bu bölüm kendi bedenini sevmeyenlere, kendi bedenini keşfetmekten korkanlara ve keşfettiğinde kötü hissedenlere ithaf edilmiştir. değiştiremeyeceğiniz özelliklerinizi kabul edin. kendinizle barışın. kendinizi sevin. birisini sevmek kendini sevmekle başlar, unutmayın.
<3333
Aynanın karşısında duruyorum. Kendimi görüyorum. Ben buyum, böyle görünüyorum. Güzel, hoş ve garip. Saçlarım dağınık, üstüm derli toplu ama bana hiç uymuyor. Uzun boyumun şimdi daha çok farkındayım. Siyah saçlarım kulağımın arkasında, ellerimle onları gözlerimin önüne aldım. Böyle daha iyi duruyor. Gözlerime, dudaklarıma, burnuma baktım. Kendimin farkındayım. Fakat hâlâ prens beni neden arzuluyor bilmiyorum.
Yaklaştım. Dudaklarımı daha yakından incelemek istedim. Yumuşacık yanaklarıma dokundum. Aynadaki gibiysem eğer, gerçekten güzelim. Parmaklarım saçlarımda. İyice birbirine kattım hepsini. Elim istemsizce boynuma inerken gömleğimin düğmelerini açtım. Boynum, aşağı indikçe açığa çıkan göğsüm...Gömleği tamamen üzerimden çıkarıp yere bıraktım. Göğsüme baktım uzun uzun. Avuç içlerimle kendime dokundum. Aynanın önünde bedenimi sevdim. Meme uçlarıma dokundum. Arkamı döndüm ve sırtımın görebildiğim kadarına baktım. Bembeyaz vücudum.
Hala gelen giden yoktu.
Pantolonumun düğmesini açtım. Dizlerime kadar indirdim. Erkekliğime baktım. Dayanamayıp pantolonu tamamen bacaklarımdan çıkarıp köşeye attığımda artık aynada tamamen bedenimi bir bütün halde görüyordum. Kalbim hızlı hızlı atıyordu. Bu benim bedenimdi. Sahip olduğum güzellik. Her şeyiyle sevmem gereken bedenim.
Kimse gelmeden önce giyinmem gerekiyordu ama kendimi bir türlü alıkoyamıyordum. Yere oturdum. Tıpkı o fahişe kızların yaptığı gibi yaptım. Bacaklarımı üst üste atıp ellerimi geriye yaslayıp kendime baktım. Garip görünüyordum. Erkekler böyle yapmazdı. Bacaklarımı iki yana ayırdım. Aynaya biraz daha yaklaştım. Şimdi her şey daha net. Kendimi daha iyi görüyorum. Elim erkekliğime gittiğinde bir dakika durup kimsenin gelip gelmediğini kontrol ettim. Herhangi bir ses yoktu. Gözlerim aynada, erkekliğimi tuttum. İçimde sıcak bir dalga, bacaklarım titiriyordu. Bir yandan prensin odaya gelmesinden endişelenirken bir yandan da kendime ayna karşısında dokunuyor olmanın keyfi içindeydim.
Ne yapacağımı bile bilmiyorken tek yapabildiğim erkekliğimi sıkmaktı. Prensin yaptığı gibi, tuttum ve sıktım. Bu bile kendi kendimi etkilememe yetmişti. Diğer elimle bacağımın iç kısmını okşarken oradan etkilendiğimi fark ettim. Hassas bir yerdi. Dokundukça yükseliyordum. Elim erkekliğimdeyken bir kez çektim. Ayak parmaklarımı sıktım. Bu his inanılmazdı. Bacaklarımı iki yana uzattım. Artık aynanın karşımda olup olmaması umrumda bile değilken elimdeki erkekliğim tek düşüncem. İkinci kez çektiğimde bacaklarımı sıktım. Devam etmeliydim.
Gözlerimi kapattım. Birkaç kez ard arda kendimi çektim. İyi hissettiriyordu. Durmadım. Yakalanmayı göze alarak devam ettim. Kuru elim yüzünden acı çekiyordum bu yüzden elimin içine tükürüp tekrardan erkekliğimi tuttum. Neden böyleydim? Neden onun odasında, aynanın karşısında, gözlerim kapalı bir halde kendimden geçmiş bir şekilde kendimi çekiyordum?
Tükürüğümü tüm erkekliğime yaydım. Böyleydi. Böyle yapmalıydım. Sonra hızlıca birkaç kez çektim. Hissettiğim duygu beni kendim geçiriyor, ağrıyan elim gittikçe yoruluyordu ama durmadım. Beni bu kadar azdıran, bu hale getiren neydi bilmiyorum. Tek bildiğim şu an hissetmek istediğim duyguydu. Hızlı ve sıkı elim sayamadığım kadar çok kez erkekliğimi çekerken aralık dudaklarımdan kısık inlemelerim odaya yayılıyordu.
Bu farklıydı. İlkti. Daha önce hiç kendime dokunmamıştım. Şimdi kendi vücudumu aynada görünce dayanamamıştım. Güzeldim. Çok güzel. Bembeyaz tenim süt gibiydi. Öpülesi dudaklarım, kokum bir bebek gibi. Aynadan bakmam bunları fark etmem için yetmişti. Elim hala erkekliğimi çekerken yorulmuş kolum öyle hızlı gidip geldi ki tüm vücuduma yayılan titremeyle kendimden geçtim. Adeta her yerim sızlarcasına karıncalanmıştı. Erkekliğimden dışarıya akan sıvı elime bulaştı. Gözlerimi açtım. Her yer kirlenmişti. Gözlerim aynaya kaydı. Siktir! Aynanın üzerine bulaşan sıvımı görmemle kendime gelmem bir oldu. Hemen temizlemem gerekiyordu.
Dizlerimin üzerinde, yerdeki kıyafetlerimi ararken kafam bir şeye çarptı. Durdum. Bir çift ayak. Onun çizmeleri. Buradaydı. Siktir! Prens Soobin odadaydı. Utancımdan kafamı kaldırıp da bakamadım. Öylece kaldım yerde. Tüm bedenim yanmaya başlarken şimdiden olacakları düşünüyordum. Beni bu halde yakalaması çok kötü olmuştu.
Bir adım geriye gidip dizini yere koydu. Yere eğik kafamı çenemden tutarak kaldırdı. Kıpkırmızı yanaklarım, terlemiş bedenim, nefes nefese kalmış halim...Prens Soobin'in keyifle dudağı kıvrıldı.
"Ne güzel bir karşılaşma Yeonjun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
klanın son hizmetçisi | yeonbin
Fanfiction"O, alevlerini söndüremeyen karanlık bir şehirdi." başlangıç: 06/03/23 bitiş: 04/08/23