1.1

1K 200 166
                                    

Uzun bir aradan sonra ben geldimm. Oy ve yorum🌸

Minik patiler. Minik patileri yicem.

Bilgiyarın önünde, patilerini klavyeye koymuş öylece ekrana bakıyordu. Kafasını dağıtmak için video açmıştım ama insan formunda izler diye düşünmüştüm açıkçası. Sanırım o forma alışmaktansa kendi olmayı tercih ediyordu.

Elimde ki kahveden bir yudum daha aldım ve yanımda ki bebeği izlemeye devam ettim. O bilgiyarı izlerken ben onu izliyordum. Ki muhtemelen bu, bundan sonra da hep olacak olan şeydi. Sonuçta birlikte şehre gitme kararı almıştık. Onu izleme hobimi devam ettirecektim.

"Hyunjin."

İsmimi duymamla istemesem de bakışlarımı jeongin'den çekip Jisung'a yönlendirdim. Merdivenin korkuluğuna yaslanmış bana bakıyordu.

"Neredeyse her şey hazır. Son bir şey kaldı. Minho'ya yardıma gider misin?"

Kibarca Jeongin'le yalnız kalmak istediğini söylediğinden dudağımı büzdüm ama itiraz etmeden yataktan kalkıp merdivenlere yöneldim. Bu sırada tahmin ettiğim gibi Jisung benim oturduğum yere oturmuş Jeongin'le konuşmaya başlamıştı. Ne konuştuklarını merak etsem de onları yalnız bırakarak merdivenlerden indim. Benimle alakalı olsaydı zaten yanımda konuşurdu. Gizli iş çevirmeye gerek yok.

"Kiracı."

"Efen- Tanrım o da ne?!"

Minho'nun elinde ki el çantasına baktım. Kahverengi deri bir çantaydı ve içi tıka basa doluydu. Hemde parayla!

"Kardeşime bakacaksın. Bu yüzden bu gerekli."

"Minho inan bana bu parayla Busan'ı bile satın alırım. Abartma lütfen. Ayrıca ben bir iş adamıyım. Yeteri kadar param var."

"Olsun al."

Yüzüme fırlatılan çantayı zorlukla tuttum. Benim ona şaşkınlıkla bakmama rağmen o bana bakmıyor, bu sabah jeongin için aldığı şeylerle dolu valizi arabaya doğru sürüyordu. Yutkundum ve çantanın fermuarını tam kapatıp bende peşinden gittim. İnat biri olduğundan ne dersem diyeyim reddedecekti. En iyisi geri döndüğümüzde ona iade etmek. Başka türlü alacağını zannetmiyordum çünkü.

Çantayı bagaja yerleştirip bagajı kapadım. Konulacak bir şey kalmamıştı şu an. Her şeyimiz hazırdı. Az sonra küçük sevimli bir kitsuneyle, ki insan formu dehşet güzeldi, şehre gidecektim.

Hala inanamıyorum.

"Jeongin hassastır. Küçük olduğu içinde hayatla ilgili pek bir şey bilmiyor. Sana onu hapset vesaire demiyorum sadece... Gözünü ondan ayırmamanı istiyorum."

Yanımda yumuşak kelimelerle isteğini dile getiren bu adamın yüksek seviyeli bir kitsune olması beni her seferinde şaşırtıyordu. Sanırım artık onları kitsune olarak görmeyi bırakmalıydım. Sonuçta şu an karşımda olan kişi küçük kardeşini korumak isteyen bir abiydi.

"Ayırmayacağım. Söz veriyorum iyi bakacağım ona."

Gülümsediğinde bende gülümsedim ve arabaya yaslanarak beklemeye başladım. Acaba ne konuş-

A?

"Hazır! Nasıl olmuş? Pembe hali dikkat çeker diye kolyeye bir büyü daha ekledim."

Karşımda ki siyah gözlü siyah saçlı çocuğa baktım bir süre. Dudağını ısırıyor bir bana bir de abisine bakıyordu. Üstünde ki kutsallık gitmiş normal bir insan olmuştu sanki. Buna rağmen, hissiyatın ve renklerin değişmesine rağmen o hala çok mükemmeldi. İnsan olması sanki daha da ferahlattırmıştı kendimi. Sanki normalmişiz gibi hissettirmişti.

Kitsune •Hyunin•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin