0.2

1.3K 217 287
                                    

Oy ve yorum 🥺

Hmmm

Hmmmmm

Ben bir salağım.

Kesinlikle ve kesinlikle internette gördüğüm bitkileri karıştırıp merhem yapmam ve bunu kaba koyup daha dün karşılaştığım doğa üstü varlığın son görüldüğü yere gitmem bunu gösteriyordu.

Ofladım. Salak olabilirdim ama vicdansız değildim. Sonuçta bana bir şey yapmamıştı ve ona sürecek değildim ya. Sadece küçük diye işini kolaylaştırıp hazırlamıştım karışımı. Görüp görmeyeceği de meçhuldu. Sadece kendi çapımda yardım ediyordum.

Onu gördüğüm ağacı görünce derin bir nefes aldım ve hızlı adımlarla yanına vardım. Plastik geniş ağızlı bir kaba koymuştum karışımı. Yani patisini soksa bile yeterdi.

Patisi de pembedir kesin. Kiyoo

Kendine gel Hyunjin. O bir kitsune. O bir gumiho. O bir dokuz kuyruklu tilki. Bir vursa en iyi ihtimalle yok olursun. O yüzden kendine gel.

Kendime hak verdim ve ağacın tam yanına koydum tabağı. Evet ben görevimi halletmiştim. Şimdi eve gidebilir ve gönül rahatlığıyla resimime devam edebilirdim. Evet. Eve gitmeliyim.

O zaman niye tepenin arkasında bekliyorum?

Elimle kafama vurdum. Cidden ağacı gören tepenin arkasında saklanmış bekliyordum. Çünkü merak etmiştim gelip gelmeyeceğini. Sadece meraktı. Asla pembe pofuduğu tekrar görmek için değildi.

Yaprakların kıprışmasıyla yerime iyice sindim ve gözlerimi kısarak o tarafa doğru bakmaya başladım. O sırada göğüs açıma iki tane pembe kulak girmişti. resmen otların arasındaydı ve sanırım saklandığını felan düşünüyordu. Tatlı.

Yavaş hareketlerle başını çıkardı ve kokladı tabağı. Ne olduğunu anlamış olacak ki bedenini de çıkarmıştı ortaya. Sanırım cidden başarmıştım.

Görüş açıma giren patiyle yutkundum. Pembe pati kanın etkisiyle koyulaşmıştı. Her ne kadar üzülsem de sevinmiştim. En azından sadece patisi yaralı-

Has siktir.

Patisin de ok vardı!

Çıkarmamıştı belki de çıkaramamıştı. İçim içimi yiyerken derin bir nefes aldım. Gerçi çıkarsaydı kanama daha fazla olurdu. Şimdi çıkarıp merheme sürmesi daha iyiydi. Ki öyle de oldu. Zeki yaratık patisinde ki oku tuttu ve çekmek için hazırlandı. Of kesin çok acıyacak-

Hayır.

Hayır hayır!

"DUR ÖYLE YAPMA!"

Aniden ortaya çıkıp bağırışım onu yerinde zıplattırken bende ne yaptığımın farkında değildim. Ani bir refleksle öne atlamıştım resmen. O ise olduğu yerde zıplamış ve pembe kürkünü kabartmıştı. Korkarak geri geri gidip koşmaya başladığında bende peşinden koşmaya başladım.

Çünkü okta zehir vardı!

Kahverengi okun üstünde kırmızı bir kapsül vardı. Muhtemelen tutuş yönüne çektiği an zehir serbest kalacaktı. Yani bunu hangi şerefsiz yaptıysa resmen hayvanı kendi kendine öldürecekti.

Onun bunun çocuğu.

Devrilmiş ağacın üstünden atladım ve aramızda ki mesafeyi azalttım. Şu an resmen bir kitsuneyi yakalamaya çalışıyordum. Yaralı olduğu için çok hızlı koşamıyordu ama yine de hatrı sayılır bir hızı vardı. Koşu yapmayı seven biri olmasam izini çoktan kaybetmiştim.

Atlamalı yuvarlanmalı bir koşuşturmadan sonra gözüme bir kütük çarptı. Kütüğün üstüne zıplayıp onun üstüne atlarsam yakalayabilirdim. Bir bahisti ama elimden başka bir şey gelmiyordu. Bu halde koşmaya daha fazla devam edemezdim. Kütüğe yaklaşınca büyük adımlar attım ve kütüğe çıkıp tam üstüne atladım.

Neredeyse üstüne atladığımda kaçmasına izin vermeyip bacağından tutmuştum onu.

Y-yumuşak.

İkimizde hızın etkisiyle yuvarlanırken bu süre zarfında onu tutmayı bırakmamıştım. Yuvarlanma bitince ne olduğunu anlamasına izin vermeden kucağıma aldım onu. Resmen şu an kucağımda bir kitsune tutuyordum. Pardon. Boğuşuyorduk...

"Agh tekme atma bak dur patin dikkat AAAA ISIRMA!'

Minik dişler koluma geçince bağırdım. Yapan o olmasına rağmen korkmuş ve yine kabarmıştı. Tatlısın ama dur artık!

Fırsattan yararlanarak patisini tuttum ve oku zarar gelmeyecek yönde çektim. Değişik sesler çıkardığında ister istemez gülmüştüm. Evet tuaftı ama o kadar tatlı değişik bir sesti ki kendimi tutamamıştım. Elimde ki oku kenara attım ve onu serbest bıraktım. Hemen kucağımdan kaçtı ve baya mesafe bırakıp bana döndü. Gitmek yerine durması açıkçası stres vericiydi. Onu kurtarayım derken kendi sonumu hazırlamıştım sanırım.

En sonunda bana bakmayı kesip oka baktığında derin bir nefes aldım. Ve bingo. Okun olduğu yer solmuş resmen çiçekler yok olmuştu. Bence artık durumu anlaması gerekiyordu.

"Okun kenarında zehir vardı." Anlayıp anlamadığını bilmesem de devam ettim. "Öyle çekseydin sana gelecekti. Üzgünüm korkuttum ama başka seçeneğim yoktu."

Dik olan kuruduğu yavaşça aşağı indiğinde gülümsedim. Sanırım anlamıştı. Kötü kötü bakmıyordu şu an.

"Myuim... Mumm. MUYİVİVİ!"

Bir şey anlatmaya çalışırcasına ses çıkardığında şaşkınca ona baktım. Ne demek isti-

Elimin boşluğa gitmesiyle geçte olsa anlamıştım ne demek istediğini.

Burası uçurumdu ve ben en uçta duruyordum. Yutkundum ve yavaşça ayağa kalkmaya çalıştım. O sırada bacağıma giren ağrı ile geri düşmüştüm. Bacağım ve kolum... Tanrım acısını yeni fark ediyordum!

"Tamam belki şimdi sürünürsem en azından uzak-"

Kendi kendime konuşmamı düşen taş sesleri kesti. Bulunduğum yer aniden çöktüğünde elimin ayağımın boşaldığını hissetmiştim. Bedenim felç geçirmiş gibi tepki veremezken yutkundum.

Sanırım. Sanırım hayatım burada bitiyordu.

Resmen düşmeyi beklerken son kez pembeye baktım.

"Ölmeden önce senin gibi tatlı bir şeyi gördüğüm için mutluyum."

Üstünde olduğum kaya parçası büyük bir gürültüyle tamamen çöktüğünde görüş açımdaki pembelik gitmiş yerini gökyüzü almıştı.

Düşüşümü hissedebiliyordum. Bungee jumping yapıyor gibi hissettiriyordu ama tek fark beni tutacak bir şeyin olmadığını bilmemdi. Bundan olsa gerek anılar gözümün önüne geliyor, filmlerin tabiriyle hayatım gözümün önünden şerit gibi geçiyordu.

Demek ki gerçekmiş.

O sırada mavi gökyüzünün ve beyaz bulutların arasına oldukça tezat bir şey katıldı.

Pofuduk pembe.

Pofuduk pembe peşimden atlamıştı.

•••
Göklerde kartal gibiydim ~hwang hyunjin

•••Göklerde kartal gibiydim ~hwang hyunjin

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Kitsune •Hyunin•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin