0.4

1.3K 217 415
                                    

Oy ve yorumm~

"Ve işte öyle oldu ama ben dedim. Git dedim konuş çocukla ama dinlemedi. Sonra pat. Bir de ne görelim." Elimde ki elmadan bir tane daha ısırdım. "Evlenmişler. Bak sevgili bile değil. Evlenmişler ya."

Jeongin 'hadi canım' dercesine patisini yere vurulduğunda güldüm. Tam şu an ormanın derinliklerinde, mağarada bir kitsuneyle Changbin'in dedikodusunu yapıyordum. Acayip iyi gelmişti konuşmak. Beni dinliyor tepki veriyor bazense yazıyordu.

Sevmiştim bunu.

"Hala Seungmin beni kıskandırmak için yapıyor moodunda. Hayır yani öyle olsa bile altı aydır evliler. Sence de bir gariplik yok mu?"

Evet anlamında sallandığında kendime engel olamadım ve kafasına yavaşça pat pat yaptım. Bu hareketimle şaşırmış gözlerini kıprıştırıp bana bakmıştı. Açıkçası sabahki gibi kuyruğuyla beni dövmesini bekliyordum ama o beni şaşırtmış ve bana daha da yaklaşmıştı. Bence bu bir yeşil ışık?

Korkarakta olsa elimi kafasına koydum. Yumuşacık tüyler elimin altındaydı ve bu o kadar güzel hissettiriyordu ki... Resmen anlatılmaz yaşanır bir duyguydu.

Kafasını ovaladım. Tüylerini karıştırdım ve dayanamayarak yanağından öptüm. Bunu yapmayı bende beklemiyordum ancak bir an kendimi tutamamıştım. Korkarak Jeongin'e baktım. Benim tedirgin halime kıyasla oldukça memnundu halinden. Sanırım doğaüstü varlıkta olsan diğer hayvanlar gibi sevilmeye karşı zaafın oluyordu.

Patisinin oynamasıyla ilgimi yere verdim. Tahmin ettiğim gibi birşey yazmıştı.

"Yürüyebiliyor musun? Hmm açıkçası acımı aldığından beri ayağa kalkmadım. Ne oldu? Kovuyor musun beni?"

Kafasını hemen sağa sola salladığında güldüm. Gülmemle kuyruğunu kendine sarıp top pozisyonu alması bir oldu. Resmen utanmıştı ya.

Daha fazla utandırmamak için sustum ve yavaşça ayağa kalktım. Duvardan destek almam gerekse de sonunda kalkmayı başarmıştım. Hafiften sızı vardı bedenimde ancak o kadar da kötü değildi. Yürüyebilirdim.

"Hadi." Dedim dışarı adımlarken. "Biraz yürüyüş yapalım."

Hızla ayağa kalktı ve yanımda yerini aldı. Benim hızımda yürüyordu şu an.

"Sahi... Sana sormak istediğim bir şey var." Mağaranın girişine geldiğimizde durdum. "Beni nasıl kurtardın?"

Başından beri aklımda olan bir soruydu bu. Düşerken onu görmüştüm. Benimle birlikte atlamıştı ama sonrasını hatırlamıyordum. Uyandığımda ise mağaradaydım zaten. Beni taşımak içinde kurtarmak için de güce ihtiyacı vardı. Bu yüzden merak ediyordum... Hiçbir yerde geçmeyen pembe kitsune nasıl bir güce sahipti?

Şey... Bende bilmiyorum kii. Normalde gücümü kullanamam ama o an garip bişiler oldu. Keşke bende bilsem... Bilseydim kaçmak zorunda kalmazdım.

Ne?

Gözlerimi kıprıştırıp tepkimi sakladım. Birincisi bunun anlamı gücünü kullanamıyor hatta hiç bilmiyor olduğuydu. Sanırım yaşı küçüktü. Küçük olmasını da buna bağlayabilirdim. İkincisi ve en önemlisiyse kaçmak mı demişti o? Neyden kaçıyordu ki?

Aklıma okun gelmesiyle yutkundum. Avcılar... Bu ormanda avcı olabilir miydi?

"Eğer söylemek istemiyorsan sorun değil." Eğildim ve onun boylarına geldim. Gerçi hala benden kısaydı. Bebek ya. "Sonuçta her kahramanın bir sırrı vardır!"

Kitsune •Hyunin•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin