Kayıp

578 51 1
                                    

Uçaktan indiğimizde bambaşka bir yerdeydik. "Nerede olduğumuzu hala söylemedin." Dedim Atlas'a bakarak. Atlas, adamın ona uzattığı poğaçaları alırken bana baktı. "Paristeyiz." Dediğinde gülümsedim. Pastane kısmından biraz uzaklaştıktan sonra Atlas poğaçalardan birini bana verdi. Hızla ısırdım. Zeytinliydi. "En sevdiğim." Dedim küçük bir çocuk gibi sevinerek. "Biliyorum." Dedi Atlas. Gülümsedim. Nereden bildiğini bilmiyordum ama şimdilik sorgulamayacaktım. Atlas'ta zeytinli yiyordu.

Bir kolunu omzuma attığında ona bakıp gülümsedim. "Otele gideceğiz." Dedi Atlas. "Tamam." Dedim. Aniden bir vampiri hissetmeye başlamamla kaskatı kesildim. Elim titremeye başlarken Atlas'ta durdu. "Ne oldu?" Dediğinde zorlukla yutkundum. Ağzımdaki lokmayıda zorlukla yuttuktan sonra Atlas'ın elini tuttuğum gibi koşmaya başladım. Daha önce hiç görmediğim bir histi bu. "Doğu?" Dedi Atlas peşimden sürüklenirken.

Ona cevap vermeden koşmaya devam ettim. Aniden bir kadına çarptığımda dengemi kaybedip düşmek üzereyken Atlas beni tuttu. Peşimden sürüklenmesine rağmen yinede ayakta kalmıştı. Hissediyorum. Deli gibi hissediyordum. Korkuyla etrafıma baktım. Gözlerim çarptığım kadını bulunca bir adım gerilemeye çalıştım ama Atlas'ın eli buna izin vermedi.

Bir mor gözlü karşımızda duruyordu.

Atlas'ta çok şaşırmış biçimde kadına bakıyordu. "Adım Lyra." Dedi kadın. "İnanamıyorum.." dedi Atlas. Şaşkınlığı sesine çok belirgin biçimde yansıyordu. "Mor gözlü görmek milyarda birden daha düşüktür." Dedi Atlas bana açıklama yaparak. Kadın elini yüzüme yaklaştırdığında geri çekilmek istedim ama Atlas'ın belimde duran eli izin vermedi. Gerginlikle kadına bakıyordum.

Ne kadar gerildiğimi görmüş olmalı ki elini indirdi ama yüzündeki şefkatli gülümseme en ufak bile silinmemişti. "Korkunun üstüne gitmek korkuyu tüketir." Dedi kadın. Yutkundum. "Senin korktuğun şey vampirler değil. Bazı vampirlerin sana yaptıklarından etkilenmişsin. Travma gibi." Diye devam etti kadın.

"İçinde bulunduğun labirentin başındasın Doğu. İlerlemek için uğraşman gerekiyor." Dedi kadın şefkat dolu bir sesle. Ses tonu çok etkileyici ve rahatlatıcıydı. Bir o kadarda ikna edici..

Kafamı yavaşça olumlu biçimde salladım. "Beni muhtemelen bir daha göremezsiniz ama eğer görürseniz bilin ki büyük bir sıkıntınız var." Dedi kadın ve yavaşça uzaklaşmaya başladı.

Kısa bir süre sonra uykudan uyanmış gibi Atlas'a baktım. O hala bir mor gözlü görmenin şokunu atlatamamıştı. "Hissi çok güçlüydü. Hiçkimseye benzemiyordu." Dedim bir anda. Atlas hafifçe gülümsedi.

*

Yaklaşık bir saat sonra otele varmıştık. Diğer yerlere göre biraz daha yüksekteydi ve eyfel kulesini çok güzel gösteriyordu. Bitmiş sigaramı söndürüp içeri girdim. Atlas yatağa uzanmış karşısındaki televizyondan kanalları geziyordu. Gidip yanına oturdum. Gözlerim gezdiği kanallarda gezinmeye başladı.

Belki yeniydi her şeyimiz. Belki bilmiyorduk hiçbir şeyi ama her şey bizim için çok hızlı gidiyor ve gelişiyordu. Ayrıca bizim birbirimizden sürekli olarak destek aldığımız inkar edilemezdi. Kendi şirketimi kurarken bile ailemden veya bir başkasından yardım almamıştım ama şu an öyle bir durumda bulunuyordum ki istemesem bile Atlas'ın yardımına ihtiyacım vardı. Benim onun gücüne, onun benim hislerime ihtiyacı vardı.

*

Gözlerimi yavaşça aralandığında Atlas'ı görmeyi beklemiyordum. "Günaydın." Dedim. "Günaydın." Dedi o da gülümseyerek. "Ben kahvaltı almaya gideceğim sende bu sırada iyice uyan güzelim." Dedi Atlas gülümseyerek. "Tamam." Diye mırıldandım.

Atlas kısa süre içinde otel odamızdan çıkmıştı. Zorlukla ayağa kalktım. Banyoya gidip soğuk bir duş aldıktan sonra çok daha açılmış ve iyi hissediyordum. Atlas hala gelmemişti. Üstüme rahat bir eşofman ve tişört giyip topladığım yatağa oturdum. Televizyonu açtım. Kanallarda kısa süre gezindikten sonra birinde durdum.

Aradan yaklaşık bir saat geçmişti ama Atlas hala dönmemişti. Ayağa kalktım. Telefonumu elime alıp Atlas'ı aradım. Meşgul çalıyordu, telefonu kapalıydı. Otelin kahvaltı kısmına gitmeye karar verdim. Atlas'ın gelmesi bu kadar uzun sürmemeliydi.

Odadan çıkıp asansöre bindim ve yemekhaneye indim. Atlas'ı bir kere daha aradım ama telefonu yine kapalıydı. Yemekhaneye girdiğimde etrafa hızla göz attım. Atlas ortalıkta görünmüyordu.

Endişelenmeye başlarken bir kere daha arayarak şansımı denedim. Ama boşunaydı. Bahçeye çıktım ve orada biraz gezinip Atlas'a baktım. Yoktu. Başına bir şey gelmiş olabilir miydi?

İçeri girip odamıza çıktım. Dönmemişti. Belki yersiz yere endişeleniyordum ama içimden bir ses bir şey olduğunu söylüyordu. Bulut'u aradım. "Efendim Doğu?" Diyerek açtı telefonu Bulut. "Atlas'a ulaşamıyorum. Bir saat kadar önce kahvaltı getirmeye gidiyorum diyip çıktı ama dönmedi. Her yere baktım.." dedim. Sesim titriyordu. "Atlas arada öyle kaybolur." Dedi Bulut rahat bir biçimde. "Ama.." dedim fakat cümlemin devamını getiremedim. "Merak etme döner bir kaç saate." Dedi Bulut rahatlatmaya çalışır gibi. Ama dedikleri içimi rahatlatmak yerine daha da korkutuyordu.

"Peki.. gelmezse tekrardan ararım." Dedim. "Tamam. Görüşürüz." Dedi Bulut. "Görüşürüz." Dedim bende.

Telefonu kapattıktan sonra bir kez daha Atlas'ı aradım. Sonuçta değişiklik yoktu. Gerginliğim her geçen dakika artıyordu. Dışarıya bakmak istiyordum ama etrafı bilmiyordum.

-

Aradan bir kaç saat geçmişti ve diken üstünde oturuyordum. Televizyon açıktı oraya bakıyordum ama bakışlarım boştu. Aklım Atlas'taydı. Ayağa kalktım. Telefonumu alıp balkona çıktım ve sigaramı yaktım. Asil'i aramak mantıklı geliyordu. Tam bu sırada telefonum çaldı. Asil arıyordu.

"Efend-" dememe kalmadan Asil sözümü kesti. "Doğu hemen eşyalarını topla ve iki saat sonraki uçakla geri dön!" Dedi sesini yükselterek. Endişeliydi, son derece endişeliydi. "Asil, Atlas ortalıkta yok gelemem.." dedim. "ATLAS KAYBOLDU AMINA KOYAYIM DÖN ŞU UÇAKLA!" Diye bağırdığında sessizlik oluştu. Gözlerimin dolduğunu hissediyordum. Arkadan Bulut'un sesini duydum. "Dedim sana ben ikna edeyim diye! Lak diye söylersen nah gelir!" Diye bağırdı Bulut. Bir süre daha sessizlik oldu.

"Doğu orada mısın?" Diye sordu Asil dizginlemeye çalıştığı ses tonuyla. Buradaydım ama kelimeler ağzımdan çıkmıyordu. Dudaklarım sessizce Asil'in söylediklerini bozuk plak gibi tekrarlıyordu. 'Atlas kayboldu.'

...

Vampir Seçimleri/ bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin