His

922 70 14
                                    

Kahvelerimizi içtikten sonra, Ülkü gelip Tuanayı almıştı. Alışverişe çıkacaklarını söyleyerek. Bense duş alıp, takımımı giyerek Adliyeye doğru yola koyulmuştum. Bir tek duruşmam vardı bugün. Cafe işlerine yoğunlaşacağım için ofisi bir süre kapatmıştım. Bugünkü davam sondu. Sonra da akşam yemeği için Yağıza gidecektim. Tabi Tuanaları da alıp.
Damağımdaki bademli kurabiye tadı gülümsememe sebep oldu. Çok güzel yapmıştı. Ya da o yaptığı için güzeldi. Ben pastane kurabiyelerini sevmezdim, anneme senin gibi yapamıyorlar derdim hep. Annem de o benim annem olduğu için öyle geldiğini söylerdi.
Çocuk değilim, duyduğum hislerin ne olduğunu biliyorum. Ondan etkilendiğimin ve bu hislerin aşka yorulduğunun farkındayım. Ama yine de ben senelerdir kendi ininde yaşayan bi adamım. Birden bire içimde uçuşan kelebekler gibi uça koşa ona gidemem. Farklı geldiği için de heyecan hissediyor olabilirim, belki de her şey anneme benzettiğim içindir. Emin olmadığım hislerle öylesine bir şey yaşayıp onu da kendimi de zora düşüremem. Tabi daha birbirimizi tanımıyor oluşumuzun da büyük bir etkisi olur bunda. Sadece benim gibi bademli kurabiyeyi, basketbolu, sporu, kahveyi, sinemayı, müzik dinlemeyi sevdiğini ve en önemlisi Beşiktaşlı olduğunu biliyorum. Henüz..
Tanımaktan kastım da bunlar değil, hangi rengi, çiçeği, şarkıyı sevdiğini sorarak öğrenebilirim elbette. Ben o neye nasıl tepki verir, kendini nasıl ifade eder, beraber neler yapabiliriz bunu görmek isterim. En önemlisi birbirimizi dinlemekten bir gün sıkılır mıyız? Eğer en sevdiğim parça gibi yıllar geçse de dinlerken ilk kez duyuyorum gibi eşlik edeceksem, ömrümün sonuna kadar onu solumda taşıyabilirim. Bunu da hayat gösterecek.
Düşüncelerinden sıyrılıp müvekkilimin yanına adımladım. Mutluydu, çünkü bana güveniyordu. Davayı alacağımızdan emindi. Güven vererek elini sıktım. Davanın görüleceği salona ilerledik.

Davayı kazanmıştık. Müvekkilim bir teşekkür yemeği teklif etmişti. Bu her ne kadar normal olsa da yeni çıktığı boşanma davasından sonra benimle görülmesi onun hakkında diğerlerinde gereksiz algı yaratırdı. Daha sonrası için bir kahve sözü vererek yanından ayrıldım.
Eve gelip üzerimi değiştirdim. Normalde ne giyineceğimi düşünmezdim ama bugün özenliydim. Eşofmandan sıyrılıp siyah bir kot üzerine Beşiktaş ambleminin baskılı olduğu siyah bir tişört giydim. Üzerine asker yeşili gömleğimi geçirip önünü açık bıraktım. Saçlarımı dağınık bıraktım, bukleleri belirgindi. Siyah saatimi takıp, deri ceketimi elime alarak evden çıktım.

Avm önünde kızları bekliyordum. Tuananın numarasını almamıştım, açıkçası yanlış düşünmesini istemediğim içindi. Ama bence yemekten sonra bunu teklif edebilirdim. Ülküyü arayıp geldiğimi haber verdim. Biraz sonra Ülkü koşarak arka koltuğa zıpladı, kapıyı da resmen kırar gibi kapatıp kilitledi. Dehşet içinde ona baktım, tabiki ondan kıymetli değildi araba ama yine de arabam da kıymetsiz değildi. Tuana da arkaya yöneleceği sırada eğilip ön kapıyı açtım, bindi. Utanıyor muydu o? Dikiz aynasından Ülküye baktım, göz kırpıp Tuanayı işaret etti. Bize çöpçatanlık yapacağına emindim zaten, Ülkü benim hayatımda biri olmasını istiyordu hep. Sanki kendi Yağızla bir yere varabilmiş gibi. Tamam Ülkünün ağzından onu sevdiğini duymamıştım ama gözleri ele veriyordu.

Sessizlik içinde yola devam ediyorduk. Müzik açmak için yönelecektim ki Tuana benden önce davranıp radyoyu açtı.

+ Sormadım ama rahatsız olursanız kapatayım.

- Yok, yok iyi oldu bende açacaktım zaten.

Bu kız beni sever
Bu kız beni öldürür
Bu kız bana güzel hayaller gördürür..

Kulağıma dolan şarkı ona bakmama sebebiyet verdi. Dizlerinde duran elleriyle oynayarak gülümsediğini gördüm. Baktığımı hissedip bana döndü sanırım. İlk defa belirgin şekilde gülümsüyordu.

Bu kız beni görünce gülümser..

Soluk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin