düşmüş krallık

872 126 120
                                    

Ertesi gece Kral Soobin ve askerleri bir saniye bile beklemeden kararlaştırılan vakitte saraydan ayrıldılar. Onların gidişini odasından izledim. Kocaman odada yine yalnızdım. Onlar gözden kaybolana kadar arkalarından baktım. Sonra da perdeleri çekip yatağa girdim. Karanlıktan korkmuyordum. Yaverin kapıda olması da bana güç veriyordu. Sadece yine yalnızdım. Onsuz ve kimsesiz. Kaç gün beklemem gerekiyordu bilmiyordum. Kaç gün daha tek kalacaktım, yalnızlığım daha ne kadar sürecekti?

Onun odasında onsuz geçirdiğim ilk gecemdi. Yastığına bulaştırdığı kokusunu içime çekerek uyudum. Koskoca yatakta onun uyuduğu tarafta uyudum. Onu düşündüm. Onunla ilgili hayaller kurdum. Sanki hiç yapmıyormuşum gibi bunları yaptım. Tanrı'ya onun için dua ettim. Sağ salim dönmesi için.

Gün ağardı. Ben yine Beomgyu'ya kaldım. Onunla birlikte kahvaltı yaptık, kütüphaneye gittik. Birlikte bahçeye çıkar çıkmaz Taehyun yanımıza geldi.

"Hyuka sarayda yok." dedi hemen bunu söylemeyi bekliyormuş gibi.

"Topraklarını kurtarmaya gitmiştir."

Beomgyu gözlerini kısarak şüpheyle baktı bana. "Soobin nerde?"

Omuz silktim. "Gitti."

Şaşkınlıktan ağzı açıldı. "Nereye gitti? Neden haber vermedi? İnanamıyorum Soobin'e!"

"Neden haber verecekti ki Beomgyu?" diye sordu Taehyun. "Sende mi askersin? Onlarla birlikte mi gidecektin?"

Beomgyu'nun suratı asıldı. "Hayır ama," diye hayıflandı. Onu tanıyordum. Sadece kendisi de bilmek istiyordu. Her şeyden haberi olsun istiyordu.

"Ne zaman dönecek peki?"

"Bilmiyorum Beomgyu. Bir şey söylemedi."

Taehyun birden bana döndü. "Sen ve kral...Onunla ne yaşıyorsun Yeonjun?"

Beomgyu benim yerime atladı. "Birbirlerini seviyorlar ama söylemiyorlar." Onun bu dediğine gözlerimi devirdim. "Yok öyle bir şey." diye reddettim.

Taehyun güldü. "Bence de saçmalama Beomgyu. Eğer Soobin sevseydi söylerdi. Hemen herkese duyururdu."

Beomgyu koluyla Taehyun'u dürttü. "Soobin seviyor. Hatta aşık. Her şey apaçık ortada. Herkese duyurmasına gerek yok."

"Nasıl herkese duyurmasına gerek yok? Hatırlasana, Thea Krallığının prensesiyle tüm şehirde geziyordu. Herkes Soobin sayesinde kızı tanımıştı."

Onlar kendi aralarında kendilerini kaptırmış bir halde konuşurlarken dikkatlice dinliyordum. Her bir kelimelerine bile dikkat ediyordum. Bahsettikleri olaydan haberim bile yoktu. Bana hiç anlatılmamıştı.

Beomgyu sinirlendi. "Thea Krallığının prensesi çirkindi! Soobin onu sevmiyordu bile. Sırf babası üzülmesin diye yaptı her şeyi."

Taehyun alayla güldü. "Babası üzülmesin diye mi odasına aldı kızı? Kaç gece birlikte kaldılar Beomgyu. Ne çabuk unuttun!" dedi eskileri tekrar hatırlatmak için konuşup benim de canımı yakarken.

"Birlikte kalsınlar. Ne oldu? Çocukları mı oldu? Evlendiler mi? İnsanların hayatlarına birileri girip çıkabilir. Bu normal değil mi?"

"Sen her hayatına girip çıkanı odana mı alıyorsun? Hem de günlerce?" Omuz silkti. "Belki de herkesten sakladıkları bir çocukları vardır."

İkisi de beni umursamadan tartışmalarına devam etti. İkisi de birbirine sus demedi. Yeonjun burada, üzülür, demediler. Tek yaptıkları benim her şeyi öğrenmeme neden olacak kavgalarına devam etmekti. Onları dinlemek işkenceydi. Benden başkasıyla vakit geçirdiğini bilmek bile midemi bulandırıyordu. O kızla odasında mı kalmıştı? Kaç gece geçirmişlerdi? Herkes onu tanıyor muydu?
Gittikçe nefesim daralıyordu ve kendimi iyi hissetmiyordum.

klanın son hizmetçisi | yeonbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin