Meteyle tekrar görüşüp tüm ayrıntıları anlattım. Egeyle de akşam yemeğinde komuşmuşlardı, o da aklında kalan tüm detayları geçmişti Meteye. Akşam Ufuk'ta yemek yemiş, fotoğraflar çektirmiştik. Egenin istediği gibi. Egeyle ikimiz 5 sene sonra annemin masasına ilk defa oturup tutamadığımız yası tutmuştuk. Güzel bir akşamdı her şeye rağmen. Tüm kötülükleri evde bırakmıştık kapıdan çıkarken.
Şimdi ise diğerlerinden ayrılıp Tuanayı başka bir yere götürecektim. İyiydi ama hala endişeleri vardı. Mutluydu yanımda olmaktan ama hep acaba bana bir şey olur mu diye düşündüğüne emindim. Elimi sıkıca tutuyordu.
Foçada ormanlık alanda bir bağ evimiz vardı. Babam bu evde anneme evlilik teklifi etmiş. Sonra da kiraladığı adamdan satın almış. Düzenli olarak temizletirdim ama hiç gelmemiştim. Tuana evi gördüğünde büyülenmiş gibiydi. Çok beğendiği yüzünden belliydi.+ Çağan burası çok güzel.
- Senin kadar değil.
(Yetişkin içeriktir, 18 yaş altındakiler için güvenli olmayabilir. Geçiniz)
Ellerinden tutup eve girdim. Yukarıda çatı katında bir yatak odası vardı. Tavanı tamamen cam olan. Gece lambası açıp oraya çıktık. Başını göğe kaldırdığında yüzünde güller açtı. Gülüşünden öptüm, dayanamayıp. Telefondan bir şarkı açtım.
Uzun zamandır yorgundum
Yüzüm kireç, solgundum
Sen öptün de kurtuldum..Gözlerimin içine bakıyordu, bu şarkım onaydı. Belinden tutup iyice kendime çektim onu, kollarını boynuma doladı. Alnımı alnına yasladım, ritme ayak uyduruyorduk. İlk dansımızdı, son olmayacaktı.
İyi ki o kuyuya indim
İyi ki o şiiri sevdim
İyi ki o sınırı aştım
İyi ki kokuna bulaştım
İyi ki bana bunu yaptın
Sana şunu anlatmam lazım
İhtilalinden önce yalnızlığa hayrandım..Bu sefer dudaklarıma kapanan oydu. An büyülüydü. Kalbi küt küt atıyordu. Hissediyordum. Ruhuma karışıyordu. Kalplerimizin uyumuna bedenlerimiz eşlik ediyordu sadece. Bana ait olsun, ben de ona ait olayım istiyordum. Dudaklarından boynuna doğru bir yol çizdim. Eşsiz kokusu burnuma dolduğunda derince kokladım. Öpücükler bıraktım kokladığım yerlere. Kulağına tırmanıp fısıldadım, " Seni seviyorum." Tekrar öptüm, tekrar tekrar. Parmakları boynumda dolanırken bir eli saçlarımı taradı. Fısıldadı, " Seni seviyorum Çağan." Adım, dudaklarında öyle güzeldi ki. Nefesinin çarptığı tenim yanıyordu. O da böyle hissediyor muydu acaba? Başımı kaldırıp gözlerine baktım, koyulaşmış gözleri, avuç içlerimin terslemesine sebep oldu. Bu heyecan beni yenerdi, bu çarpıntıyla baş edemezdim. Biraz daha sardım onu mümkünmüş gibi, bu hareketim onu da derinlere götürmüş gibiydi. "Bir olmak istiyorum, Tuana. Bana karış istiyorum. " Gözlerini kapadı ve dudaklarıma kapandı tekrar. Öpüşümüz derinleşti, belindeki elim kalçasına yerleşti, hızla kucağıma alıp duvara yasladım. Dudaklarımız arasında bi inleme kayboldu. Aklımı yitirecek gibiydim, kalbimin benden böyle bağımsız atması nasıl mümkündü. Tekrar boynuna bir yol çizdiğimde başını arkaya yaslayıp bana yer açtı, aynı zamanda belime sarılı bacaklarını sıklaştırdı. Aklımı yitirecek gibi değildim, yitirmiştim. Kucağımda onunla yatağa oturdum, üzerindeki gömleği çıkardım sabırla. Ama o benim gömleğimi çıkartırken bu kadar sabırlı değildi. Bu hali hoşuma gitti, o da beni istiyordu. Dudağını tekrar öpmeden önce gülümsedim. Karşımda ay ışığında parlayan teni, git gide daha çok büyülüyordu. Gerdanına bir öpücük bahşettim. Fısıltıyla adımı inledi. " Çağannn." Mor dantelli braletinin açıkta bıraktığı yerleri öpücükle doldurdum. Farkında değildi ama kendini bana itiyordu her defasında ve bu benim sınırlarımı zorluyordu. Yine de onu keşfetmek istiyordum. Bu öylesine bir şey değildi. Ezberimde kalmalıydı, ilmek ilmek. Kalkıp onu yatağa bıraktım hafifçe, çarşafın üzerine dağılan saçlarına kadar öyle güzeldi ki. Elim diz kapağından yukarı bacağını okşadı. Birazdan tamamlanacağım kadını izledim. Altındaki etek varla yok arasındaydı. Eteğinin altından mabedine uzandım. Sıcacıktı. Yine adım döküldü dudaklarından. "Çağannn... Delireceğim.." Ben de senden farksızım sevgilim. " Tuana.. Hayatımda hiç böyle hissetmediğime yemin edebilirim. "

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soluk
Literatura KobiecaYağmurluydu tüm yaşamım, o gün güneş doğana kadar. Tüm tablolar soluktu, O paletime renk katana kadar.