1.7

958 180 303
                                    

Oy ve yorum 🌸
•••

Mavi çiçek.

"Öldürme amacı taşımadan ısırmak bizim dilimizde güç aktarımı anlamına gelir. Sende insan olduğun için vücudun aktarılan güce uyum sağlamaya çalışıyor kısaca."

Jisung'un dediği yalan değildi ancak eksikti bunun farkındaydım. Ve şimdi tam şu an bunu arkadaşımda görmek beni dellendirmiş resmen sinir katsayımın taşmasına neden olmuştu.

Etrafımızda bir kitsune vardı ve Seungmin'i işaretlemişti? Hayır etrafımızda değildi. Tam yanı başımızdaydı.

"Seungmin Jeongin sütsüz kahve içemiyor. Rica etsem ona süt ekler misin?"

"Olur tabi ama geç olur-"

"Sorun değil. Teşekkürler."

Bir bardağı bırakıp onun elinde ki tepsiyi de aldım ve içeriye geçtim. Jeongin ve Chan hala birbirlerine bakıyorlardı. Demek aralarında ki gerilim de bu yüzdendi. Birbirlerini fark etmişlerdi yani...

"Ne sikim dönüyor burada?" Tepsileri sehbaya koyup doğruldum. Şu an tam anlamıyla Chan'ın karşısındaydım ve geri çekilmek gibi bir durumum yoktu. "O da biliyor mu ah hayır eğer bilseydi üstündekilerin nedeni için bir bahane bulurdu." Sinirle derin bir nefes aldım. "Onu hipnoz ettin."

Olay buydu işte. Neden uzun giyindiğini bile bilmeyen Seungmin'in tam da kıyafetin kapladığı yerinde çiçekler vardı. Bu herif-

"Haddini. Aşma."

Hissettiğim baskıyla kaşlarım çatıldı. Minho'nun veya Jisung'un etkisinden farklıydı bu. Tanımlayamıyordum. Gözlerimi kıprıştırıp dibimde ki adama baktım. "Sen farklısın. Sen kitsune değilsin."

Bunu anlamam hoşuna gitmişcesine sırıttı. Şu an karşımda ki adam şu ana kadar tanıdığım nazik düşünceli adam değilmiş gibiydi. Gözlerinde ki alay ve gülümsemesi...

"Emin değilken gelmiş karşıma..." Dilini dişlerinde gezdirip kocaman sırıttı. "Herşeyi ortaya sermek. Oldukça salakça bir davranış değil mi sence de?"

Dişleri... "Sen kurt-"

Boynuma yaklaşan elini görmüştüm. Ama o kadar saliselik bir şeydi ki karşılık verememiş resmen boğazımı sıkması için beklemiştim. Ancak olmadı. Kendimi bir anda onun karşısından cam kapının önünde bulmuştum çünkü. "Sana. Sevgilime karışma dedim."

Önümde kendini bana siper etmiş tilkimin sesi, tanıdık ama bir o kadar da alışılmadıktı. Sanırım bu Jeongin'in kutsal sesiydi. Tatlı narin ama bir o kadar da tedirgin edici çıkıyordu sesi. "Ayrıca. Herşeyi ortaya sermek. Karşıda ki kişiyi küçük görmek demektir. Buna mı? Buna mı sinirlendin kuçu kuçu?"

"Tch yaşına göre oldukça cesursun. Sinir bozu-"

"Kahveyi getir...dim. Şey siz neden bu kadar uzaktasınız?"

Endişeyle Seungmin'e baktım. Hiçbir şeyden haberi yoktu ve öylece az önce beni tehdit edip belki de öldürecek olan adamın yanına geçmişti. "Chan? Hyunjin? Eskiden iyi anlaşırdınız gece gece ne oldu anlayamıyorum. Jeongin- woa ne ara pembe saç- g-gözünde pembe."

Has siktir.

"Aptallar."

Chan Seungmin'in belinden çekti. Sırtını kendine dayayarak kulağına doğru eğildi. Bu sırada saçı mavi olmuş gözleri ise buz mavisine dönüşmüştü. "Şş sorun yok. Mutfaktan çıktın yanıma gelerek uykunun olduğunu söyledin. Seni kucağıma alıp odamıza çıkardım. Alnına öpücüğümü koyduğum an, huzurlu ve verimli bir uykuya daldın, sevgilim."

Kitsune •Hyunin•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin