Üzerime geçen gün toplantıda giydiğim pelerine benzer şeyi giymiştim. Bulut bizi Tuğkan'ın olduğu yere götürüyordu. İçimde yine kötü bir his vardı. Elimizde hiçbir şey olmadan döneceğimizi hissediyordum. Yani biz oraya gidene dek Tuğkan oradan kaçmış olacaktı ve tuzağa düşecektik.
Büyük bir yerin önüne geldiğimizde bana geçen seferki yeri hatırlatmıştı. Atlas'ı kurtardığımız yeri.. Ama orası değildi. İçeriye girdik. Hiçbirimizden çıt çıkmıyordu. Sadece ayakkabılarımızın yere çarptığında çıkardığı ses vardı.
İçeride büyük bir lobi vardı ama etrafında koridorlar ve üst kata çıkan merdivenler vardı. "Ben üst kata çıkacağım." Dedim. "Tek gitme." Dedi Atlas. "Atlas ayrılmamız daha iyi olmaz mı? Burası çok büyük." Dedi Bulut. Hız açısından zaman kazanırdık ama güvenlik konusunda yerlere düşebilirdik. Bütün ihtimalleri göz önüne alınca bende ayrılma taraftarıydım. Atlas'ın gözleri bende ve Bulut'ta gezindi. Bu sırada nefesini tutmuş gibi nefesini bıraktı. "Tamam." Dedi.
"Ben üst kata çıkacağım." Dedim tekrarlayarak. "Tamam." Dedi ikiside. Adımlarımı hızla merdivenlere çevirdim. Bu sırada Atlas ve Bulut'ta koridorlara giriyorlardı. Üst kata çıktığımda aşağıya göz attım ve en baştaki kapıdan bakmaya karar verdim. Hissediyordum. Tuğkan buralarda bir yerdeydi ama nedense normalin aksine yerini saptayamıyordum.
Yolumda dümdüz ilerlerken bir anda solumdaki kapı açıldı ve daha kafamı bile çeviremeden ağzıma ve belime sımsıkı dolanan eller beni içeri çekti. Bağırmaya çalıştım ama sesim adamın elinde son bulmuştu. "Sakin ol." Dedi tanıdık gelen bir ses. "Mhhmm!!" Bağırmaya çalıştım ama olmadı.
"Bağırmayacağından emin olana kadar bırakmayacağım." Dedi arkamdaki ses. Hissettiğim heyecan ve korku yüzünden hislerim birbirine girmişti. Bu yüzden kim olduğunu anlayamıyordum.
Belimdeki kolu benim kollarımıda içine alacak şekilde duruyordu. Kollarının izin verdiği kadarıyla ondan uzaklaşmaya çalıştım ama kıpırdamadı bile. Oda kapkaranlıktı. Işık yakmalıydım. Bileğimi tavana doğru çevirdim. Ampul olmalıydı.. Parmaklarımı yavaşça açtığımda tavandaki ampulden cılız bir ışık yayılmaya başladı.
Loşta olsa bir ışığı yakmıştım. Çırpınmaya başladım. Ayağımı kaldırıp dizine doğru bir tekme savurduğumda küfür ederek bedenimi ittirdi ve duvara yasladı. Onun bedenide benim bedenime yaslıydı. Hareketlerimi tamamen kısıtlamıştı. "Doğu sakin ol ve bağırma. Emin olduğum an bırakacağım seni. Ben Tuğkan değilim. Sadece konuşmaya geldim." Dediğinde Asil olduğunu anladım. Ama hala beni bırakmıyordu. Çırpınmayı tamamen kesmiştim.
Vampire dönüştüğüm uzayan tırnaklarımı bacağına batırıp çizdiğimde inlemesini dişlerini sıkarak kıstı. "Mhhm!!"
"Ağzını mı açayım?" Diye sordu Asil. Hislerim sakinleşmeye başladığım için artık tanıyabiliyordu. Kafamı olumlu biçimde salladım. Ağzımdaki eli yavaşça yumuşadığında belimdeki de onu izliyordu. Elleri gittikçe yumuşadı ama kontrolün onda olduğunu hissettirmek ister gibi tamamen çekmiyordu. Gevşeyen kollarını fırsat bilerek ellerimle bir anda ittirdim Asil'i. Kollarını tekrar bana sarmaya çalıştı ama rüzgarımla onu geriye fırlattım. Sırtı sertçe demir duvara çarptığında duvarda bir oyuk oluşmuştu. Ayrıca dudaklarından dökülen inleme ile canının acıdığını tahmin etmek zor değildi.
Asil hareketsiz biçimde kafasını eğmişti ve oturuyordu. Bayılmadığını biliyordum. "Ne istiyorsun?" Diye sordum sakin bir sesle. Atlas yavaşça kafasını kaldırdı ve arkasındaki duvara yasladı. Yüzünde buruk bir gülümseme vardı. "Bu kadar güçlendiğini düşünmemiştim." Dedi. "Neyi konuşmak istiyorsun? Burada olduğumuzu nasıl bildin? Tuğkan nerede?" Diye sordum onun dediklerini görmezden gelerek. "Benden nefret ediyorsun değil mi?" Diye sordu. Hayır nefret etmiyordum. Ama sevmiyordum da. "Hayır. Nötrsün." Dedim. "Bak Asil, ne diyeceksen de. Gerçekten ne zamanım ne başka bir şeyim var. Korumam gereken bir babam ve bir kardeşim var. Acele etmek zorundayım o yüzden acele et ve ne diyeceksen de." Dedim. "Kısaca uzatmadan söyle." Diye ekleme ihtiyacı hissettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir Seçimleri/ bxb
VampireHiçbir şeyden haberi olmayan Doğu kendini bir anda vampirler arasında seçimler yaparken bulur. ______________ Her şey kurgudur. Eşcinsel çiftlerin garip karşılanmadığı bir dünya..