Asil'in evine gelmiş ve yan yana oturmuştuk. "Simgen çizilirken küçük iğneler derine dokunuyormuş gibi hissedeceksin. Ama çok acımaz." Dedi Asil. "Tamam." Dedim. "Omzunu açman gerekiyor." Diyince üstümdeki kazağın sadece bir kolunu çıkarıp kazağıda omzum ve boynum arasına yasladım.
Asil gözlerime baktı. "Eminsin değil mi?" Diye sordu. "Eminim." Dedim net bir sesle.
Kendi bileğini kaldırıp tırnağıyla küçük bir çizik attığında yutkundum. Kanın kokusu burnuma dolarken dişlerimi sıktım. O tarafa bakmamam gerekiyordu yoksa saldırıp kendimi ele verecektim. Hatta vermiş bile olabilirdim.
"Korkuyor musun? Neden bakmıyorsun?" Diye sordu Asil. Sımsıkı kapattığım gözlerimi açtım ve kendime hakim olmaya çalışarak Asil'e baktım. Göğsüm aldığım nefeslerle hızla inip kalkıyordu. "Hayır dalmışım." Dedim. Asil ben gözlerimi kapattığımda bileğindeki kanı parmağına almıştı. "Başlıyorum." Dedi ve parmağını kolumun üst kısmına koyup hafifçe gezdirdikten sonra durdu. "Sen niye bu kadar soğuksun?" Diye sordu. "Üşüdüm." Dedim. İnanmamıştı ama yinede üstüme gelmedi.
Aldığım kan kokusuyla başım dönerken gözlerimi kapattım. Kapatsamda kokusundan dolayı bir işe yaramıyordu. Kana o kadar odaklanmıştım ki acıyı bile hissetmiyordum.
"Bitti." Dedi Asil. Parmağında ki kanı silerken. Ayağa kalkıp ona döndüm. Kazağımın kolunu geçirdim. Asil aniden ayağa kalktı. "Dudağın yine kanıyor." Dediğinde iki parmağım hızla dudağıma gitti.Asil'e bakamıyordum. Boynundaki damarları gördükçe kendimi tutmam zorlaşıyordu. "Sabah ısırdığım yer yara oldu o yüzdendir. Bu arada beni evinde ağırladığın için sağol. Bugün dönüyorum." Dedim. "Ama evin?" Dediğinde zorlukla gülümsedim. "Ailemin yanında kalacağım bir süre." Dediğimde Asil ne alaka der gibi bakıyordu. Ama üstelemedi. "Tamam. Bir şey olursa kapım açık." Dediğinde yine zorlukla gülümsedim. "Sağ ol." Dediğimde oda içten bir şekilde gülümsedi. Eşyalarımı toplayıp hızla evden çıktım.
Arabaya bindiğim gibi Atlas'ı aradım. Daha konuşmama fırsat vermeden kendi konuştu. "Kana ihtiyacın olduğunu biliyorum. Oradan uzaklaş karşılaşacağız." Diyip telefonu yüzüme kapattı. Bilinçli bir şekilde alt dudağımı ısırıp kanattım. Kendi kanım hiçbir etki etmiyordu.
Ne kadar uzaklaştığımı bilmiyordum ama Atlas'ı hissetmemle durdum. Arabayı kenarda durdurup indim. Dudağım iyileştiği an istemsizce tekrardan yaralıyordum.
'Biraz daha ileride orman var. Oraya gel' dedi bir anda biri. Etrafıma baktım ama arabada benden başka kimse yoktu. Atlas'ın yine bir şeyler yaptığını düşünerek ormana doğru sürdüm.
Vardığımda sert bir frenle durdum ve hızla arabadan indim. Nefeslerim çok hızlıydı. Dudağım iyileşse bile ben istemsizce tekrardan kanatıyordum. Dışa taşan kanı elimle silmekten elimde kan olmuştu.
Hızla ormana daldığımda hislerimin beni Atlas'a götürmesini izlemekle yetindim. Yanına vardığımda Atlas'ın kırmızı gözleri açıldı. Beni böyle görmeyi beklemiyor olmalıydı. Bense onun boynunda atan damarlarda takılı kalmıştım. Atlas'ı normalden farklı olarak çok daha fazla hissediyordum.
"Kendini bu şekilde tutabilmen bile çok iyi." Dedi cebinden bir ünite kan çıkarırken. Bana uzattığı anda elimden kapıp üstünü yırttım ve bir anda hepsini ağzıma döktüm. Tek bir damla bile yere düşmezken hepsini yuttum.
Rahatlamanın verdiği hisle derin bir nefes aldım. Gözlerim Atlas'a döndüğünde düşünür biçimdeydi. Bu konu hakkında ne yapacağını düşünüyordu sanırım.
"İlk kez olduğu için demek istiyorum ama diyemiyorum çünkü bu ikinci kez." Dedi Atlas. "Böyle olmaması gerekiyordu." Dedi. "Bileğini uzat." Dediğinde dediğini yaptım.
Kazağı kıvırıp bandajı açtı. Parmaklarını simgenin üstünde gezdirdi. "Birilerini hissediyorum. Ama bu daha önce hissettiğim kimseye benzemiyor." Dedim şüpheyle etrafıma bakarken. "Düşmanlardandır sorun yok." Dedi Atlas gayet rahat bir biçimde. Bileğimi tekrar sarıp kazağı düzeltti ve elimi bıraktı. "Susuzluğunu iyi kontrol ediyorsun. Bazıları direkt olarak saldırıyor ve buda çok tehlikeli. Nasıl kontrol ettiğini bilmiyorum ama çok iyisin." Dedi Atlas. "Bunun sebebini bulacağım." Diye ekledi.
Hissettiğim adamı dahada fazla hissetmeye başladığımda hızla etrafa baktım. Gözlerimin önüne elinde silah olan biri geldiğinde hızla ne ara kapattığımı bilmediğim gözlerimi açtım. "Silahlı. Yaklaşıyor." Dediğim anda bir silah sesi duymamızla Atlas'ın beni kendine çekmesi bir oldu. Yutkundum ve kafamı yavaşça kaldırdım. "İyi misin?" Diye fısıldadı Atlas. "Asıl sen iyi misin?" Diye sordum. "Şşt. İyiyim. Mermi yanımızdan geçti." Dedi Atlas beni bırakmadan. Ama hala fısıldıyordu.
"Sağda." Diye fısıldadım. Yüzünü, uzun boyundan ve omzuna yaslanan kafamdan dolayı göremiyordum. Kafamı kaldırmama izin vermeyecek şekilde tutuyordu. Bir eli ensem ve omzum arasındayken diğer eli belimi sıkıca sarmıştı. Kokusunu soluyordum. Onun kokusuda Asil'inki gibi benzersizdi.
"Bize doğru yürüyor." Diye fısıldadım. Atlas kollarını yavaşça açtı. "BIÇAK!" Diye bağırdığım anda Atlas adama doğru sert bir tekme attı. Tekmesi denk gelmiş olmalıydıki adam acıyla inleyerek yere düştü. "Kimin adamısın sen?" Diye sordu Atlas oldukça sert çıkan bir sesle. Yerdeki adam gülmeye başladı.
Atlas tam tırnaklarıyla adamın yüzünü çizeceği sırada aklına bir şey gelmiş gibi durdu ve elini çekti. Yerdeki adam çevik bir hareketle ayağa kalktı. "Yaklaşıyorlar!" Dedim sesimi yükselterek. Atlas bir kaç adım geriledi ve tam önümde durdu. "İlk dövüşüne hoşgeldin. Dönüş. Hisset." Dediğinde dönüştüm.
Adam güldü. "Yeni çaylak daha mı? Hah! Oysaki sen çaylaklarınla dolaşmazsın? Onun değeri ve önemi ne?" Diye sordu adam alay edercesine. "Değeri senden yüksek o kesin." Dedi Atlas. Adam hala dalga geçer gibi gülüyordu.
"Atlas kişi sayıları artıyor. Etrafımız sarıldı." Dedim. "Kolyene bastır." Dedi Atlas kısık bir sesle. Ben dışında kimse duymamış olmalıydı. Dar kazağımın içinden kolyemi zorlukla çıkarıp bastırdım ve yerine koydum.
Önüme savrulan yumruğu farkedip gerilediğimde sırtım tamamen Atlas'a yaslandı. Bir yumruk daha gelirken adamın elini yakaladım. "Kanatma Doğu!" Dedi Atlas sesini yükselterek.
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir Seçimleri/ bxb
VampireHiçbir şeyden haberi olmayan Doğu kendini bir anda vampirler arasında seçimler yaparken bulur. ______________ Her şey kurgudur. Eşcinsel çiftlerin garip karşılanmadığı bir dünya..