Ev

969 72 5
                                    

Evimin önünde durduğumda gözlerim hızla etrafa baktı. Asil'inde dediği gibi buradaydılar. Kalabalıklardı. Arabadan indim ve yavaş adımlarla eve doğru yürümeye başladım. Başımda çok keskin bir ağrı vardı. Hatta bu ağrı o 'yaratıklardan' korktuğumu unutturmuştu bana.

Kırılmış kapıya kısa bir süre bakıp eve girdim. Evde kimseyi hissetmiyordum. Hepsi dışarıdaydı ve çok yakında değillerdi. Büyük ihtimalle ben gelene kadar her ne istiyorlarsa almışlardı.

Darmadağın olmuş evime bakarken sinirden gözlerim doldu. Her şeyim başka bir yerdeydi. Düzen hastası falan değildim ama evim ilk kez bu kadar dağınık ve yıkıktı. Koyduğum bütün malzemeleri boşa koymuş gibi hissediyordum.

Gözlerimin doluluğu gitmezken odama çıktım. Burası bütün her yerden daha dağınıktı. Yatağımı bile parçalamışlardı. Tüyler her yerde uçuşuyordu.

Sinirle geri adımladığımda sırtım duvarla buluştu. Elimi yumruk yapıp kenarını sertçe duvara vurdum. Duvarın içini bile boşalttıkları için vurduğum yerde göçük oluşmuştu. Göz yaşlarımı daha fazla tutmadım ve akmalarına izin verdim. Sorun olan şey evim değildi. Ama bana kafayı takmaları falan gerçekten saçma ve sinir bozucu geliyordu. Biri bana yaklaşıyordu, hissediyordum.

Omzuma yaslanan bir el hissettiğimde sinirle ittirdim. Ayağa kalktım ve döndüm. Baştan aşağı siyah giyinmişti. Şapkasınıda kapattığı için yüzünü görmüyordum.

Hissediyordum. Karşımdaydı. Bu yaratıklar her ne ise bir tanesi şu an karşımdaydı.

"Ne istiyorsunuz benden?!" Diye bağırdım aniden geriye iki adım atarken. Eldivenli elinin işaret parmağını bana doğru hafifçe uzattı.

"Sen özelsin." Dedi adam çok kalın bir ses tonuyla. "Ne özeli?! NE ÖZELİ?! BEN ÖZELSEM BU EVİMİN HALİ NE?!" Diye bağırdım çıldırmış bir şekilde.

Adam yavaşça şapkasını açtı. Soluk teni ve simsiyah saçları direkt olarak göze çarpıyordu. Kafasınıda kaldırdığında çok açık bir ton olan mavi gözleriyle karşılaştım. Buz gibiydi bakışları. Gözlerinin rengide aynı şekilde buz mavisiydi. Gözünün üstünde bir yara izi vardı.

"Hiçbir şeyi kabullenemiyorsun. Korkuyorsun ve ne yapman gerektiğini bilmiyorsun. Bizim kim olduğumuzu merak ediyorsun. Seninle ne işimiz olduğunu, kısaca her şeyi merak ediyorsun." Dedi karşımdaki buz bakışlı adam. Dudağının bir kenarı hafifçe kıvrıldı. "Biz ikiye ayrılırız. Bir benim tarafım. İki Asil'in tarafı." Dedi adam sırıtmaya devam ederken.

"Sana hiçbir şey anlatmayarak seni korumaya aldığını sanıyor." Diye devam etti. Adam karşımdayken buram buram hissediyordum burada olduğunu ama Asil'de böyle değildi. Az hissediyordum ve yerini bilmiyordum. Bir saniye! O zaman Asil bu adamlardan mıydı değil miydi? Onlardandı sanırım ama onu neden hissedemiyordum. Belkide az hissettiğimde Asil değildi.

"Nesiniz siz..?" Diye sordum. Göz yaşlarım akmayı bırakmıştı. Adam sırıttı ve şapkasını kapattı. Yüzü tekrar görünmez olurken gözlerini görmem için kafasını kaldırdı. Karanlığın içinde parlayan buz mavisi gözlerine baktım. "Kararını ver. Ya Asil ya ben. Bir sonraki buraya gelişinde bende geleceğim. Ama daha önce bir şeye ihtiyacın olursa kimsenin olmadığı bir yerde 'gel' diye seslen." Diyerek kapıdan çıktı.

Ona daha sormam gereken şeyler vardı. Hızla peşinden odadan çıkarken "Dur!" Diye seslendim. Odadan çıkıp kenara doğru döndüğümde önümde olan bedene çarptım ve dengemi kaybedip yere düştüm. Gözlerim karşımdaki adama döndü. Asil? Kendisi sakindi gözleri sinirden alev almıştı.

"Ne arıyorsun burada?" Diye sordum ayağa kalkarken. "Geri dönmeyince bir şey oldu sandım." Dedi dürüstçe. "O sana ne söyledi?" Diye sordu hemen ardından. Bu sorusunu cevapsız bırakıp odama geri döndüm. Yırtık yatağımın üstüne çıkıp bir ayağımı yatak başlığına bastım. Gizli karton tavanı kaldırıp oraya sakladığım kutuyu aldım. Burası aslında normal tavandı ama gizli bir bölme olması için ben üstüne karton tavan yapmıştım.

Yere otururken kutuyuda kucağıma aldım. Kapağını kaldırdığımda Asil'de arkama geçmişti. Üstten ne yaptığıma bakıyordu. Kapağı yavaşça açtığımda içindeki hiçbir şeyin eksik olmaması içimi rahatlatmıştı. Çok bir şey yoktu ama benim için önemi büyüktü. Kutunun içindeki fotoğrafları elime alıp altındaki küçük kumaş mendillere baktım. Hala orada olmalarıyla daha da rahatlarken fotoğrafları, içi kadife olan kutunun içine geri koydum.

Kapağını kapatıp ayağa kalktım. Gözlerim Asil'e döndü. Bedenimi tam olarak ona çevirmemiştim ama bir miktar dönmüştüm. "O adam seçim yapmam gerektiğini söyledi. Ya onun tarafında olmalıymışım ya senin." Dedim. "Sen kimi seçtin?" Diye sordu. "Hiçkimseyi. Düşünmem için zaman verdi." Dedim. "Ona gittiğin an başında olan bela ikiye katlanacak." Dedi Asil. "Biliyor musun, o her şey için daha açıklayıcıydı. Her şeyi kavramıştı." Dedim ve odadan yavaş adımlarla çıktım. 

Asil'i de tanımıyordum o adamı da. O yüzden hangisi bana daha avantajlı gelirse onu seçecektim. Buna mecburen dahil oluyordum. Asil'in ve o adamın gücünü bilmiyordum. Ama eğer Asil'de o adamlardansa onların çoğundan daha güçlü olmalıydı. O adamlardansa kendini iyi gizliyordu. Onu hissediyordum ama keskin değildi. Sanki uzaktaymış gibiydi.

Arkama göz ucuyla baktığımda Asil gelmiyordu. Kimsenin olmadığı bir yere gidip adamı çağıracak ve ne var ne yok her şeyi öğrenecektim. Ama eğer Asil ondan önce anlatırsa işler değişirdi. Anladığım kadarıyla öylede olacaktı.

Asil'in arabasının anahtarının arabanın üstüne bıraktım ve kendi arabama yöneldim. Kapıyı açtığım sırada arkamdan gelen -ki bu büyük ihtimalle Asil'di- kapıya elini sertçe bastırarak kapattı.

Arkamı döndüğümde düşüncelerimin doğru olduğu kanıtlandı. "Ne duymak istiyorsun?" Diye sordu Asil. "Baştan sona her şeyi." Dedim. Gözlerindeki ifadeyi anlayamıyordum. Belki sinirli, belki endişeli, belki üzgün, belki mutlu. Bütün duygular var gibiydi. "Burada olmaz." Dedi gözlerime derince bakarken. "Neredeyse oraya gidelim o halde." Dediğimde onaylarcasına kafasını salladı. "Yarın iş çıkışında evimde buluşalım. Bu arada burada uyuyacağını düşünmüyorum ama öyle bir düşünce varsa seni evime davet ediyorum." Dedi. "Kısa bir işim var. Sonra gelirim." Dediğimde kafasını onaylarcasına salladı.

Eini arabanın kapısından çekince arabaya bindim. Sessiz sakin bir yere gidiyordum. O adamdanda dinleyecektim Asil'den de. Hangisi daha mantıklı gelirse ona inanacaktım.

...

Vampir Seçimleri/ bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin