Biz kahvaltımızı bitirmiş, kahvemizi içerken, bahçe dolmaya başlamıştı. İçimi garip bi his kapladı. İzlendiğimi hissedip başımı çevirdim. İleride kasada ödeme yapan kadının buraya baktığını farkettim. Ben ona dönünce, önüne döndü. Cüzdanından parayı çıkartıp kasiyere uzatırken, üzerindeki salaş hırka yukarı kıvrıldı. Ucu bileğine uzanan dövmesi açığa çıktı. Akrep. Vücudum kasıldı. Yerimde doğruldum, ne yapacağını izlemem ama dikkat çekmemem gerekirdi. Tabi kızları da, Egeyi de korkutmamalıydım. Kadın parayı ödeyip, benim arabamın yanındaki arabaya bindi. Arkamda kalıyordu ve Yağızın gözlüklerinden görüyordum. Bi görüşme yapmam gerek diyerek masadan kalktım, uzaklaşırken telefonumu çıkarıp Yağızı aradım. Anlardı.
- Belli etme, az önce bir kadın vardı. Bileğinde akrep dövmesi olan. Bizi izledi, parasını ödedi ve arabaya binip gitti. Meteyi arayacağım. Kızları eve götürmesi için bir sivil polis ayarlasın. Beraber gidin.
+ Anladım anladım da son dediğin olmaz.
- Yağız-
Telefonu kapamıştı. Bırakmazdı biliyordum ama kızlar için endişeliydim, bir ona güvenirdim.
Meteyi arayıp olanı anlattım, yola çıkmışlardı.
Masaya dönüp, Tuananın omuzlarına bir öpücük bıraktım. Korku çoktan sarmıştı beni ve gözlerim sürekli etrafı tarıyordu.+ Abi, babamdan bir haber var mı?
Egenin sorusu beynimde yankılandı. Günlerdir içinde tuttuğuna emin olduğum bu soruyu, beklemediğim anda yöneltmişti. Kendime çekip, saçlarını öptüm.
- Bilmiyorum Ege, açıkçası seni buldum ya, gerisini eskisi gibi düşünmüyorum.
+ Benim babam, sensin zaten. Sadece sana bir faydası oldu mu merak ettim.
Cevap vermedim. Daha çok sarıldım. Ege benim elimde büyümüştü evet, babam hep gemide olurdu. Egeye de çok ilgi göstermezdi. Ben de ona bu eksikliği hissettirmemek için, akşamları onla oynar, geceleri ders çalışırdım. Dediğim gibi belli etmezdi ama bana düşkündü.
Meteler geldiğinde biz de ayaklanmıştık. Tuananın yüzü düştü Meteyi gördüğünde. Bir şey olduğunu anlayıp yüzüme baktı. Bakışlarına hüzün çöktüğünde, sanki kalbimi bir el sıkıyor gibi hissediyordum. Meteyle el sıkışırken telefonum çaldı. Bilinmeyen.
+ İstediğin kadar polisle gez, babanın karanlığı senin lanetin olacak Çağan. Yanındaki kızı da, annesi yerine yanıma alacağım.
Sinir tüm uzuvlarıma yayıldı.
- Kimsin lan sen?
+ Sen toprağın, Tuana benim olacak.
Cümlesiyle beraberinde, bir el ateş sesi işittim. Az ilerde sabah kasada gördüğüm kadın, doğrulttuğu silahının hedefinde ben. Göğsümde sancı. Telefon elimden kayıp yere düştü. Uğultulu gelen çığlıklar eşliğinde yere düştüm. Nefesim hiç böyle acıtmamıştı. Parmaklarımda gördüğüm kan, ruhumu çekti.
Her yer beyazdı. Ölürken görüldüğünü söyledikleri ışık bu muydu? Sonra saçlarımın arasından bir el geçti, Tuanayı gördüm, hayal meyal. Belki de hayaldi, emin değildim. Bir an için aklımdaki her şey silindi. Acım dindi, gözlerim kapandı..

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soluk
Literatura FemininaYağmurluydu tüm yaşamım, o gün güneş doğana kadar. Tüm tablolar soluktu, O paletime renk katana kadar.