Bekleyiş

517 45 5
                                    

Tuana elleri, titreyen dizlerinde, duvar kenarında içeriden çıkacak bir haber bekliyordu. Yüreği ağzında,  iyi bir haber. Kaybetme korkusu, kalbindeki ağrıyı daha çok arttırmış, gözlerinde dinmek bilmeyen yaşlar biriktirmişti.
Ülkü ve Yağız koşarak Tuananın yanına vardı. Ülküde de derman kalmamıştı ama bir yanda sevdiği adam bir yanda en yakın arkadaşı çökmüş vaziyetteydi ve birilerinin onları ayakta tutması gerekirdi. Ege odada uyuyordu. O da çok yorgundu ve korkusunu uykuyla bastırmaya çalışıyordu.

Doktor alnındaki terlerle çıktı, yoğun bakım odadından. Karşısında tir tir titreyen üç gence baktı. Dünden beri bi saniye bile buradan ayrılmadıklarını biliyordu. Onlara rahat bir nefes aldırmak istiyordu.

- Arkadaşınız iyi, bilinçaltında gördüğü bir rüyadan uyanmış diyebiliriz. Tıpta bunun bir karşılığı olmasa da. Ama bu iyi bir şey, bilinci açıldı. Şimdi kalbi yorulduğu için uyutuyoruz. Biraz dinlensin. Geceye doğru normal odaya alırız, orada görebilirsiniz.

Yüzlerindeki ışık doktorun tüm yorgunluğunu silmişti belki de. Yanlarından uzaklaştı baş selamı vererek.

Ülkü ve Yağız birbirlerine sarılıp şükürler etti. Tuana bu sefer mutlulukla gözlerinden akan yaşlarla yere çöktü. İki eliyle yüzünü sıvazladı,  gözyaşlarını sildi.

+ Allahım sana  şükürler olsun, bana bir hayat bağışladın. Bana canımı bağışladın. Şükürler olsun.

Yağız, Tuanaya elini uzatıp onu kaldırdı. Üçü de yüzlerinde minnet dolu gülüşleriyle Egenin yanıma adımladı. Odaya vardıklarında, Ege içli içli ağlıyordu. Kafasını yastığa gömmüş olduğu için sesi boğuk boğuktu.  Tuana, diğerlerine bakıp gitmelerini işaret etti. Onunla yalnız konuşmak istedi.

+ Ege, abin iyi.

Ege hızla ayağa kalktı. Gözyaşları daha da arttı.

- Allahım, biliyordum. Abim beni bırakmazdı biliyordum. Bana onun acısını çektirmeyeceğini biliyordum. Ne zaman göreceğim abimi, hemen görmem lazım. Ama ağladığımı söylemeyin tamam mı, şımarmasın çok. Hadi Tuni yanına gidelim.

Ellerimden tutup çekiştirirken hızlı hızlı kurduğu cümleler bana kahkaha attırmıştı. Onu durdurup sarıldım. Ben, kardeşime kavuşamamıştım ama Ege abisine kavuşacaktı. Onun hayatında böyle bir boşluk olmayacağı için çok mutluydum.

+ Abini şu an uyutuyorlar Ege, geceye doğru normal odaya alınacağını, o zaman görebilecğeimizi söylediler.

Başını salladı. Dünden beri sadece kahve içmiş, doğru düzgün bir şey yememiştik. Ben açlık hissetmiyordum ama Ege bitkin düşmüştü. Çağan bu halimizi hesabını Yağıza sorardı. En iyisi bu bekleyişi, yemek yiyerek geçirebilirdik.

+ Hadi, aşağıda bir şeyler yiyelim. Abin bizi böyle perişan görüp, havalara girmesin.

Gülerek yüzüme baktı, ona ayak uydurmam hoşuna gitmişti.

Yağızları da alıp hastanenin kafetaryasına inmiştik. Bir şeyler atıştırdıktan sonra ben biraz bahçeye çıkmıştım. Banka oturup, elimdeki kahve bardağına baktım. İlk tanıştığımız zaman, ona kahve götürdüm sabah aklıma gelmişti, gülümsedim. Gece uyanınca sabaha kadar onunla konuşacağım için heycanlanmıştım. Gözlerini görebileceğim, elini tutabileceğim, burnumda tüten kokusunu soluyabilecektim. Dün geceki bekleyişim acı içinde kıvrandırırken, şu an ki bekleyişim heyecanlıydı.

Soluk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin