Yokluk

530 46 1
                                    

Aradan yaklaşık bir geçmişti. Telefon hala elimde ve açıktı. Asil hala konuşuyordu ama ben donmuştum ve açılamıyordum. "Doğu lütfen ses ver." Dedi Asil yalvarırcasına.

Dudaklarım saatlerdir aynı cümleyi söylemekten yorulmuştu. Yutkundum. Derin bir nefes aldım. "Bulut! Nefes aldı!" Diye seslendi Asil Bulut'a. "Doğu hadi konuş lütfen." Dediğinde tekrardan yutkundum. Gözlerim hala dopdoluydu. "Atlas kayboldu." Dedim bir saattir içimden söylediğim cümleyi dışarı aktarırken. "Doğu Atlas buralarda bir yerde o yüzden hemen bir saat sonraki uçağa yetişip dönmen lazım." Dedi Asil hızla. Telefonu yüzüne kapattım ve içeri girdim. Atlas'ın kenarda duran tişörtünü elime aldığımda gözlerimden yaşlar akmaya başladı.

Dolabı açıp çantalarımızı çıkardım ve eşyalarımızı doldurdum. Bir tarafım Atlas'ın burada olduğunu söylesede diğer tarafım burada olmadığını söylüyordu.

İki çantayıda alıp hızla önce odadan sonra otelden çıktım ve havalimanına gittim.

*

Uçaktan inip havalimanına girdiğimde gözyaşlarım tükenmişti artık. Boş boş etrafa bakarken bir anda bana sıkıca sarılan kollarla tepkisiz kaldım. Sarılan kişi Asil'di.

Asil geri çekildiğinde hala bomboş bakmaya devam ediyordum. Bulut'la göz göze geldiğimizde yüzündeki endişeyi görebiliyordum. "Doğu..?" Dedi Asil. "Tuğkan nerede?" Diye sordum Asil'in ve Bulut'un yüzüne bakmazken. "Bilmiyoruz." Dedi Bulut.

Tuğkan'dan her ne kadar korksamda Lyra'nın dediği gibi korkunun üstüne gitmek korkuyu tüketirdi.

"Eve dönelim.." dedim kısık bir sesle. Beraber yürümeye başladık. Kimseden ses seda çıkmıyordu. Asil'in arabasına bindiğimizde Bulut arka koltuğa yanıma oturmuştu. Kafamı cama çevirdim. Aklımda hala aynı cümle dönüyordu. 'Atlas kayboldu'

"Doğu.." dedi Bulut. Yüzümü ona çevirmedim. "Hm?" Diye mırıldandım. "Aç mısın?" Diye sordu Bulut. Büyük ihtimalle bir şey söylememi beklemiyordu ve sadece ne durumda olduğumu anlamak istemişti. Ben mırıldanıncada bir şeyler sallamıştı. "Değilim." Dedim net bir sesle.

Burnumu çektiğimde gözlerimden yaşlar süzüldüğünün farkına vardım. Elimi kaldırıp tersiyle yanaklarımı sildim. Ağlamamalıydım. Alt dudağımı ısırdım.

Araba Atlas'ın evinin önünde durduğunda hep beraber indik. Benim ve Atlas'ın çantasını Bulut taşıyordu. Aniden ormana doğru ilerledim. "Doğu! Nereye gidiyorsun?!" Diye seslendi Asil arkamdan. Nereye gittiğimi bende bilmiyordum. Koşmaya devam ederken kolumdan tutulup döndürülmemle durdum. "Doğu? Nereye gidiyorsun?" Diye sordu Asil endişeli gözlerle. "Bilmiyorum." Dedim gözyaşlarıma hakim olamazken.

"Bence biraz yatıp uyumalısın." Dedi Asil. "İstemiyorum." Dedim. "Dinlenmeye ihtiyacın var." Dedi Asil. "Hayır yok. Bırak beni." Dedim kolumu çekmeye çalışarak. "Bırakamam." Dediğinde gözlerine bakmaktan başka hiçbir şey yapamıyordum. "Bırak beni." Dedim kendimi tekrarlayarak. Asil kafasını iki yana salladı.

"Atlas kim bilir kimin elindeyken ben hiçbir şey olmamış gibi yatıp uyuyacak mıyım?! Ciddi misin ya?! ACI ÇEKİYOR ATLAS VE BİZ HİÇBİR ŞEY YAPAMIYORUZ, ÇILDIRACAĞIM!" Diye bağırdım sinirle. "NASIL UYUMAMI BEKLİYORS.." aniden boynuma saplanan bir iğneyle cümlem yarıda kesildi. Gözlerim yavaşça kenara döndüğünde Bulut olduğunu gördüm. "Üzgünüm Doğu. Sakinleşmen gerekiyordu..."

*

Gözlerimi zorlukla araladığımda gözlerim kendilerini kapanmaya zorluyordu. Ellerimi gözüme çıkarıp ovuşturdum. Yinede zar zor açık tutuyordum. Kafamı yana çevirdiğimde camın önündeki Bulut'u gördüm. "Ne verdin bana?" Diye sordum. Bulut şaşkınlıkla bana döndü. "Hala uyuyor olman gerekiyordu." Dediğinde yutkundum. "Ne verdin bana?" Diyerek sorumu tekrarladım. "Sakinleştirici." Dedi Bulut.

Zar zor açık tuttuğum gözlerimi kapatıp tekrardan açtım. "Etkisi hala geçmemiş biraz daha uyu." Dedi Bulut. "Uyanmak istiyorum." Dedim. "Doğu. Biraz daha uyu. Sonra daha iyi hissedeceksin." Dedi Bulut. İstesemde istemesemde uyumak zorundaydım. Bedenim beni uyumaya zorlarken yardımcı olarak gözlerimi kapattım.

Karanlığın arasında Atlas'ı gördüm. Bana doğru yürürken bende ona doğru yürümeye başladım. Koşmak istiyordum ama koşamıyordum. Bacaklarım sadece yürümeme izin veriyordu. Aniden bir silah sesi duyuldu. Bir tane daha. Ve bir tane daha.. Ve daha fazlası..

Çığlık atarak Atlas'a doğru koştuğum sırada sıçrayarak uyandım. Kan ter içinde kalmıştım ve nefes nefeseydim. Cama doğru bakan Bulut bana döndü. "Hala uyuyor olman gerekiyordu." Dedi Bulut. Şokla ona bakarken ellerim titremeye başladı. Gördüğüm bir rüyaydı ama aynı cümleydi. Aynıları yaşanacaktı. Hızla yataktan kalktım. "Doğu!" Dedi Bulut omuzlarımdan yatağa bastırarak. "Ne verdin bana?" Diye sordum. "Sakinleştirici." Diye cevapladı Bulut. Aynısı yaşanıyordu. İçimdeki korku tavan yaparken gözlerimin dolduğunu hissettim.

"Etkisi hala geçme-.." derken sözünü kestim. Elimi ağzına bastırdım. "Konuşma Bulut!" Diyip yutkunmaya çalıştım. "Konuşma! Rüyamda gördüğüm aynı konuşma tekrar yaşanıyor sakın konuşma.." dedim. Elimi yavaşça Bulut'un ağzından çektim. Gözlerim kendini kapanmaya zorluyordu ama ayağa kalktım. Bir adım attığımda sendelerken Bulut beni tuttu. Konuşmuyordu ama gözleri 'iyi misin?' Der gibiydi. Kafamı olumlu biçimde salladım. Kolumu yavaşça bıraktığında hızla dışarıya koştum.

Bulut peşimden geliyordu. Biliçsizce koşmaya başladığımda nereye gittiğimi ben bile bilmiyordum. Hiçbir şey bilmiyordum ben. Tek bildiğim şey Atlas'ın ciddi bir tehlikede olduğuydu. Bulut bir anda kolumu tutup beni durdurdu. "Bak Doğu. Onu bu şekilde etrafta nereye gittiğini bile bilmeden koşarak bulamazsın. Gel eve dönelim." Dedi Bulut. "Onu evde oturarakta bulamayız." Dedim. İkimizde haklıydık. Ama bu işin ortası yoktu.

Aniden kolyemin canımı yaktığını hissettim. "Siktir." Diye mırıldandı Bulut. "Neler oluyor?" Diye sordum. "Atlas kolyeye bastı." Dediğinde yutkunamadım. "Gidelim.." dediğimde Bulut bir anda koşmaya başladı. Hızla ona yetiştim. "Asil'i arar mısın?!" Diye bağırdı Bulut. Soru sormamıştı aslında. Emir vermişti ama soru gibi olmuştu. Önemli değildi.

Telefonumu çıkarıp Asil'i aradım.

...

Vampir Seçimleri/ bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin