Nefes

889 72 1
                                    

Sıkıntılı bir soluk alıp boğazımı temizledim.

'Her şey normaldi en başında, iyi bir ailem vardı. Küçük bir erkek kardeşim de vardı, Ege.' Gözlerimin önüne gelince gülümsedim. ' 21 yaşındaydım, üniversite 4. sınıfa başlayacaktım. Cumayı cumartesiye bağlayan geceydi, Yağızla dışarıdaydık. Saatin 1e geldiğini görünce ayaklandık, evlerimiz o zamanlar tam zıttı. Yürürken telefonum çaldı, annemdir arayan. ' pür dikkat dinlediğine emindim ve sesim titresin istemiyordum. Bir soluk daha aldım. ' Telefonu yanıtladım ama cızırtılı sesler dışında hiçbir şey duymuyordum. Kapatıp, geldiğimi yazdığım bir mesaj attım anneme. Yolda çiçekçi görünce ona bana kızmasın diye sarı papatyalardan aldım. Teyzenin de sohbeti koyuydu bi 10-15 dakika belki oyalandım. Bilseydim oyalanmazdım.  Eve vardım kapıyı çaldım ama açılmadı, beklerken uyuyakalmış olabileceğini düşünerek anahtarla kapıyı açtım. Kapının dibinde annemin kanlı elleri vardı. Tam sol göğsünün aşağısında koca bir kan lekesi. Elimdeki çiçek ayağının dibine düştü. Ne olduğunu idrak edemedim. Hala daha edebilmiş değilim. Gerisi tahmin edilebilir zaten. Koşarak Egenin odasına gittim, uyuyordu, şükrettim böyle bir şeye şahit olmadığı için. Onu kucağıma aldım ve bekledim. Gelen ekiplere durumu anlattım, ağlıyordum ama kanım çekilmişti Tuana sanki o zamanda değilmişim gibiydi. O gün teyzemler eve erken gitmediğim için beni suçladı, dayım Egeye bakamayacağımı söyleyerek alıp götürdü onu benden. Küçük oğlu kalp rahatsızlığından ölmüştü küçük yaşta, Egeyi onun yerine koydu eminim. Ve ben bir daha hiçbirine ulaşamadım. Dahası babamı o gün de dahil hiç görmedim. Çok eksik şey var, çok fazla eksik parça var ve çözemiyorum. Bunları anlatıyorum çünkü bunlar benimle hep var olacak. Gerek şüpheleri, gerekse acıları. En ufak bi iz bulduğumda koşup peşinden gideceğim. Ve -

+ Ve ben de seninle geleceğim.'

Sözümü kesip cümleyi o devraldığında durdum. Karşıya baktım ama gözlerimden akan yaşlara rağmen gülümseyerek. Kendimi topladım ve ona döndüm. Ağlamıştı, gözleri dolu doluydu. Bu hali bile çok güzeldi. Sağ elim yüzüne tırmandı. Yanağını avucuma yasladı. Elektrik tüm bedenime yayıldı.

' Bana dahil ol Tuana, bana renk ver. '
Gözlerimin içine baktı, onun sağ eli benim soldaki elimi tuttu. Bir adım yanaştı, ' ilk rengin kırmızı. ' dedi fısıldayarak. Gülümsedi, gülümsedim. Eli kolumdan yüzüme çıktı, gamzemi okşadı. Yanağındaki elim yavaşça ensesine uzandı, aramızdaki mesafeyi en aza indirdim. Kalbim yerinden fırlayacak gibiyken titrek bir nefes bıraktım dudaklarına doğru. Gözleri kapandı ve derince yutkundu. Dudaklarımı örttüm dudaklarının üstüne. Daha önce hiç hissetmediğim bu derinlik beni eşsiz bir huzura gömdü sanki. Öpüşüme karşılık bulduğumda belinden sarıldım, daha da derinleştik. Üst dudağım onun dudakları arasında eziliyordu. Alt dudağını emerek çekiştirdim. Es vermem gerekiyordu, dudakları dudaklarımdan ayrıldı, alnımı alnına yasladım. Gözleri hala kapalıydı gülümsedi, alt dudağını ısırdı. Bilmiyordu ki bu hareketinin şu an beni nelere sürükleyeceğini. Tekrar bir küçük öpücük bıraktım. Gözleri açıldı dudaklarıma baktı, sağ elini yukarı çıkarıp dudağımda gezdirdi.
' İçeride seni yiyecek gibi bakan bir çok kızın görmesi için bu izleri silmezdim ama Ülkünün gözleri imayla üzerimde gezsin istemiyorum.' dedi. Farketmemiştim ki, gözüm bir tek ona bakıyordu.
Baş parmağındaki bulaşmış kırmızı ruju görüp sırıttım.

İlk rengim kırmızıydı.

Soluk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin