4.3

701 109 160
                                    

Oy ve yorum 🌸
•••

"Acaba diyorum bir tür daha mı-"

Kafamda dikilen azgın tilkiyi kolumla sardım ve kendime çektim. Göğsüme yapışırken kokusunu içime çekmiş uzunca bir öpücükte kondurmuştum başına. Rahat durması gerekiyordu. Anlıyorum yenilenme gücü ve libidosu çok fazla ama hayır. Hayır ve hayır.

"Sevgilimle vakit geçirmek istiyorum. Ah yoksa benimle bebek için mi evlendin Jeongin-ah?"

"Ne? Ne bebeği?"

Gözleri fıldır fıldır olup doğrulunca güldüm ve tekrar göğsüme yapıştırdım kafasını. Saçlarını okşamayı seviyordum. Direk onu sevmeyi seviyordum sanırım ben. "Çok acelecisin. Sonsuza kadar birlikte olacağız diyen sen değil miydin? Neden böyle davranıyorsun bebeğim?"

Bir cevap alamayınca başımı ona doğru çevirdim. Öylece çarşafa bakıyordu. "Güzelim?"

"Sadece bilmek istiyorum."

Anlamayarak kaşlarımı çattım. Neyi bilmek istiyordu ki?

"Dünyaya canından bir parça getirmenin nasıl olduğunu merak ediyorum. Annem beni hep böyle severdi. Hala da öyle seviyor ama anlamış değilim. Küçüğüm diye mi herkes beni seviyor yoksa aileleri olduğum için mi? Üç yüz küsur yaşındayım Hyunjin ama abimin bana olan bakışları hiç değişmedi." Kafasını kaldırıp bana baktığında elimi kaldırıp saçlarıyla oynamaya devam ettim. "Ailenin en son çocuğu benim. Bu yüzden hiç bebek kitsune de görmedim. Merak ediyorum ve istiyorum. Çocukça gelebilir ama... Ben seninle bebek sevmek istiyorum."

"Bebek sevmekle baba olmak arasında fark vardır güzelim."

Oturur pozisyona geldim ve onu tekrar kendime çekerek bu sefer oturarak bana yaslanmasını sağladım. Hala pembe gözlerine bakıyor beni dikkatle dinleyen pembe kulaklara şahit oluyordum. "Aile demek bana kalırsa tatlı bir sorumluluk. Biz şu an birbirimizin ailesiyiz. Çocuğumuz olduğunda ise sevgimiz üçgen bir bağ haline gelip bizi daha çok bağlayacak. Güzelim. Sen seviliyorsun. Bunun nedeni ailenin en küçüğü olman değil. İnan bana Minho bin kardeşi de olsa sana aynı gözlerle bakar. Ne kadar büyürsen büyü de değişmez bu."

Alnına öpücük kondurup geri çekildim. "Ne olursa olsun pembe kitsunemizsin sen."

"Bu arada Seungmin'in doğumu başladı Hyunjin."

"NE!?"

Konuyla alakasız şeyle titredim. Doğum? Başlamak? Seungmin? Hey içindeki dayı iç güdüsüne sahip çık Hyunjin. Jeongin ne olursa olsun her şeyi yoluna sokma gücüne sahip. Evet. Evet. Hayır.

"O zaman yanına gidiyoruz."

Jeongin tepkime şaşırırken gülerek dudaklarına uzun bir öpücük bıraktım. "Bebek sevmek isteyen sen değil miydin güzelim?"

.
.
.

Hastahaneleri sevmiyorum ve hiçbir zamanda sevmeyeceğim. En son babam kalp krizi geçirdiğinde koşarak girmiştim bu acile. Onun dışında hasta olsam dahi gelmezdim. yutkundum. Babam iyiydi hatta şu an annemle miamide tatildeydiler ama ameliyathanedeki arkadaşımdan hala bir haber yoktu. Chan koridorları aşındırmak istercesine bir o yere bir bu yere gidiyor Minho ise bayık gözlerle onu izliyordu. Laf atıp kavga çıkarmadı an meselesiydi. Hissedebiliyordum.

"Chan. En iyi doğaüstü doktorları şu an onunla. Üstelik laf dinlemeyip insan doktorların beynini yıkayıp orada beklettiğini de biliyorum. Biraz sakin ol. Rica ediyorum."

"Jisung. Seungmin orada. Ben görmemiyorum. Canım orada. Canlarım orada. Hani ben. Beni niye almadılar ben-"

"Normal doğum değil çünkü. Erken doğum."

Kitsune •Hyunin•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin