Yağızlar arkada, biz üçümüz önde yola koyulmuştuk. Gece olduğundan yollar daha sakindi. Bu yüzden tercih etmiştim.
"İçimde bir huzursuzluk var."
"Sen bugün durgunsun, gündüz de böyleydin. Egenin bile oyununa ağladın."
"Keyfim yok, gece de kabus gördüm. Sabah uyanınca sen de yoktun. Napayım?"
"Ben hep senin sol göğsünün altında atan kalbindeyim. Bir gün ölsem bile."
Dudaklarını birbirine bastırdı, ağladığı ağlayacaktı yine. Onu üzen her şeyi yakmak yok etmek istiyordum. Bir elimi yanağına götürüp okşadım. Yanağındaki Elimi öptü.
"Seni seviyorum. "
Yüzüm güldü, cevap verecekken telefonun melodisi aramıza girdi.
Yağızın ismini gördüğümde aramayı cevapladım.
"İleride bir hamburgerci var, bir şeyler yiyelim."
"Olur."
Aramayı sonlandırdım. Ege arkadaş uyuyordu. Arabayı yavaşlatmak için frene bastım ama azalma olmadı. Bir kaç kez denememe rağmen fren boşa basıyordu. Naz pencereden yolu izliyordu. Farketmemişti.
Karnıma sancı girdi anın gerginliğiyle. Tekrar yokladım pedalı ama yine işe yaramadı. Yağızın bahsettiği hamburgerciyi geçtik. Tuana bana doğru döndü.
"Kaçırdık galiba, Yağız arıyor."
Çalan telefonu bile duymadım. Tuananın kemerini kontrol ettim, takılıydı. Ellerim titrememesi için direksiyonu sıkıyordum.
"Çağan?"
Eli elime uzandı. Gözlerine bakıp geri önüme döndüm. Elimi direksiyondan çektiğimde onun da eli boşluğa düştü. Korku kalbimi tırmaladı. Hızla el frenini çektim. Bir ümit hızımın azalmasını ve uygun bulduğum bir yere çarpıp durabilmeyi düşünüyordum.
Sol yolayrımından görüş açıma bir kamyon girmeseydi. Anın hızıyla Tuananın önüne siper aldım.
Sonrası bir kaç tiz çığlık, patlayan bir ışık, ve çarpmanın tok sesi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soluk
Romanzi rosa / ChickLitYağmurluydu tüm yaşamım, o gün güneş doğana kadar. Tüm tablolar soluktu, O paletime renk katana kadar.