Seçim

910 72 2
                                    

Hava çoktan kararmıştı. Ben seçimimi yapmıştım. Bunu bildirmem gerekiyordu. Arabada giderken telefonum çaldı. Aramayı cevapladım. "Efendim?

"Doğu neredesin?"

"Yoldayım? Bir şey mi oldu Asil?"

"Nereye gidiyorsun?

"Gitmem gereken bir yer var."

"Tamam neresi?"

"Ne yapacaksın?"

"Bir saate evden çıkacağımda çıkarken anahtar bırakayım sana. Ne zaman dönersin?

"Bilmiyorum. Sen bırak istersen."

"Tamam görüşürüz."

"Görüşürüz."

Telefonu kapattığımda anahtar olayının külliyen yalan olduğunu biliyordum. O evden çıkana kadar gelmemişsem anahtar bırakabilirdi? Nereye gittiğimi öğrenmeye çalışmıştı.

Geçen sefer kırmızılarla konuştuğum ormanlık alana gelmiştim. Telefonumun ışığını açtım yine geçen seferki gibi ormana girdim. Kolyeyi sweatimin içinden çıkarıp elime aldım. Kapağını açtım ve parmağımı bastırdım. Bir kaç saniye sonra parmağımı çektim.

Bir kaç dakika içindeyse çalılıklardan ses gelmeye başladı. Büyük ihtimalle Bulut yada Atlas yanıma geliyordu.

Bulut'un geldiğini kıyafetleri dışında bembeyaz olduğu için hızlı anlamıştım. "Selam." Dedi gülümserken. "Selam." Dedim bende gülümseyerek. "Atlas seni bekliyor. Kısa bir işi olduğu için ben geldim. Hadi gel." Dediğinde kafamı salladım. O önde ben arkada yürümeye başladık.

Bir süre sonra modern ama köyler gibi çok kalabalık olmayan bir yere gelmiştik. Evlerin hepsi dıştan siyah ve gri temalıydı. Bizse bütün evlerin tam ortasındaki, en kasvetli yere yürüyorduk. Evlerden daha uzun bir binaydı. Ama çok yüksek olduğuda söylenemezdi. Kapının önüne geldiğimizde büyük kapı sessizce açıldı ve bizde içeri girdik. Asansöre binip üst kata çıktık.

Bulut beni koridorun sonundaki odaya kadar getirdi ve durduk. "Beni mi seçeceksin Atlas'ı mı? Ona göre içeri gireceğim." Dediğinde göz gözeydik. "Atlas'ı seçeceğim." Dedim dürüstçe. Bulut gülümsedi ve kafasıyla onayladı. Kapıyı çalmadan açtı ve ben girdikten sonra arkamdan kapattı. Sadece altındaki eşofmanla duran Atlas'la göz göze geldik. Gözlerim istemsizce onu süzmüştü. En az Asil kadar kaslı bir bedeni vardı. Asil'i hiç görmemiştim ama giydiği şeylerden belli olduğu kadarıyla oda çok kaslıydı.

Atlas odanın içindeki çekmeceye yaklaşıp bir tişört çıkardı ve üstüne giydi. Odanın ortasına doğru yürüdüm ve durdum. Gözlerim odayı inceliyordu. "Annenlede konuşmuşsun." Dedi Atlas. Gözlerim odayı incelemeyi bırakıp ona döndü. "Mhm." Diye onaylar mırıltılar çıkardım. "Kırmızılardan olmak istediğine emin misin? Annen zaten söylemiş ama ben üstünden geçeceğim. Canın acıyacak. Girdiğimiz savaşlar, kavgalar her yara aldığında canını yakabilir. Bileğimizdeki dövmeler oluşurken deriyi yakar. Vücut sıcaklığın çok düşecek. Bizim kadar olmasada kana susayacaksın." Durdu. Daha konuşacaktı ama konuşmadı.

"Ne olursa olsun. En güvenli yer burası geliyor." Dedim. "Asil'in grubunda gibi mi yoksa Tuğkan'ın grubunda gibi mi görüneceksin?" Diye sordu Atlas. Önüme gelip durdu. Yakınımda durduğu için gözlerini görmek için kafamı biraz kaldırmam gerekmişti. "Asil'in." Dedim. Atlas kafasını onaylar biçimde salladı.

"Son kararın?"

"Evet." Dedim kafamı hafifçe sallarken. "Ayrıca sende bir vampirin özelliklerini taşıyacağın için vampire dönüşebileceksin." Diye ekleme yaptı Atlas. Bunu son anda öğrenmiştim ama dönüşüm yoktu artık.

"Son kararım."

Atlas yanımda duran elimi aldı. Eli bilek güreşi yapar gibi baş parmağımı kavradı ama avuçlarımız değmiyordu. Elimin dışından sarmıştı parmaklarını. "Parmaklarını kapat."

Dediğini yaparak parmaklarımı kapattım. Baş parmağım serbest ve onun elindeydi. Parmağımı hala tutarken kendi baş parmağıyla  orta parmağını birleştirip iki kere şıklattı. Hemen ardından elini çekmeden serçe parmağıyla bileğime küçük bir çizik attı. Kan ince bir çizgi halinde süzülürken gözlerine baktım. Kapalıydı.

Elimi hala bırakmazken diğer eliyle kanı bileğime yaydı. Kapattığı gözlerini açtı ve dudaklarını oynatarak bir şeyler mırıldandı. Bitirdiğinde kısa bir süre sadece gözlerime baktı. Aniden kanı yaydığı bileğim yanmaya başladı. Elimi çekmek istedim ama Atlas izin vermedi. "İstediğin kadar bağırabilirsin. Bu işlem bitmeden elini bırakırsam en başa döneriz."

Yanma hissi artarken acıyla inledim. Elimi çekmeye çalışıyordum ama Atlas o kadar sıkı ve tepkisiz tutuyordu ki çekemiyordum. Dengemin bozulduğunu hissettiğimde boşta kalan elimle omzuna tutundum. Acı içinde inlerken aniden el parmak uçlarıma doğru şiddetli bir kan akışı hissettim. Tırnaklarım bir anda uzadığında Atlas'ın canını yakmamak için sımsıkı tuttuğum omzuna sadece avuç içimi yasladım.

Bileğimdeki ve bedenindeki acı her geçen saniye daha da artarken göz yaşlarıma hakim olamadım.

Bedenim yanıyor gibi hissediyordum. Alevlerin içinde gibiydim. Bütün damarlarımdan akan kan her yere gidiyordu ama simgenin olduğu yere hücum etmiş gibi hissediyordum. Ayrıca kanın bedenimden çıkmak istercesine damarlarımda dolaşmasınıda hissediyordum.

Aniden bütün acım kesildiğinde bütün gücüm bedenimden çekilmiş gibi hissettim. Yere düşerken kendimi Atlas'ın kollarında buldum. "Uyuyacaksın merak etme." Dedi Atlas. Gözlerim çok az aralık yüzüne bakıyordum. Dediği şeyi geç anladığım için kafamı onaylar biçimde geç salladım. Kafamın ağırlığını taşıyamadığımda kafam güçsüzce öne düştü. Daha uyumamıştım ama her an gidebilirdim. Göz ucuyla bileğime baktığımda simgeyi göremedim ama bileğim kıpkırmızıydı.

*

Gözlerimi yavaşça araladım. Çok uykum olmasına rağmen üstüme örtülmüş incecik battaniyeyi kenara ittim. Sweatimi karşımdaki sandalyeye asılmış biçimde gördüğümde üst bedenimde hiçbir şey olmadığını farkettim. "Günaydın." Dedi aniden biri. Hissediyordum. Çok hafifti ama hissedebiliyordum. "Günaydın." Dedim Atlas'a bakarak. Atlas yanıma gelip karşımdaki sandalyeye oturdu. Beni odadaki yatağa yatırmıştı. "Simgelenirken çoğu kişi ateşle karşılaşır ama sende normalin çok daha üstünde yüksek bir ateş oldu. Düşürmek için sweatini çıkardım ve bedenine soğuk su döktüm. Şu an iyisin." Dedi Atlas.

Sağ elimi kaldırdığımda bileğime sarılı bir bandaj vardı. "Seni hissediyorum. Çok azda olsa hissediyorum." Dedim. Atlas gülümsedi. "Şimdi ben vampire dönüşebiliyor muyum?" Diye sordum. Kafam çok bulanıktı. "Evet ama şimdilik kendini yorma." Dedi Atlas. "Bugün yapman gereken tek şey Asil'in yanına gidip onun grubunda olduğunu söylemek. Onun ve Tuğkan'ın grubunda böyle simgelenme diye bir şey var ama bu şekilde değil. Seni simgeleyeceğini sanmam ama eğer ona yeltenirse izin ver. Ayrıca göz rengin içinde sana bu lensleri getirdim." Dedi ve avcunu açıp bir kutu lensi bana verdi. "Teşekkürler." Dedim. "Birazdan annen gelecek. Büyük ihtimalle seni buradan çıkarır. Onunla git. Eve götüreceğini düşünüyorum. Gidip güzelce dinlen ve Asil işini yarına bırakma."

"Tamam." Dediğim anda kapı tıklatılarak açıldı. Annem gelmişti. Karşımda oturan Atlas'ı görünce şaşırmış olsa gerek ki gözleri açıldı. "Üzgünüm burada olduğunuzu bilmiyordum." Dedi annem mahçup bir ifadeyle. "Sorun değil." Dedi Atlas ve ayağa kalktı. Kapıdan çıkmak üzereyken bana baktı ve göz kırptı. Ardından çıktı ve arkasından kapıyı kapattı.

...

Vampir Seçimleri/ bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin