Uçak

574 53 3
                                    

"Dikkat et tamam mı Doğu?!"

"Anne, tabiki dikkat edeceğim. Biraz rahatlasana sen."

"Olsun olsun. Dikkat et sen yinede."

Annemin dediklerine gülümserken Atlas içeri girdi. "Damadım dikkat et sen buna. Bakamaz başının çaresine." Dedi annem sitem edercesine. "Anne!" Dedim sondaki 'e'yi uzatarak. Atlas ve annem gülerken ben yine yerin dibine girmiştim.

Babam kapıdan girince gülmeleri kesildi. "Hadi, uçağa geç kalmayalım." Dedi Atlas babamla göz göze gelirken. "Tamam." Dedim ve anneme sarıldım. "Dikkat edin çocuklar." Dedi annem hem bana hem Atlas'a hitaben. "Ederiz." Dedik aynı anda. Annem Atlas'ada sıkı sıkı sarıldıktan sonra biz evden çıktık. Sabahın erken saatleri olduğu için Batı hala uyuyordu.

Dışarıda Bulut bekliyordu. Atlas Bulut'un yanına gitti. "Burası sende." Dediğini duydum. Atlas tekrar yanımıza geldiğinde Bulut'a elimi salladım. Oda gülümseyerek elini salladı. Babam arabanın sürücü koltuğuna geçtiğinde bizde arka koltuğa yerleştik.

Havalimanına geldiğimizde babamlada vedalaştık. Sanki hiç dönmeyecekmiş gibi sarılmamız yüzümü güldürüyordu.

Gözlerim uçaklarda gezinirken sıraya girmiştim. "Ne yapıyorsun?" Diye sordu Atlas. "Sıra beklemeyecek miyiz?" Diye sordum. Atlas gülmekle yetindi ve bir elini omzuma atıp direkt piste ilerledi. Etrafta bir uçak dışında hiçbir uçak yoktu. Dur.. Kendi uçağı yoktu değil mi..? Sormalıydım bunu.

"Atlas o senin uçağın değil, değil mi?" Diye sordum şaşkınlığımı gizlemeden. Atlas güldü. O uçağa doğru adımlamaya başladı. "O kadar düşmanım varken diğer insanların bindiği bir uçağa binemeyiz." Dedi merdivenleri çıkarken. Uçağa girdiğimizde koltuklardan birine oturduk. "Birazdan kalkarız." Dedi Atlas. Ben hala uçak şokunu atlatamamıştım.

Dediği gibi bir kaç dakika sonra kapılar kapandı.

-

Uçak kalkalı yaklaşık yarım saat oluyordu. Sıkılmaya başlamıştım. Atlas elindeki bardaktan viskisini yavaş yavaş içiyordu.

Gözlerim istemsizce onu süzdü. Yoğunluktan dolayı inceleme fırsatı bulamamıştım. Üstüne giydiği dar boğazlı antrasit renkli ince kazaktan dolayı kasları gözler önüne seriliyordu. Altındaki siyah pantolonla güzel bir kombin olmuştu. Boynuna taktığı gümüş kolye ile kombinin güzelliği katlanmıştı. Kazağı boynundaki dövmeyi gizlesede piercinglerini gizleyememişti. Gözlerine baktığımda göz göze geldik. O da bana bakıyordu.

"Sıkıldın mı?" Diye sordu Atlas. Sıkıntıdan patlayacaktım. Ama Atlas'ın bu kadar çok sıkıldığımı bilmesine gerek yoktu bence. "Biraz." Diye cevapladım. "Nereye gidiyoruz bu arada?" Diye sordum. Atlas sırıttı. Ama cevap vermedi. "Güzel bir yere." Diye geçiştirdi beni.

Oturduğum yerden ayağa kalktım. "Nereye?" Diye sordu Atlas. "Yürüyeceğim." Dediğimde Atlas gülümsedi.

Düşüncelerimle baş başa kalabilecektim. Yürümeye başladım. Atlas dıştan bakılınca uçağı olan birine asla benzemiyordu. Hatta buraya gelene kadar uçağı olduğunu ben bile düşünmemiştim.

Kendi kurduğu yerleşkenin başkanıda doğal olarak oydu. Ama bunu kendi seçmiş gbi durmuyordu. İnsanlar Atlas'ı seçmişlerdi bence. Sevilen biriydi.

Annem Atlas'ı direkt olarak benimsemişti. Damat demesinin sebebide buydu zaten. Çoğu şeyde nokta atışı yaptığı için ister istemez gözümde Atlas'la evlenmiş olduğumuz canlanıyordu. İlişkimiz çok yeniydi ama nedenini bilmediğim bir şekilde sanki yeni değilmişiz gibi geliyordu bana. Uzun süredir de tanışmıyorduk ama ona garip bir şekilde bağlanmıştım ve buda uzun süredir tanışıyormuşuz gibi hissetmeme neden oluyordu.

Birbirimizin yanında bazen küçük bir çocuktuk bazense daha büyük. Bu sadece yan yanayken olan bir ana özeldi. Atlas'ın yanında çocuklaşmayı seviyordum. Onunda bu hallerimi sevdiği gözlerinden okunuyordu.

Omzuma dokunan elle irkildim. Arkama baktığımda Atlas'tı tabiki. "Uyumak ister misin? Sıkıntıya iyi gelir." Dediğinde gece az uyuduğumu hatırladım. "Kafamı hafifçe olumlu biçimde salladım. Koltuğumuza geri dönmek için adımladığım sırada Atlas beni tuttu. "Bu sefer nereye?" Diye sordu. "Koltuğa?" Dedim anlamazca. Atlas güldü ve beni çekiştirerek bir yere götürdü. Kapıyı açtığında içeride çift kişilik büyük bir yatak görmeyi tabiki beklemiyordum.

"Şaka yapıyorsun.." dedim inanamayarak Atlas'a dönerken. "Hayır." Dedi gülümseyerek. İçeri girip kapıyı kapattı. Odada yataktan başka sadece bir dolap vardı ama içinin boş olduğunu tahmin ediyordum. Atlas yatağa oturup sırtını yatak başlığına yaslayınca yanına gittim. Bende aynı şekilde oturdum. Atlas kolunu arkamdan geçirmiş elini bacağımın üstüne bırakmıştı. Kafamı göğsüne yasladım.

Burnuma Atlas'ın kokusu dolarken hafifçe sırıttım. Aklıma istemsizce Tuğkan'ın gelmesiyle huzursuzlaştım. Ama bana ulaşamazdı. Nereye gittiğimizi bilmesemde uzak bir yere gidiyorduk. Aksi takdirde neden uçağa binecektik ki? Yine içim rahat olmamıştı. Yine gergindim.

"Doğu."

Kafamı göğsünden kaldırmadan sürterek Atlas'a baktım. "Yine gerildin. Seni geren şey ne?" Diye sordu. Bende bilmiyordum ki. "Bilmiyorum. Anlık olarak gerildim, sorun yok." Dedim gülümseyerek. Atlas'ı da huzursuz etmiştim. Kafamı yine kaldırmadan sürterek eski haline döndürdüm.

Düşüncelerim beni bırakmak istemezken gözlerimi kapattım.

*

Gördüğüm rüyanın etkisiyle sıçrayarak uyandım. Atlas'ta uyumuş olmalıydı ama benim yüzümden uyanmıştı. Gözlerim Atlas'ı bulduğunda gerçekten uyandırdığımı anladım. "İyi misin?" Diye sordu sakin ve uykulu bir sesle. Kafamı yavaşça olumlu biçimde salladım. Kabusumu hatırlamıyordum. "Bembeyaz olmuşsun." Dedi Atlas ayağa kalkarken. "Nereye?" Diye sordum aniden. "Su getireceğim." Dediğinde kafamı olumlu biçimde salladım.

Çok kısa bir süre sonra Atlas geri döndü. Elindeki şişe suyu bana uzattığında kapağını açıp yarısını içtim. "Ne kadar süredir uyuyorum?" Diye sordum. "Bir saate yakın." Diye cevapladı Atlas.

...

Vampir Seçimleri/ bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin