0.6

1.3K 192 325
                                    

Oy ve yorum🧡

"AAAAAHAHAHAH BENİM TATLI PELUŞUM!"

Hastane koridorunda yankılanan sesimle herkes bana döndü. Şu an gerçekten utançtan ölmek üzereyim ama başka çarem yoktu. Derin bir nefes alarak muhteşem oyunculukla küçük çocuğun yanına adımladım. O değil de sesimden Jeongin de korkmuş olacak ki kabarmıştı. Yicem şimdi dur dikkatimi dağıtma.

"Her yerde onu arıyordum." Eğilerek çocuğun boylarına geldim. "Bulduğum için teşekkürler delikanlı."

Küçük çocuk bir bana bir de kucağında hiç kıpırdamadan Jeongin'e baktı. Bu arada cidden oyuncak gibi duruyordu.

"Senin olduğunu nereden bileceğim? Nerede düşürdüğü söyle?"

Karşımda ki tombul yanaklı kocaman gözlü çocuk beklediğimden zeki çıkarken yutkundum. İşte bunu beklemiyordum. Ben ne diyeceğim diye düşünürken görüş açıma iki adet bacak girdi. Annesi olduğunu tahmin ettiğim kadın çocuğun yanına gelmişti.

"Abinin olsun veya olmasın sonuç olarak bizim değil bebeğim."

"Ama anne... O çok tatlı." Dudağını büzerek Jeongin'e baktığında ister istemez bende dudağımı büktüm. Çocuk haklıydı. Çok tatlıydı ve onun yaşlarında olsam bende vermek istemezdim. Gülümseyerek saçlarını karıştırdım. Bu hareketimle bakışlarını annesinden almış bana çevirmişti.

"Haklısın o çok tatlı. Hemde çok çok tatlı." Jeongin'in kafasını ovaladım. Özlemişim bu yumuşaklığı. "Ama o maalesef ki sahipsiz değil. Bana ait ve benim için çok ama çok önemli. Eğer o peluş olmazsa geceleri uyuyamıyorum."

"Cidden mi?"

Şaşkınlıkla bana baktığında güldüm.

"Evet. Cidden."

Göz ucuyla Jeongin'e baktım. Hareket etmeyip oyuncak gibi davransa da gözünü kısmıştı. Gözünün balını yediğim peluş dediğim için özür dilerim ama ne yapabilirim şu an? Ayrıca sen neden buradasın tanrı aşkına?!

"O zaman alabilirsin. Ağlama tamam mı?" Dediği şeyle güldüm ve başımı tamam anlamında başımı salladım. Akıllı çocuk yavaşça Jeongin'i kollarımın arasına bıraktığında gülümsemem büyüdü. Dikkatli ve nazik olması beni çok mutlu etmişti. Dayanamayarak kafasından öptüm onu. Tatlı tatlı gülmüş sonrada annesinin elini tutmuştu. Bebek bebek vermişti şu an. Yicem. Çifte tatlılık.

Ayağa kalktım ve kadına da çocuğa da teşekkür ettim. Şimdi... Sorgu vakti.

Kucağımda Jeongin, koridorun sonunda ki lavaboya girdim ve kapıyı kapadım. Tek kişilik olduğu için şu an en güvenli yer burasıydı.

"Jeongin cidden sen misin niye buraya geldin? Yakalana-"

Cümlemi tamamlayamadım. Minik patiler boynuma dolanmış kafasını da gömmüştü. Böyle bir vaziyetteyken ona nasıl kızabilirdim ki...

Seni bulamadım. Abimi de bulamadım. Sana bir şey oldu zannettim. İlk arkadaşımı kaybettim zannettim.

Sesinden cinsiyetini veya yaşını anlayamıyordum ama şu an anladığım bir şey vardı. Patilerini boynuma dolamış bu tilki oldukça üzgündü. Boşta olan elimi ona sarıp iyice sarıldım ona. Ferah kokusunu içime çekip tüylerini karıştırdım bir süre. Onun korktuğu kadar bende korkmuştum. Ona ne ara bu kadar alıştığımı bilmesem de durum buydu işte.

Bir de abi meselesi vardı. Demek ki mağaradaki ikinci yer onundu. Bulamadım demesine bakılırsa koruyucu da o olmalıydı. En kötü olasılıkla ölmüş olabilirdi ancak kötüyü hemen düşünmemeliydik.

Kitsune •Hyunin•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin