En güçlü

376 37 7
                                    

Vampir işlerine girip buraya geldiğimden beri yediğim kaçıncı kurşundu bilmiyordum ama ikiden fazla olduğu kesindi. Buranın bana hem eksileri hemde artıları olmuştu. En başta harika bir sevgiliye sahip olmuştum. Güçlenmiş ve annemi olmasada babamı, kardeşimi ve arkadaşımı yaralardan olmasada ölmelerinden kurtarmıştım.

Annemi kaybetmiştim ve şirketimin ne halde olduğundan gram haberim yoktu. Her şeyi Yavuz Beyin üstüne salmıştım. Yavuz bey beni aradığında çok nadir telefonlarını açıyordum. Kendimi tamamen buraya adamış gibiydim. Zaten her şey aynıydı. Otur, düşman gelince savun veya saldır, yaralananlara bak.

Günler birbirine benzer geçiyor olabilirdi ama ben eğleniyordum. Seviyordum burayı. Her ne kadar savaşmak ve yaralanmak eğlenceli olmasada seviyordum.

Adımlarım beni annem öldüğünden beridir ilk defa onun mezarına götürüyordu. Mezarın yanına geldiğimde yavaşça oturdum. Gözlerimi kapattım. Burada olmak beni eski anılarıma götürmeye karar vermişti. Gözümün önüne gelen ilk anıysa en çok canımı yakandı.

Sıcak bir gün olmasına rağmen havayı kaplayan kara bulutlar bir anda yağmur yağdırıp şimşek çaktırmaya başlamıştı. Yinede annemle evimizin bahçesindeydik. Sandalyemize oturmuş kahvemizi yudumlarken ıslanıyorduk. İkimizinde yağmuru sevdiği aşikardı.

Ayağa kalktığımızda annem elimi tuttu ve kulağıma yaklaştı. "Eve doğru koş." Diye fısıldayıp geri çekildiğinde etrafıma bakındım. Gördüğüm küçük kırmızı ışık annemin kalbini gösteriyordu ve annem farkında bile olmadan etrafına bakınıyordu. Hiç düşünmeden kendimi annemin önüne attığım anda silah patladı. Merminin yakan acısını kalbimde hissediyordum. Kendimi daha fazla ayakta tutamayacağımı fark ederken dizlerimdeki bütün güç çekilerek yere yığıldım.

Annemin kollarındaydım.

"Doğu!"

Annemin acı feryadı kulaklarıma dolarken gözlerim kapanmıştı.

Ailemle beraber parka gittiğimiz yine sıcak bir gündü. Kardeşimle parkta oynarken ben onunla oynamaktan çok sahip çıkıyordum. Anneme baktım. Üstüne babamın beyaz ceketini giyip şapkasını kapatmıştı. Böylesine sıcak bir günde neden öyle yaptığını anlamamıştım. Batı aniden bana çarptığında onu düşmemesi için tuttum. İkimizde gülmüştük.

Babamla baş başa evde kalmıştım. Babam bir yandan televizyon izlerken diğer yanda viskisini yudumluyordu. Gidip yanına oturdum. Gözlerine baktım. "Tadına bakabilir miyim?" Diye sorduğumda babam gülümsedi ve bardağını bana uzattı. Bardağı alıp dudaklarıma yaklaştırdın ve küçük bir yudum içtim. Boğazımdan kayan acı tat yüzümü buruşturmama sebep olmuştu. Babam bu halime gülerken bende bardağı geri verdim. "Baba bunu nasıl içiyorsun ya?!" Dedim sitem eder bir biçimde.

Annem eve geldiğinde babama kızmıştı. "İnanmıyorum sana Atalay! On yaşındaki küçücük çocuğa viski mi verdin?!" Diye bağırdığında babamsa gülmüştü. "Yapma böyle canım. İllaki bir gün tadına bakacaktı." Dedi babam. Annem hala babama inanmıyorum sana bakışları atarken salondan çıktı.

Gecenin bir yarısıydı. Annemle hala salonda oturuyorduk. Beni uyumam için ikna etmeye çalışsada işe yaramadığı günlerden biriydi. "Hadi oğlum. Artık uyuman lazım. Bak yarın okulun var eğer uyumazsan uyanamazsın." Dedi annem sakin ve nazik bir tonda. "Ama anne benim uykum yokki.." dedim. "Tamam o zaman şöyle yapalım. Yatağına beraber gidelim. Sen yat bende sana bir şeyler anlatayım." Dediğinde gülümseyerek ayağa kalktım.

Vampir Seçimleri/ bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin