas? Normalde çok sakin dövüşürsün sen? Hayırdır?" Dedi Asil. Atlas sesli bir şekilde nefesini verdi. "Sinirlendim." Dedi. "Tamam, her şeyi anladım. Sinirlendin bunuda anladım ama normalde ne olursa olsun sinirlensen bile bunu belli etmezsin sen." Dedi Asil Atlas'ın gözlerine bakarken. Ne yaşadığını anlamaya çalışıyordu.
Atlas bir kaç adım geriledi. "Burası şu an tehlikeli. Konuşmanın ne vakti ne zamanı.. Gidelim buradan." Dedi ve yürümek için arkasını döndüğü sırada Asil Atlas'ın kolundan tuttu. "Bu olaya takacağım ve cevabımı almadığım sürece takık olacağım. Haberin olsun." Dedi Asil. Sonrasındaysa yürümeye başladık.
Yan yana yürüyorduk ve ben ikisinin arasındaydım.
Arabayla Asil'in evine gittik. Asil bize ve kendine kahve yaparken aklım hala Asil'in dediklerindeydi. Benim gördüğüm Atlas dövüşürken sinirliydi ama Asil tam tersini söylüyordu. Sadece benim yanımda sinirli dövüşüyor desem normalle uymuyordu. Çünkü Atlas benim yanımda her zaman sakin olmaya çalışıyor ve öylede oluyordu. Ama dövüşmesiyle Asil'in dedikleri tutuşmuyordu.
Göz ucuyla Atlas'a baktığımda kafasını koltuğun sırt kısmına yaslamıştı. Gözleri kapalıydı. Ona baktığımı farketmiş gibi bir gözünü açıp bana baktığında göz göze geldik. Yüzünde hafif bir gülümseme oluşurken gözünü tekrar kapattı.
Asil salona girerken gözlerime ona döndü. Elindeki kahvelerden birine bana diğerini Atlas'a verdi. Mutfağa dönüp kendi kahvesinide aldı ve diğer koltuğa oturdu.
Telefonum çalınca cebimden çıkarıp ekrana baktım. Babam arıyordu. "Doğu neredesin?" Diye sordu babam telefonu açar açmaz. "Dışarıdayım baba." Dedim. "Hemen güvenli bir yere git." Dedi babam endişeli bir ses tonuyla. "Ne oldu?" Dedim ayağa kalkarken. Arkadan annemin ağlayan sesini duymamla gözlerim açıldı.
"ATALAY! KAPAT ŞU TELEFONU BATI..!" Diye çığlık attarken yutkundum. Annemi neredeyse ilk defa bu şekilde duyuyordum.
"Baba ne oluyor orada..?" Dedim sesim titremeye başlarken. "Burayı boşver sadece güvenli bir yere git Doğu. Arayacağım seni." Dedi. "Baba! Baba dur!" Diye bağırdım ama çoktan kapatmıştı. Hemen babamı tekrar aradım ama telefonunu kapatmıştı.
Batı'ya bir şey olmuştu..
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir Seçimleri/ bxb
VampireHiçbir şeyden haberi olmayan Doğu kendini bir anda vampirler arasında seçimler yaparken bulur. ______________ Her şey kurgudur. Eşcinsel çiftlerin garip karşılanmadığı bir dünya..