Ağrı

556 43 0
                                    

Tuana'dan

Nasıl geldiğimizi anlamadığım hastane koridorunda, gözüm ameliyathanenin kapısında bekliyordum. Saat kaçtı, ne zamandan beri burdaydık? Ellerimdeki kırmızı lekelere, değdi gözlerim. Çağanın tuttuğum ellerinden bulaşan kırmızı lekeye. Daralan ruhum, gözlerimden akan yaşlar, kafamdaki susmak bilmeyen silah sesi, kalbimdeki ağrı, çıkmayan bu leke. Ellerimi ellerime silip çıksın diye uğraşıyordum, silinsin, gitsin, bu bir kabus olmuş olsun, uyanayım, Çağan yanımda olsun.
Ameliyathanenin kapısı açıldı, birileri gelip birileri gitti, hızlı hızlı. Bir şey olmuştu, bir şey oldu. Hızlıca kapıya yöneldim.

- Çağaaaaannn!!!!

Yağız kollarımdan tuttu. Ona baktım.

- Yağız bırak, bırak ona bir şey oldu, yalvarırım bırak bakayım. Yağız bir şey oldu.

Sesim titriyor, bacaklarım beni taşımıyor gibiydi. Yere düşer gibi çöktüm, Yağız hala beni tutuyordu benimle beraber o da çöktü.

- Bırak Yağız, nolur bırak, bırak ona gideyim. İlla bi yere gidecekse onunla beraber ben de gideyim Yağız, nolur.

Kalbimdeki ağrı arttı, boğazıma düğümler eklendi. Babam öldüğünde, annem gittiğinde, o yetimhanede kalırken, yapayalnız büyürken, hiç bu kadar ağrımamıştı. En güçsüz anımın, daha geçenlerde gerçekleri öğrenip ölmeyi düşündüğüm an olduğunu düşünmüştüm. Hiç bu kadar aciz olmamıştım, yüreğim hiç böyle yanmamıştı. Ben ölümün eşiğindeyken, Çağanın hissettiği bu muydu?

" Beni solumdan, soluğumdan etme Tuana."

Yalvarırım, beni soluğumdan etme Çağan. Nolur bırakma beni.

Biraz daha sakinlediğimde, Ülkü ellerimi yıkamak için beni lavaboya getirmişti. Onun da canı yanıyordu biliyordum ama yine de beni sarmaya çabalıyordu. Saçlarımı arkamda toparlayıp, tokayla bağladı. Önce ellerimi yıkadı, sonra yüzümü.
Bekleme yerine geri döndük, hala bir haber yoktu. Üç saat olmuş. Normal miydi bi fikrim yoktu. Sadece Metenin anonsunda duyduğum üzere göğsünden muhtemelen kalbinin biraz aşağısından kurşun yediğiydi. Onun bedenine, benim ruhuma. Gözlerim kapıdayken, Ege yanıma oturdu. Dağılmış saçları, kızarmış gözleriyle elimi tuttu, bembeyaz elleri. Ona ne söyleyebilirdim bilmiyordum, kendimle bile savaş içindeydim.

+ Abim, bugün sabah bana söz verdi, beni bir daha asla bırakmayacak.

Bir düğüm daha tırmandı boğazıma. Bana da söz verdi, bana yeni anlar yeni zamanlar yaratacaktı. Sözlerini tutmalıydı. Ona karışacağım, nice anlarım olmalıydı. Sabaha onla uyanıp, geceyi onunla sonlandırmalıydım. Aksi olmazdı, başka türlüsü düşünülemezdi.

Az sonra ameliyattan çıkan doktorla, kalbimdeki ağrı baskısını arttırdı. İhtimallerden korkuyordum. Ayağa kalkmamla, karanlığa çekildiğimi hissettim. Son duyduğum, adımdı. Ülkünün bağırışıyla..

Soluk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin