evcilleştirilmemiş tutkular

1.6K 169 63
                                    

Prens saraydan ayrılmadan önce kavga etmiştik. Ona kılıcı vermiştim beni öldürmesi için. Geldiğimde çok güzel bir hayat sunacağım demişti. Buradaydı. Arkamda. Sözleriyle duygularıma dayanak oluyordu ve ben hepsine inanıyordum.

"Yeonjun?" Büyük eli usulca karnımdan kasıklarıma doğru kaydı. Dokunuşu beni eritti. Kendimi sıktım. Parmakları erkekliğime değdiğinde içimde bir şeyler kıpırdadı. Yorgun bedenim artık o kadar da yorgun hissetmiyordu. "Sana dokunuşum iyi hissettiriyor mu? Heyecanlandırıyor mu?" Sesinde beni tahrik edecek bir ton vardı. Erkekliğimi eliyle sardı. Avucu içinde küçücük kaldım. Parmağı başını okşamaya başladığında gözlerimi kapatıp kendimi tamamen ona yasladım. Kalçalarım arasındaki sertlik daha da belirginleşti. Prensi hissediyordum.

"Dokunun bana." dedim çaresiz sesimle. Dudaklarıyla yanağımı okşadı. Nefesleri kulağımın dibinde. "Nereye dokunmamı istersin?" Usulca avucunda kaydırdı beni. Ellerimle bacaklarından tutundum. Sertçe yutkunduğumda bunu ikimizde duyduk. "Oraya-" Kısık inlemelerim arasından konuştum. Parmakları toplarıma değdi. Sızlandım. Bu prensin hoşuna gitti ve onları avucunun içine alıp sıktı. Tırnaklarımı bacağına geçirip kendimi istemsizce daha çok kucağına ittim. Arkamdaki erkekliği ikimizin arasında sıkıştı. "Nereye Yeonjun?" Eli gittikçe hızlanıyordu. Odaya bıraktığım inlemelerim daha da artıyordu. Erkekliğimi hızlı hızlı çekmeye başladı. "Ah," Kucağında kıvrandım. Sıkı sıkı tuttu beni. Dokunuşu yumuşak, daha çok istettirdi. Tüm bedenim bana verdiği bu kasılmayla titredi. Bacaklarımı oynattıkça, onun elinde kıvrandıkça su dalgalandı, yükseldi, bize değdi. Kısık kısık inlemelerimi kafamı kendisine çevirip dudaklarımdan öperek susturdu. Ama işe yaramadı. Hızlı eli beni kendimden geçirirken dudaklarına doğru boğukça inledim. Kalçalarımı her oynattığımda onun erkekliğine çarptım. Taş gibiydi.

"Ağğğmhhhh-" Kafamı omzuna koymak istedim ama o kadar hızlıydı ki bunu bile yapamadan önüme dönmek zorunda kaldım. Elini tuttum. Gelecektim. Kurumuş boğazımdan büyük bir inleme kaçırdığımda, vücudum kasılıp küçük bir titreme krizi geçirdiğinde kendimi tamamen ona bırakmıştım. "P-prensim...mmmğğahhhh..." Tüm sıvım eline bulaştı. Suyun içine dağıldı. Kapattığım gözlerimi utançtan açamıyordum. Tekrar aynı şey olmuştu.

"Prensim." dedim nefes nefese. Eli durmadı. Gelmiş olmama rağmen erkekliğimi yavaşça çekmeye devam etti. "Hmm."

"Sudan...sudan çıkmak i-istiyorum." Parmakları saçlarıma gitti. Geriye tararken kulağıma eğildi. Kulak mememi yalarken, "Çıkamazsın." dedi. İzin vermiyordu. Daha yeni benim için insanlara merhamet göstermeyeceğini söyleyen o'ydu ve şimdi bana merhamet göstermiyordu. Büyük eli sıvımı erkekliğime yaydı. Baştan sona parmaklarıyla okşadı beni. Nefesim kesildi. Bana istediği gibi dokunuyordu. Beni bulutların üzerine çıkarıyordu. Nefes alamıyordum ve tekrardan nefesim oluyordu.

Boynumu küçük küçük öptü. "Sana dokunmak istiyorum. İhtiyacım var." Diğer eli sırtımı okşayarak aşağıya indi. Kalçalarımın arasından deliğime indiğinde panikle kendimi öne attım. "N-nasıl ihtiyacınız var? Dokunuyorsunuz ya işte."

Kaşlarını çattı. "Dön Yeonjun. Bana ne yapacağımı söyleme. Önünü dön bana."

"Neden yine emir vermeye başladınız?" Sesim ağlayacakmışım gibiydi. Bakışları değişmedi. İstediği olmayınca sinirleniyordu. Gözleri kararıyor, onu oldurana kadar da durmuyordu. Dokunuyordu işte, daha ne istiyordu ki? Uzattığı bacaklarının üzerine oturttu beni. Yüzüm ona dönük. Kendisine çekti hızla. Kasıklarına kadar çekti, erkekliği benimkine değdi. Zaten bacaklarının üzerinde olduğum için havada olan kalçam onun için kolaylık sağlıyordu. Parmağını gözlerimin içine baka baka deliğime götürdü. Kollarından tutundum.

klanın son hizmetçisi | yeonbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin