Bulut

379 35 0
                                    

Eve vardığımızda balkona çıkmıştık. Atlas dirseklerini demirlere yaslamıştı ve sigarasını içiyordu. Bense yere oturmuş ve sırtımı demirlere yaslamıştım. Atlas'ın sakinleşmeye çalıştığını biliyordum. "Neden gittin oraya?" Diye sordu Atlas. "Gitmeyecektim ama kardeşimin yardıma ihtiyacı var dedi." Dedim. "Bu sefer doğru söylemişti ama tuzağa düştün." Dedi Atlas. Haklıydı. Kendim gitmiştim o tuzağa. "Tuğkan'ı hissetseydim gitmezdim. O sonradan geldi." Dedim. "Her halükarda senden güçlüydü gitmemeliydin." Dedi Atlas.

"Farkındayım ama o kızı korumasam en başta ben vicdan azabı çekerdim!" Dedim sesimi hafifçe yükselterek. Ayağa kalktım. "Ama tuzağa gittin!" Diye bağırdı Atlas'ta. Bedeni bana dönmüştü. "Her şeyi anlarım. Ama oraya tuzağa düşeceğini bile bile gitmeni anlayamam!" Diye bağırdı Atlas. "Mereden bilebilirdim tuzağa düşeceğimi?!" Diye bağırdım. "Ben sadece onun kardeşine yardım etmek istedim! Tuzağa düştüğümü oraya gidince anladım zaten!" Diye bağırdığımda Atlas'a göz temasını kesemediğimizi fark ettim.

"Ayrıca bana hiçbir şey olmadı farkında mısın?!" Diye bağırdımda Atlas kahkaha attı. Bir adım üstüme gelince geri çekildim. Bir adım daha geldi ve ben tekrar geri çekildim. Sırtım duvara yaslanmıştı. Atlas bir adım daha geldi ama ben gerileyemedim. "Karnına attığı yumruklar neden o kadar canını yaktı biliyor musun?" Diye sordu kulağıma yaklaşarak. Kafamı iki yana salladım. "Elinde sıcak demir gibi bir şey vardı." Dedi ve kafasını kulağımdan uzaklaştırıp tişörtümü kaldırdı. Bedenimin anında kasıldığını hissederken karnımdaki yanık izlerini gördüm. "Attığı yumruklar sert değildi. Sadece hızlıydı." Dedi Atlas.

Yaraların iyileştiğini hissettim. Atlas vitakinezi yapıyor olmalıydı. Tişörtümü bıraktığında gözlerine baktım. Dizini bacaklarımın arasına koyup alnını alnıma yasladı. Beni belimden kendine çekip bedenlerimiz arasındaki küçük mesafeyide kapattı. Bacağını biraz kaldırdığında azda olsa aletime baskı uyguluyordu. Derin bir nefes verdim.

"Bir daha lütfen Asil'in yanına ne olursa olsun gitme." Dedi Atlas. "Beni endişelendiriyorsun." Diye ekledi Atlas. "Ya oradan kurtulamasaydın?" Dedi. "Lara bana numarasını verdi. Asil ve Tuğkan'ın planlarını anlatacakmış.." dediğimde Atlas'ın sırıttığını gördüm. "Onun sana gerçekten yardım edeceğine inanıyor musun?" Diye sordu Atlas. "Neden inanmayayım..?" Diye sordum. "Düşman bildiğimiz birinin kardeşi olduğu için." Dedi Atlas. Ama ben Lara'ya inanmak istiyordum.

Sessiz kaldım. Suçlu bir çocuk gibi gözlerimi kaçırdığımı yeni farketmiştim. "Doldurmak istiyorum." Dedi Atlas. Gözlerine baktım. "Neyi?" Diye sordum. Gözlerinin karardığına şahit olmuştum. Sırıttı. Dizini hafifçe ittirip tekrar eski yerine getirdiğinde omuzlarını sıktım.

Aniden telefonumun zil sesi aramıza girerken Atlas kımıldamadı bile. İkimiz içinde telefon önemli değildi. Nasılsa çalıp kapanacaktı. "İçini." Dedi Atlas az önceki sorumu cevaplayarak.

Telefon kapandı ama ardından tekrar çalmaya başlayınca Atlas sinirli bir nefes verdi. Telefonumu cebimden çıkardığımda Pervin'in aradığını gördüm. "Hoparlöre al." Dedi Atlas. Telefonu açıp dediğini yaptım. Atlas daha konuşamadan Pervin konuştu. "Doğu! Bulut yaralandı buraya gel lütfen!" Dedi ağlayarak. Atlas'la birbirimize baktık. Dizini indirdi.

"Ne demek yaralandı?! Nasıl oldu!?" Diye sordum. "Her şey çok ani oldu turuncu gözlü biri saldırdı. Bulut şu an yarı baygın.." dedi Pervin ağlamasını bastırmaya çalışarak. "Turuncu mu?" Dedik Atlas'la aynı anda. "Bulut'un boynunda kolyeye bastır geliyoruz." Dedim ve telefonu kapattım.

"Turuncu mu?" Diye tekrarladım. "Öyle bir vampir türü mü var amına koyayım?!" Dedi Atlas. Koşarak evden çıktık ve arabaya bindik. Bulut'un kolyesi bize ulaşmıştı. Pervin'i aradım. Telefon hemen açıldı. "Yara tam olarak nerede?" Diye sordum. "Kalbinde.." dedi Pervin. Atlas'la göz göze geldim. "Fazla sarsmadan uyandırmayı dener misin?" Diye sordum. "Yapamam. Titriyorum Doğu!" Dedi Pervin. Hem korkuyordu hem şaşkındı. Ne yapacağını bilemiyordu ve büyük ihtimalle donmuştu.

"Pervin! İyi dinle beni. Bulut'un şu anki durumunu öğrenmemiz gerekiyor. Korkuyorsun gerginsin biliyorum ama sevdiğin kişi için yerinden oynaman lazım." Dediğimde yutkunduğunu duydum. "Yaklaşık 10 dakika uzaklıktayız. O zamana kadar Bulut'u uyandırmaya çalış ve uyanırsa uyutma." Dedim. "T-tamam." Dedi Pervin. "Deneyeceğim." Dedi. "Telefonu kapatma." Diye ekledim.

Pervin'in yerinden kalktığını gösteren seslerle rahatladığımı hissettim. "Bulut..Bulut.." dedi Pervin. "Bulut kalk hadi. Hadi sevgilim..Lütfen." Dedi titreyen sesiyle. Tam Pervin bağırdığı sırada telefon kapandı. Ama o bağırış mutluluk muydu yoksa başka bir şey miydi onu anlayacak zaman olmamıştı. "Pervin!" Dedim telefona doğru ama tabiki hiçbir şey olmadı. "Daha hızlı.." diye mırıldandığımda Atlas hızlandı. O da endişeliydi. Ama içine atmıştı.

Araba durduğunda ikimizde dışarı atlarcasına çıkıp Bulut ve Pervin'in yanına koştuk. Pervin ağlayarak Bulut'u konuşturuyordu. "Seni seviyorum Pervin." Dedi Bulut. Acısı sesine bile yansıyordu. "Bende seni seviyorum Bulut." Dedi Pervin ağlamasını bastırarak. Atlas'la onlara yaklaştık ve eğildik. Pervin hızla bana sarılıp sessizce ağlamaya başlayınca Atlas Bulut'un yanındaydı.

Atlas elini Bulut'un kalbine yaklaştırdı. "Boşa uğraşma. Zar zor nefes alıyorum. Nabzım yavaş." Dedi Bulut uyuşuk bir sesle. Fısıldıyordu. Yani Pervin duyamazdı ama ben duyuyordum. "Salak salak konuşma. Yaşatacağım oğlum seni." Dedi Atlas yutkunurken. Vitakinezi yaptığını Bulut'un değişen yüz ifadesinden anlamıştım. Pervin'in o tarafa bakmaması için kafasını omzuma bastırıyordum.

Bulut'un acı dolu inlemeleri kulaklarımıza dolarken alt dudağımı ısırdım. Pervin'se bana sarılmış halde arada bir hıçkırıyordu. "Gidiyoruz!" Dedi Atlas Bulut'u kucaklarken. Bende Pervin'i kucağıma aldım ve arabaya döndük. Pervin ve Bulut'u arka koltuğa koyduktan sonra bizde öne geçtik.

Eve döndüğümüzde Bulut'u küçük hastaneye götürmüştük. Zaten Atlas çoğu şeyi halletsede kalan şeyleri yapmışlardı.

Atlas'la balkondaydık. Sigaramın dumanını dışarı üfledim. "Turuncu göz nereden çıktı?" Diye sordum. "Bulut'u yendiyse çok güçlü olmalı." Dedi Atlas. "Bulut hem Tuğkan'ı hemde Asil'i yenebiliyordu." Diye ekledi. "Yeni bir vampir türü oluştuğunu mu düşünüyorsun?" Diye sordum. Cevap zaten ortadaydı. Soru olsun diye sormuştum. "Evet. Başka bir açıklaması yok. Gözleri lens değilse. Ama olduğunu düşünmüyorum." Dedi Atlas. "Tamam." Dedim. Atlas'la sigaralarımızı aynı anda söndürdük.

"Hadi gidelim." Dedi Atlas. "Nereye?" Diye sordum. "Madem bizden daha güçlü biri olma ihtimali var, o zaman daha da gelişmeliyiz." Dedi Atlas. Gülümsedim ve beraber eve döndük. Atlas'ın spor salonu evinin altındaydı.

...

Vampir Seçimleri/ bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin