Kırmızı

939 64 2
                                        

Ülkülerden çıkınca evde üzerimi değiştirip, cafeye geçmiştim. Kızlar Yağızla gelecekti. Benim öncesinde son rütuşları tamamlamam gerekiyordu. Mutfağa girdim. Dün şefe annemin özel bir tarifini vermiştim ana yemek için, o da üzerine kendince bir şeyler ekleyip bir special sunacaktı müşterilere. Çalışanları selamlayıp tadım için şefin odasına geçtim. Hayranlıkla masasındaki yemeğe bakıyordu. Anlaşılan ortaya çıkan tabaktan memnundu. Cam kapıyı tıklayıp içeri girdim, gülümseyerek ayağa kalktı.  'Gel oğlum, çok güzel bir yemek oldu, bayılacaklar. Tatman için sabırsızlanıyordum bende.' dedi heyecanla. Oturup önce tabağı inceledim. Göze hitap ediyordu, fazlasıyla hem de. Bir çatal aldığımda, damağıma yayılan tanıdık tatla gülümsedim. Gözlerim kapandı, annemin hazırladığı sofra geldi gözlerimin önüne. Boğazımdan yumruyu yutkunup, daldığım andan geri çıktım. Tabiki burada ağlayamaz, duygularımı gösteremezdim. Boğazımı temizleyip bir çatal daha aldım. Lezzizdi. Şefin tek ekstrası biberiye eklemekti. Gurme değilim ama yemeğe düşkünümdür, tatlar önemlidir ayırt edebilirdim. Gülümseyerek şefe döndüm.

- Eline sağlık şefim, çok lezzetli olmuş. Eminim herkes çok beğenecek.

+ Annen seninle gurur duyuyordur oğlum. Onu her şekilde yaşattığın için.

Daha fazla konuşamadım, baş selamıyla çıktım ofisten. Bahçeye çıkıp bizim için hazırlanan masaya göz gezdirdim. Cebimdeki " yemekten sonra masadan kalkıp arka bahçeye geçeceğim, oraya gel. " yazılı not kağıdını Tuananın oturacağı yere peçetenin arasına sıkıştırdım. Evet en azından hissettiklerimi ona söylemeye karar verdim. Belki de kalmak için böyle bir sebebe ihtiyacı vardır diye düşünüyordum. Umarım karşılıksız kalmazdı.

Akşam ışıkları yandı, hava hafif kararmaya başlamıştı. Yağızın arabası göründü. Yağızla Ülkü indi öncelikle. Çok şıklardı,  en az benim kadar özenmişlerdi. Arka kapıdan Tuana indi. Kalbim yine tekledi. Sanki bir büyüydü, ondan başka her şey siyahtı, etrafı silikti. Dizlerinin üstünde biten, kolları omuzlarından dökülen kırmızı elbisesi, dalgalı halde omuzlarına dökülen saçları beni etkisi altına almıştı. Dudaklarına sürdüğü kırmızı ruju beni arzulara buluyordu. Nihayet gözlerine çıkabildiğimde gözleriyle kesiştim. Yağızlar yanımdan geçip giderken ' İstersen ağzını kapatıp kızı al da gel Çağan.' diye söylendiler. Çabucak kendime geldim ve Tuananın yanına adımladım. Sarhoşluktu bu bildiğin, her şeyi unutturan. Ona bakarken başka hiçbir şey yoktu. Sadece o ve ona atan kalbim.

+ Çok güzelsin, herkesi kıskandıracak kadar güzel.

- Teşekkür ederim, pek alışık değilim aslında yani senin için hazırlandım. Yani Ufuk için, açılış özel gün falan işte.

Yine hızlı hızlı konuştu. Yine kızardı yanakları, dudaklarına inat. Gülümseyerek kolumu işaret ettim, koluma girdi ve ilerledik. Mekandan gelen müzik sesleri olmasa kalp atışlarım duyulacak kadar yüksekti eminim.

Tuananın sandalyesini çektim, ben de hemen yanındaki yerimi aldım. Tüm masalar doluydu, zaten sevilen bir yerdi akşam için de açılacağını duyurunca telefonlar susmadı rezervasyon için. Herkes mutlu görünüyordu. İşaretimle masaya servis yapmak için hareketlendiler. Yağızlar güzel işler başardığımı,  mekanın çok şık olduğunu söyleyip beni tebrik ediyorlardı. Şanslıydım, ikisi gibi güzel dosta sahip olduğum için. Azdı ama özdü. Tuanaya baktım, peçetesini açmış, dizlerinde tuttuğu notumu oluyordu. Bir eliyle saçını kulağının arkasına sıkıştırdı. Sağ baş parmağı sol avucuyla oynuyordu. Heyecan. Heyecanlandığında yapıyordu demekki bunu. Onu heyecanlandırdığına göre o da bir şey hissediyor olmalıydı. Elim enseme gitti, ateş basmıştı beni de. Karşılık bulacak olma düşüncesi tüm kanımın kaynamasına sebep olmuştu.

Yemekler yendi, uzun zaman sonra bir arada çok mutluyduk. Yağız da Ülküyle çok mutluydu, gitmeyecek olması onu havalara uçurmuştu.
Vakit geldi, mutfakta bir kaç işim olduğunu söyleyip ayaklandım. Arka bahçenin kapısına ulaştığımda dönüp Tuanaya baktım, o da ayaklanmıştı. Bahçeye girip bekledim. Hafif esen meltemin getirdiği kokuyla şu an tam arkamda olduğunu anladım ama dönmedim. Önce konuşmam gereken şeyler vardı. Sonra eğer hala yanımda kalırsa gözlerine bakıp, kırmızıyı paletime dahil edecektim..

Soluk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin