3.3

762 150 204
                                    

Oy ve yorum 🌸
•••

"Pembe mi?"

Etrafımızda pembe bir çember vardı parıldıyor ışığını etrafa yayıyordu ama saçımın pembe olması... normal miydi?

Yutkundum ve elini daha sıkı tuttum. Halsizleşsem dahi kendimi iyi hissediyordum bir sorun yoktu. Devam edebilirdik. Gerçi nasıl yapacaktık onu da bilmiyordum ama neyse.

"Jeongin etrafından fazla güç yayılıyor. Bariyere dokun. Güç yoğunluğun bariyerden daha fazla. Bunu yapabilirsin!"

Jisung'un bağırmasıyla Jeongin'e baktım. Zaten yakındık bariyere. Arkasına dönüp dokunması yeterliydi. Yani umar- "Birbirimize bağlı hissediyorum. Sanki enerjim senin içinde de akıyor. Normalden farklı hissediyorum. Hmm. Şey. Sadece sen de değil. Başka biri içinde böyle hissediyorum ancak kim için bilemedim. Hyunjin. İyisin değil mi?

Pembe parlak gözlerini bana diktiğinde derin bir nefes aldım. Evet bende hissediyordum bunu. Ona bağlı olduğumu ve birinin daha varlığını. Ancak o biri küçüktü. Yani jeongin gibi tarif edemiyordum varlığını. "İyiyim güzelim. İyiyim."

Gülümsedi. Olduğumuz bu ultra fantastik durumun içinde tatlı tatlı gülümsedi güzelim. İstemsizce bende gülümsedim. Arkaya dönüp bariyere dokunduğunda ise yine güç akışı olmuş ve ayaklarımı titretmişti. Görünmeyen, sadece dokununca parıldayan bariyer ise pembe olmaya başladı ve yavaş yavaş şeffaflığını kaybetti. En sonunda aniden yok olduğunda çıkan havadan kendimi ve Jeongin'i korumak için bir iki adım geriledim. İşte şimdi. İşte şimdi asıl olay başlıyordu.

"Sikeyim nasıl bir sıcaklık bu! Minho'nun alevleri o görebiliyorum içeride kendini koruyor olma- savaşıyor psikopat!"

Jisung'un koştuğu yere baktım. Ateşe değmeyerek koşuyordu turuncu aleve doğru. Haklıydı. Stabil durmuyordu. Alevler hareket ediyor arada çarpma sesi geliyordu. Chan'a baktım. O da girmek için kendini hazırlıyordu. Jeongin ise izliyordu sadece. Bu biraz tuhaftı. Jeongin böyle bir durumda sakin kalamaz-

"Abim orada değil."

Gözümü kıprıştırmaya vaktim olmadan diğer tarafa doğru sürüklendim. Jeongin'in elinde hala kolye vardı ama umursuyor gibi durmuyordu. Gücü bin oranında azaltan kolyeyi umursamıyordu... "Muhtemelen ateş halüsinasyonu o. Abim bu tarafta hissedebiliyorum. Başka biri daha var. Savaşıyor olmalılar."

"Sevgilim diğerlerinin de bilmesi-"

İlerideki kişiyi görmemle durdum. Kahve rengi giyinimli biriydi. Beyaza çalan sarı saçları vardı. Elini havaya kaldırdığında anladım. Kullanıcı oydu. Chan'ın ve nice olağanüstünün ailesini yok eden kişi oydu. Jeongin'in elini tuttum hemen ve ağacın arkasına çektim. Neyse ki bizi görmemişti. Elindeki oluşturduğu alev küresi sorun yaratabilirdi.

"Aaah kürkünün olağanüstü olduğunu duydum. Önceki hayatımda karşılaşmışızdır belki de. Ne zaman pes edeceksin? Uğraştırıyorsun beni."

O kadar gıcık bir ses tonu vardı ki dişlerimi sıktım. Jeongin'de aynı durumdaydım. Bir dakika. Belki de kışkırtmak için yapıyordu bunu. Olduğumuz yerden çıkmamalıydık. Jeongin'in kolundan tuttum sıkıca. Doğru zamanın gelmesini beklememiz gerekiyordu.

"Sen hiç susmaz mısın? Ji den çok konuşuyorsun. Tanrım seni duymak yerine onun sesini duyuyor olabilirdim şu an." Minho'nun sesini duymamla başımı biraz jeongin gibi çıkardım. Gerçekten oydu. Saçları ve gözleri hiç olmadığı kadar parlıyordu. Özel olduğu belli olan kıyafetiyle kendi ateşinin ortasında duruyordu. Durumunda bir şey yoktu. Aksine fazla iyi duruyor bu da iyice şüphelenmeme neden oluyordu. Rol yaptığına emindim. "Varlığını hissediyorsun değil mi? Chrisandre. Burada. Geçmiş hayatın olsa bile seni öldüren kişiyi hatırlıyor olman lazım. Senden sonra onu öldüreceğim dert etmene inan gerek yok."

Kitsune •Hyunin•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin