gömülü kral

1.2K 138 80
                                    

Bir gece ansızın kapınız çaldığında, ölüm meleği sizin için geldiğinde ve aslında alacak bir ruhunuz bile olmadığını gördüğünde fark edeceksiniz. Sadece yaşıyorsunuz. Bu ince ipte ruhunuz olmadan parmak uçlarınızda yürümeye çalışıyorsunuz. Arkanızdan ittiriyorlar. Düşecek gibi olduğunuz her an kendi kendinize dengenizi koruyorsunuz. Daldaki son yaprak gibi, salınıyor salınıyor ve kendiniz düşene kadar direnmeye devam ediyorsunuz. Ve siz tamamen pes etmedikçe bu hiç bitmiyor.

Ben pes etmedikçe de bitmeyecek.

Katıldığım tek ölüm töreni ona aitti. Kral Choi. Onu bir kere bile yüzyüze görmemiştim. Sekiz yıldan daha fazla süredir hastaydı ve ben sekiz yıl önce burayı terk etmiştim. O zamandan beri tek gördüğüm kişi oğluydu.
Burada olmak zorundaydım. Bu salonda. Onun için dualar okunurken ve son yolculuğuna uğurlanırken bende eşlik ediyordum. Kral Soobin burada olmamı istemişti.
Dün gece yaşadıklarımızdan sonra sabah uyandığımda onu yanımda bulamamıştım. Sadece yaveri kapıdaydı ve beni hazırlandırıp buraya getirmişti. Yorgun düşmüş gözlerim sadece yeri izliyordu. Kral Soobin rahibin izin vermesiyle son kez babasının yüzüne bakarken dikkatlice onu izliyordum. İfadesiz suratı, donuk gözleri ve bana asla değmeyen koyu irisleri vardı. Bana bakmıyordu. Üzeri ince beyaz bir örtüyle örtüldü. Son kez dualar okunduğunda rahip Kral Soobin'i ve ailesini veda etmesi için salonda bırakmamızı söyledi. Herkesle birlikte ben ve yaveri de salondan ayrıldık.

Annesi buradaydı. Kral Soobin'in ilk defa gördüğüm annesi ona veda etmek için gelmişti. Dün burada değildi. Oğlunun kral olduğunu duyurduğu gece gelmemişti. Onu görmek tuhaf geliyordu. Hırkası bendeydi, yatağımın altındaydı ve haberi yoktu. "Bundan sonra ne olacak?" diye sordum yavere kısık sesimle.

"Büyük salonda tüm ailesiyle vasiyetnamesi okunacak."

Vedaları uzun sürmedi. Annesi ve kendisiydi sadece. Başka kimse yoktu. En son onlarda odadan çıktığında rahip tekrardan birkaç kişiyle içeriye girdi. Kralın gözleri bir kere bile bana değmeden yaverine geçti. Kafasıyla koridoru işaret ettiği gibi birlikte yürümeye başladık. Kral önde, annesi bir yanında ben hemen arkalarındaydım. Yanımda yaveriyle yürüdüm. Büyük salonun kapıları açılırken içeride bizi bekleyen Hyuka ve ailesini görmemle şaşkınlığımı gizleyemedim. Bedenimi bir korku karmaşası sararken kralında benime ilgilenmemesi beni iyice korkutuyordu. Hyuka ile bana o gece yaptıklarından sonra bir daha hiç karşılaşmamıştık bu yüzden onu burada görmek hiç iyi olmamıştı.
Kral Soobin büyük adımlarıyla tahtına doğru giderken biz onun arkasından kenarlara dizildik.

"Kral Choi'nin vasiyetnamesini okuyacağız." dedi sakince. O'da benim gibi yorgun duruyordu. Merdivenlerin aşağısında bekleyen asker elinde tuttuğu mühürlü kağıdı ona götürdü. Bir dizinin üzerine çöküp ona takdim ederken Kral Soobin eliyle geri çekilmesini işaret etti. Mühürü tek hamlede söküp yuvarlanmış kağıdı açtı. Uzun bir kağıt parçasını gördüğünde yüzü kasıldı. Hiç hoşuna gitmediği belliydi.
Hemen önümde bekleyen Hyuka heyecanlıydı. Kendi babası bile değildi ki. Önceden aralarında ne olduğunu bilmesem bile buna hakkı olduğunu düşünmüyordum. Hyuka'dan büyük iki abisinden sadece birisi buradaydı. Kral Soobin'in kız kardeşini öldüren mi değil mi bilmiyordum. Bahiyyih buradaydı. Hyuka'nın yanında duruyordu. Üzerinde siyah bir elbise, sarı saçları omuzlarından uzanırken ellerini önünde birleştirmişti.
Annesi tam karşısındaydı. Yüzünü göremiyordum ama onu veda ettiğimiz salonda gördüğümde öfkeli duruyordu. Kırmızı elbisesi ve uzun siyah saçlarıyla gözüme çok güzel gelmişti. Kral Soobin'in saçlarını kimden aldığını şimdi anlıyordum.

Heyecanım karnımda, ellerimde ve yüzümde. Gözlerim her yerde gezerken kimin ne yaptığını görmek istiyordum. Kral Soobin oturuşunu düzeltti. Omuzlarını dikleştirdi. Kağıttan kafasını kaldırıp herkesi kısaca süzerken gözleri beni görmeden geçip gitti. Karnım kasıldı. Her şey onun suçuyken yine bana kötü davranan o'ydu. Dün yaşadıklarımızı nasıl yok sayabilirdi? Tüm nefret bendeyken, gerçekleri öğrenmem sanki benim hatammış gibi nasıl beni görmezden gelirdi? Üstelik ben her şeye rağmen buraya gelmişken.

klanın son hizmetçisi | yeonbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin