0.7

1.3K 200 593
                                    

Oy ve yorum🌸

"İnne hadi gel kahvaltıya. Tanrım o kadar çok mu sevdin?"

Dün ikimizde yorgun olduğumuzdan direk uyumuştuk. Yumuşak yatakta ona sarılarak uyumak cidden hayatımın en iyi şeyiydi. Şimdiyse o yataktan kalkmıyor bilekliğine bakıyordu, dokuz kuyruğunu sallayarak. Cidden sevmesine çok sevinmiştim.

"Eğer sevdiysen..." Yatağa oturdum ve tüylerini okşamaya başladım. "Sana biir sürü alırım bunlardan. İstediğin herşeyi de alırım tamam mı? Şimdi hadi gel yemek yiyelim konuşmamız gereken şeyler var." Kafasına pat pat yapıp kalktım. O da son kez bilekliğe bakıp kalkmıştı yattığı yerden. Birlikte aşağı, mutfağın olduğu yere indik. Kendime normal şeyler hazırlarken ona et kızartmıştım. Umarım severdi.

Woaa et. Abim gittikten sonra hiç yememiştim. Lezzetli görünüyor.

Eti tabağa koydum ve masaya yerleştirdim. Jeongin'de masanın üstüne çıkmış etin tam karşısına oturmuştu. Yemeyip beni beklemesi gülmeme neden olurken bende oturdum.

Yemek yerken konuşabilirdik bence.

"Hmm Jeongin. Herşeyden önce sana söylemem gereken bir şey var." Etten kafasını kaldırıp merakla bana baktı. Yutkundum. Al işte nasıl söyleyeceğim şimdi?

"Imm ben. Ben seni duyabiliyorum. Yani... Normal tatlı sesin dışında senin düşüncelerini duyabiliyorum sanırım."

Fark ettim ki

Şaşkınlıkla gözlerimi kıprıştırdım. Ne zaman fark etmişti ki? Ayrıca neden hiçbir şey söylememişti? Gerçi şaşırmamam gerekiyordu sanırım. Sonuçta o bir tilkiydi. Ondan birşey saklıyor olmam garip dururdu.

Fark ettirmemeye çalışıyorsun ama belli oluyor. Emin olmak için hareketlerimi ve içimde ki sesi tezat tuttuğumda içimde ki sesi ele alarak hareket ediyorsun mesela. Hem ben konuşunca hemen sırıtıyorsun.

"Ne yapabilirim çok tatlı konuşuyorsun sende."

Çaba sarf etmiyorum aslında.

Dediği şeye güldüm ve ağzıma doğradığım domateslerden birini attım. Bir sorun çıkmadan bunu söylemek beni çok rahatlatmıştı. Kafamda bir sürü felaket senaryoları kurmuştum ama o, bunu önceden fark ettiği için sanırım oldukça normaldi. Yemeğini yiyordu öylece.

"Ha bir de öhom." Kolumu açtım ve ona gösterdim. Ağzında ki eti yutup bir koluma bir de bana baktı.

Güzel çizimmiş

"İnnie sen ısırmadan önce yoktu bu."

Vardır ya. Vardır yani yok mu? Ama ama ben bir şey yapmadım ki? Yapmayı da bilmiyorum acıyor mu?"

Burnunu çizime sürttü ve kontrol etti. Bu haline gülümsedim. Telaşlanmıştı. Çizim bir anda parladığında içime bir enerjinin aktığını hissettim. Bu... Bu acayip iyi hissettirmişti. Resmen yenilenmiş hissediyordum. Jeongin'e baktığımda ise birşey fark etmediğini anladım. Gerçektende bu konu hakkında bir şey bilmiyor olmalıydı.

Abim olsa bilirdi. Abimi özledim.

"Bunu da sormak istiyordum aslında. Jeongin... Abin nerede? En son ne zaman karşılaştın onunla?"

Nerede olduğunu bilmiyorum ama iyi olduğuna eminim. Abim çok güçlüdür. Hemde çoook. En son gördüğüm zaman bana herşeyin iyi olacağını söylemişti. Sanırım kolyem kırıldığı için demişti bunu.

"Kolyen mi?" Kaşlarımı çattım. Jeongin neden kolye taksındı ki? Bu onu kısıtlardı. Bir yere takılması durumunda ona zarar bile verebilirdi.

Evet. Dönüşümümü stabil tutması için Salm kolyesini takıyordum. O olmadan insan formuma dönemem.

Kitsune •Hyunin•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin