0.1

1.4K 236 233
                                    

Oy ve yorum lütfen~

Ayılar bilinenin aksine oldukça uysal hayvanlardır. İnsanlardan korkarlar yani ona saldırmadığınız sürece iyi bile geçinebilirsiniz. Ha eğer aksi bir ayıya denk geldiyseniz üstünüze atlar parçalar ısırır ve böylelikle öte ki tarafa hızlı bir bilet kazanırsınız. Yani iki sonuçta da neler olacağını tahmin edebilirsiniz.

AMA PEMBE DOKUZ KUYRUKLU BİR TİLKİNİN SİZE NE YAPACAĞINI TAHMİN EDEMEZSİNİZ!

Derin bir nefes alıp yutkundum. Hala bakışıyorduk. Ne ben hareket ediyordum ne de o. Kuyruklarının hareketini de kesmişti. Öylece duruyorduk ormanın ortasında. Cidden efsaneleri bilmesem onun çok tatlı olduğunu söyleyebilirdim. Hala da söyleyebilirim. Gerçekten çok tatlıydı. Her yeri yumuşaklığını belli eden tüylerle kaplıydı. Gözleri tüylerine kıyasla daha koyu bir pembeydi. Küçük olduğundan sanırım o kadar tehlikeli de durmuyordu.

Alt tarafı efsanelerde çok güçlü ve tehlikeli oldukları hatta ve hatta insana dönüşmek için insan kalbi yediği yazıyordu canım ne olacak sanki ahahaha

Gerçekten bittim.

Sonsuza dek bu rahatsız pozisyonda kalamayacağım için yavaşça ayağımı hareket ettirdim ve hafiften ayağa kalkmaya başladım. Bu hareketimle kulakları oynamış kuyruklarından geriye sadece bir tane kalmıştı. Neden kuyruklarını geri çektiğini bilmiyorum ama dimdik yukarıda olması pekte hayra alamet durmuyordu.

Sonunda dik duruşuma geri döndüm. Hala saldırmamıştı belki de birşey yapmaz-

Başından beri elimde olduğunu fark etmediğim çelik kalemlik elimden kayınca ortama oldukça gürültülü bir ses çıktı. Bunu beklemediğimden bende hızlı hareket etmiş ve geriye çekilmiştim. Korkuyla ona bak-

Orada yoktu.

Yutkundum ve kalemliği elime alıp yavaş adımlarla onu gördüğüm yere yürüdüm. Tamam salak gibi görünebilirdim şu an ama tehlikenin geçtiğini zannedip bir anda saldırıya uğramak daha korkutucu geliyordu bana. Üstüne üstlük tahminim doğruysa insanlarla oynamayı seven bir türdü. Kendimi bir eğlence kaynağına dönüştürmeyecektim.

Korkarakta olsa ağacın yanına vardım. Cidden gitmişti. Etrafa baktım iyice. Cidden yoktu. Tam geri dönecekken gördüğüm şeyle durdum. Ağacın dibindeki otlar kırmızıya bürünmüştü. Bu... Kandı. Eğildim ve birkaç otu koparıp cebimdeki mendile sardım. Eğer bu kurbanının kanıysa o zavallı kişiyi tespit edebilir ve en azından yakınlarının merakını dindirebilirdim.

Ya da belki de hayvandır? Evet evet kötü düşünmemek gerek. Mendili cebime koydum. Diğer eşyalarımı da alarak eve doğru koşmaya başladım.

Tatile geldiğim yerde yaşadığım şeye bak!

---

Eve gelir gelmez bütün kapıları ve pencereleri kapadım. İçimde her an baskın yeme stresi vardı. Ya aniden gelirse ya bir anda önüme önüme çıkarsa...

Başımı iki yana salladım. Kötü düşünmeyi acilen kesmeliydim.

Yatağa oturdum ve bilgisayarımı kucağıma aldım. Belki bir daha karşılaşmayacaktık ama yine de önlemimi almam gerekiyordu. Ayrıca bulduğum kan örneğini de bir hastane- gerçi ne diyecektim ki? Kitsune'nin olduğu yerde kan vardı. Kesin birini yemiş kimi yemiş bir test edin öğrenelim mi?

Ah belki de buraya hiç gelmemeliydim.

Yaklaşık üç saat efsaneleri okudum ve makaleleri inceledim. Kitsune başka bir değişle gumiholar hakkında bir sürü bilgi vardı ancak hiçbirinde pembe olarak geçmiyordu. Bu biraz tuaftı.

Gele gele özel türe mi denk gelmiştim? Çok şanslıyım. Gerçekten çok fazla şanslıyım (!)

Gözlerim kamaşmaya başlayınca bilgisayarı kapattım ve yanda ki komidine koydum. Bacaklarımı da kendime çekmiş yatağın üstünde küçülmüştüm iyice.

Cidden ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Kaçmalı mıydım? Gerçi o bir kitsune. Beni ortadan kaldırmak istese şehre bile gelebilir. Bu da sevdiklerimi tehlikeye sokar. Bunu istemiyorsam burada biraz daha kalmalı ve bana takıp takmadığını test etmeliyim. Evet. Evet evet. Bu mantıklı.

Pozisyonumu bozup cebimde ki mendili açtım. Bir de bu-

Bir dakika pembe mi?

Hızla yattığım yerden kalktım ve otu elime aldım. Sardığım beyaz mendil pembe olmuştu. Ot ise dikkatli bakıldığında cidden kırmızı değil pembeye boyanmıştı. Hemen bilgisayarı geri açtım ve okuduğum makaleye tıkladım.

Kitsunelerin kürkü bir kitsuneyi ele veren dikkat çekici bir unsurdur. Kürk hem çeşidinin öğrenilmesi için önemliyken hemde kanıyla yapılan zehir/panzehirlerin tesir süresini belirler. Çünkü kitsunelerin kanları kürküyle aynı renktedir.

O zaman... O zaman yaralı olan bir insan veya hayvan değildi. Kendisi yaralıydı. Bana bakması ve yüksek ses çıkınca kaçması da bu yüzdendi. Muhtemelen ben ondan korkarken o da benden korkuyordu. Tanrım...  Neyin içine düşmüştüm böyle?

Aklımda bir sürü soru varken elim makaledeki arama çubuğuna gitti.

Yaralı bir kitsune nasıl iyileşir?

Kitsunenin kendini yenilemesi yaşı ile doğru orantılıdır. Ne kadar yaşlıysa o kadar hızlı yenilenir.

Benim gördüğüm minikti... İçimde burukluk oluşunca dudağımı büktüm. Resmen doğa üstü bir varlık için endişeleniyordum şu an.

Doğru şifalı bitkileri bulursa kendini yenilemek için bir karışım yapabilir.

Ofladım ve kapatıp kendimi yatağa attım. Birkaç dakikaya kadar kendim için endişelenirken şimdi onun içindi bu endişem. Umarım ki iyi olurdu minik tilkicik.

Uykum gelmeye başlayınca örtüyü üstüme çektim ve gözlerimi kapadım. Benim için yorucu bir gün olmuştu.

•••
Minik tilkimiz yaralı 🥺

Kitsune •Hyunin•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin