Vuslat

649 48 18
                                    

"Seni çok özledim."

Çağan, artık evdeydi ve iyiydi. Yine de yorulmaması gerekiyordu istirahatteydi. Ben de az önce yemeğini getirmiş, yerken onu izlemiş ve şimdide tepsiyi aşağı indiriyordum. Kapıdan çıkarken kurduğu cümleyle yutkundum ama dönüp bakmadım.

Tepsiyi aşağı indirdim. Ege, telefonundan oyum oynuyordu.

"Bir şeye ihtiyacın var mı balım?"

Kısa bir an bakıp, başını salladı.

"Şans öpücüğü."

Gidip saçlarının arasına bir öpücük bıraktım. Arayı düzeltmiştik. Ama Yağıza hala kırgındı. Yine de abisine bir şey belli etmiyordu. Kulağına kulaklıklarını takıp oyuna başladı. Bunun rahatlığıyla yukarı çıktım geri. Odaya girip kapıyı kilitledim sessizce.

Çağanın yanına oturup, direkt olarak dudaklarına uzandım. Elim yanağından sertçe tutuyor, sertçe öpüyordum. Çünkü yaklaşık 15-20 gün olacaktı ona dokunmuyordum bile. Nefesim kesildiğinde ayrılıp, gözlerine baktım.

"Çok özlemekten daha fazlası."

Belimden tutup kucağına çekti. Onu yormadan istediği yere yerleştim. Sırtı yatağın başlığına dayalıydı. Ellerimi boynuna dolayıp sarıldım. Burnumu boynuna gömüp, her bir santimine öpücük bıraktım. Eli bel boşluğumu okşarken titredim.

"Dokunuşuna hasret kaldım."

Tişörtümü üzerimden sıyırmak isterken ona yardım edip çıkardım. Burnunu göğsümün tam ortasına gömüp, oraya dudaklarını bastırdı iç çekerek.

"Kokuna, tenine, her şeyine hasret."

Tüm tenimi gezdi parmakları. Okşadı. Dudakları gerdanımda dolandı. Ellerim omuzlarına tutundu. Eli sütyenimin kopçasını açıp göğsümü serbest bıraktı. Sütyen aramızdan kaybolduğunda dudakları bir saniye bile beklemeden, etimi esir aldı. Aldığım hazla, kucağına kendimi bastırdım.

"Güzelim!"

Hoşnut mırıltıları kulağımda yankılanırken, dişlerini geçirdi öptüğü yere.

"Çağan!"

Tırnaklarım omzuna batarken, derin bir nefes alıp, başımı geriye attım. Bir eli kalçamı hafifçe sıkarken inledim. Arzu kasıklarımı sızlatıyordu. Aynı arzu onu sertleştirdiğinde yutkundum.

"Benim tek ilacım sensin, Tuana. Başka hiçbir şey değil. Senin kalbin, ruhun, tenime çarpan tenin."

Tenimde çpülmedik yer bırakmazken her öpücüğünde bir kelime döktü dudakları.

Üzerindeki tişörtü çıkardım. Beni yatağa yatırıp üzerime eğildiğinde, yarasının üzerini öptüm. Aramızdaki fazla kumaşlardan anında kurtulup, kendini, şu an onun için alev alev yanan sıcaklığa bastırdı. Kalbim orada atarken adını inledim yüksek sesle.

"Çağann!"

Boynuma bir öpücük bıraktı, uzunca. Usulca evine girerken, fısıldadı.

"Vuslat vakti sevgilim."

Soluk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin