"Ne yaptınız?"
Karanlıkta sadece ay ışığı onun bedenine vururken gözleri parladı. "Öldürdüm onu." dedi büyük bir şevkle. "Kendi ellerimle öldürdüm."
Kral Soobin kendi yaverini öldürmüştü. Bir kez daha bu sarayda birisi ölmüştü. Fakat bu diğerlerinden farklıydı. Ölümü hak etmişti. Aksini söyleyenler olursa onlarda ihanet etmiş sayılırdı. Askerler, hekim, yaver...ölüm gittikçe daha çok yaklaşıyordu.
Kral Soobin'in kızdığı tek kişi kendisiydi. Çünkü yaver en başından beri Hyuka'nın adamıymış. Bunu fark edemediği için ve yanında yıllardır kendisine ihanet edecek bir adamı tuttuğu için öfkeliydi. Sevindiğim tek kısım onu seni yanına yaklaştırmamış olmam, dedi. Yine beni düşünüyordu.
"Thea Krallığının prensesiyle olanları kimden öğrendin Yeonjun?" Konu yine oraya geldiğinde kıskançlığım sesimde belirdi. "Onu mu düşünüyorsunuz?" Ellerimin başımın iki yanından yatağa sabitleyip üzerime eğildi. "Bunu sana anlatacak tek bir kişi tanıyorum. Ama neden anlattığını anlayabilmiş değilim."
"Kimden şüpheleniyorsunuz ki?"
Hiç düşünmeden, "Beomgyu." dedi. "Sana bunu anlatacak tek kişi."
"Eğer bu kişi Beomgyu'ysa ne olmuş?"
"Her şeyden haberinin olmasına gerek yok."
"Neden kendinizi benden saklıyorsunuz?"
"Kendimi senden saklamıyorum."
"Öyleyse ne?"
Onu gafil avladım. Ellerimle kollarından tutup yatağa çektim ve bu seferde ben üzerine çıktım. Neye uğradığını şaşırdı. "Söyleyin." dedim. "Benimle bir şeyler yaşarken neden kendinizi benden saklıyorsunuz? Aramızdaki şey sizi tatmin etmem mi? Bana istediğiniz gibi dokunabilmeniz mi? Sizin gözünüzde de ben bir erkek fahi-"
"Sakın Yeonjun!" Beni sertçe uyardı. "Onu söylersen seni asla affetmem. Gözyaşına bile bakmam."
Kaşlarım havalandı. "Neden? Herkes bana böyle seslenirken siz neden rahatsız oldunuz ki? Beni sevdiğinizi söylediniz ama geçmişinizi öğrenmem sizi rahatsız ediyor. Eğer beni seviyorsanız o zaman bana her şeyi anlatın."
Ellerini belime yerleştirdi. "Ne bilmek istiyorsun?"
"Neden bilmek istemeyeyim ki?" Başıyla onayladı beni. Ciddiye almadığını düşündüm. Konuştuklarımız benim için önemliydi. Onun geçmişini bilmek istiyordum. Bu şekilde geçiştiremezdi.
"Onunla neden seviştiniz? Ona karşı sevgi beslediniz mi? Neden çocuğunuzun olmayacağını bile bile kızlarla seviştiniz? Siz mi istediniz? Onlardan zevk mi aldınız yoksa çocuğunuzun olup olmayacağını görmek için mi yaptınız? Onlara karşı bir şeyler hissettiniz mi? Bana prenses derken aslında Prenses Elia'dan bahsediyordunuz?"
Belimdeki ellerini sıkar gibi oldu. "Şşşş! Yavaş ol Yeonjun." Gözlerim hemen oraya kaydığında O'da fark etti. Ellerini oradan çekip ellerimi tuttu. "Bunları kendin mi düşünüyorsun yoksa birisi mi aklına sokuyor?"
"Neden ben düşünemez miyim?"
Parmakları ellerimin tersini okşadı. "Öyle bir şey demedim. Sen düşünüyorsan çok düşünüyorsun Yeonjun."
"Tek düşündüğüm sizsiniz."
Sırıttı. "Biliyorum." dedi benimle alay eder gibi. Ciddiye almıyor gibiydi ve bu beni üzüyordu. Doğruldu, ellerini koltuk altlarımdan geçirip beni üzerinden indirdi. Şimdi ikimizde yatakta oturuyorduk. "Bana bak." dedi çenemi kavrayan elleri kafamı kaldırırken. "Sana prenses derken ondan bahsetmiyorum. Önce bunu kafandan sil."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
klanın son hizmetçisi | yeonbin
Fanfiction"O, alevlerini söndüremeyen karanlık bir şehirdi." başlangıç: 06/03/23 bitiş: 04/08/23