BÖLÜM 19

151 5 0
                                    

   Gece saatlerinde Mürsel' in kulağına bir gürültü geldi. Mürsel ilk birkaç saat o kadar derin uyumuştu ki eğer bu gürültü, o zaman dilimi içerisinde kopsaydı muhtemelen duymayacaktı bile. Gürültünün yan taraftan geldiğini anlayan Mürsel, hemen Seppia' dan endişelendi. Yataktan bir hışımla kalktı ve adımını atar atmaz da sendeledi. Endişenin etkisiyle yataktan ani bir şekilde kalktığı için uykulu olduğunu unutmuştu ve bu yüzden başı dönmüştü... Ve belki de bu baş dönmesi ve sendeleme, birazdan tüm dünyasının hızla dönecek olmasının habercisiydi... Kapıyı açarak yan tarafa geçtiği anda tüm dünyasının yıkılmasına neden olacak manzarayla karşılaşmıştı bile. Caligula, gece yarısı Seppia' nın odasına dalmıştı ve şu anda da Seppia' nın üstündeydi. Çaresiz kıza tecavüz ediyordu. Bir eliyle Seppia' nın ağzını kapatmaya çalışırken diğer eliyle de kollarını tutmaya çalışıyordu. Mürsel bu kez Seppia' yı kurtaramamıştı ve tecavüzü engelleyememişti. Caligula, Seppia' nın üstünde tepinmeye devam ediyordu ve bunu yaparken de ağzından salyalar akıyordu... Tıpkı avını köşeye sıkıştırmış olan bir sırtlan gibi iğrenç salyaları da ağzından damlıyordu.


    Güzel Seppia' yı bu halde görmek Mürsel' i derinden etkilemişti. Şu anda gördüklerine inanamıyordu, bu kadar barbarlığı bünyesi kaldırmıyordu. Seppia' nın çaresiz çırpınışlarını hızla atan yüreğinde hissedebiliyordu. Duruma müdahale edebilecek düzeye gelebilmesi için öncelikle yaşadığı duygu yüklü histen kurtulması gerekiyordu. Yaklaşık otuz saniyelik bir duraksamanın ardından kızgın gözlerle o yöne doğru ilerlemeye başladı fakat odaya giremeden omzuna dokunan bir el hissetti ve durmak zorunda kaldı. Bu dokunuşu yapan kişi meleğinden başkası değildi. Meleğinin temasından, aralarında hiçbir diyalog geçmemesine rağmen durmak zorunda olduğunu hissetmişti. Angelina zihin kontrolüyle ve dokunarak yaydığı enerjiyle Mürsel' i durdurmuştu. Angelina ışınlanma gibi doğaüstü güçleri dışında ilk kez böyle bir psişik iletişim kuruyordu. Mürsel' in özgür iradesinde hâlâ bir sorun yoktu ve Seppia' ya doğru yürümek isterse eğer bunu yapabilecek durumdaydı... Fakat Angelina' nın tek bir dokunuşu çok şey anlatmıştı. Omzuna değen el, anaç ya da babacan bir dokunuş, bir tavsiye hissi yaratmıştı ve öncelikle Angelina' yı dinlemesi gerektiğini anlamıştı.


    Mürsel yüzünü Angelina' ya döndükten sonra ağlamaklı bir surat ifadesiyle baktı ve kısa bir bakışmanın ardından konuşmayı başlatan taraf oldu:


- Benden ne istediğini biliyorum... Ama yine de kızı kurtarma talebimi iletmek istiyorum.


- Mürsel üzülerek söylüyorum ki bu kızın burada tecavüze uğraması ve Caligula tarafından öldürülmesi gerekiyor.


- Neee! Tecavüzün ardından bir de öldürülecek mi yani?


- Hypatia öldürülmeden önce Seppia' nın da o kargaşada ölmesi gerekiyordu. Senin dövdüğün adam tarafından tecavüze uğraması ve ardından da cinayete kurban gitmesi gerekiyordu. Oradaki duruma müdahale ederek bu dünyadaki vadesini doldurmuş bir kişinin ömrünü uzatmış oldun... Ama ancak bu kadar uzuyor işte... Doğa bir yolunu buluyor ve tıpkı tarihin tekerrür etmesi gibi yaşanan anlar da tekerrür ediyor, doğanın dengesi sağlanmış oluyor.


- Bu nasıl bir doğa dengesi Angelina? Bu sapkın yaşlı pisliğe ne olacak peki? Yaptığı iğrençlik yanına kâr mı kalacak? Bu yaptığından sonra özgürce yaşamına devam mı edecek?


- Bir yıl sonra o da ölecek.


- Anlayamıyorum... Bir gün bile yaşaması ödül olacak bir adam neden bir yıl daha yaşar? Dünya neden bu kadar kötü bir yer? Seppia bunları hakedecek ne yaptı? Daha yolun başındayız ama ben tüm bu olanlara katlanamayacağım sanırım.


- Mürsel... Mürsel... Bunların cevabını öğrenmek istemekte haklısın ama tüm bu olanları anlamaya ne senin ne de benim gücüm yeter. Sadece geçmişi unut ve geleceğe odaklan! Geçmişi değiştiremeyiz ama geleceği değiştirmek için bize şans tanındı. Şu anda burada bulunuyor olmamız ve bu anı yaşıyor olmamız geçmişte olmadığımız anlamına gelmiyor. Unutma! Dünyamız üçüncü dünya savaşının eşiğine gelmek üzere. Bizim değiştirmemiz gereken tek şey bu! Şimdi benimle gel ve buradan uzaklaşalım. Az önce ortamda yaydığım enerji neticesinde Caligula bizi hiç duymadı, varlığımızı fark etmedi. Bu mesafeden konuşmalarımızı duymaması imkânsızdı ancak onu, şu anda yaptığı şeye yoğunlaşması amacıyla düşünce gücü yaydım. Onu tecavüze teşvik ediyormuşum gibi konuştuğumu sanma! Neden bunu yaptığımı ve neden sessizce buradan ayrılmamız gerektiğini biliyorsun... Aynı şekilde Seppia' da buradaki varlığımızı fark etmedi. Şimdi, yaşamak istiyorsan benimle gel!


    Mürsel; omuzları düşük, başı öne eğik bir vaziyette iyice Angelina' ya yaklaştı ve ona sımsıkı sarılarak ağlamaya başladı. Başını Angelina' nın göğsüne yasladı ve meleğine bağlı olan kollarını da biraz daha sıkılaştırarak sarılma anını perçinledi... Sanki onu uzun yıllardır tanıyormuş gibi hissediyordu ve onun kokusunu içine çekmek iyi geliyormuş gibi hissediyordu. Tüm bu duygu boşalmasının ardından Angelina, Mürsel' i belinden kavradı ve onu ağır ağır yürüterek dışarıya çıkardı, artık yollara düşme ve oradan uzaklaşma vakti gelmişti.


    Dışarıda henüz hava aydınlanmamıştı ve göz gözü görmüyordu. ikili, yürümekte zorluk çekiyordu. Mürsel oldukça bitkin bir hâldeydi ve adeta yıkılmak üzereydi. Angelina onu kolundan tutarak sürüklüyordu resmen. Önce zamanlar arası yolculuk, sonra tarih sahnesinin gördüğü en büyük linç girişimlerinden biri ve en son olarak da çok az bir uykunun ardından çok çabuk kanının ısındığı Seppia' nın başına gelenler... Tüm bunların yanı sıra ömründe ilk kez çölde yürümek zorunda kalması ise sıcağı hiç sevmeyen Mürsel için zorlu bir serüvenler dizisi gibiydi. Seppia' nın başına gelenlerden sonra ve onu öylece orada bırakma gerekliliğinden sonra ise psikolojik olarak da çökmüştü. Artık ayakları birbirine dolanmaya, vücudu ağırlığını taşıyamamaya başlamıştı. Mürsel' in daha fazla yürüyemeyeceğini fark eden Angelina ise bunun böyle olmayacağını, oldukları yere çökerek dinlenmeleri gerektiğini vurguladı. Hâlen ağlamaklı duran Mürsel ise kendisini yere bıraktı... Gündüz yanan çöl kumları şu anda tam tersi bir şekilde oldukça serindi. Kumların soğuk yüzü umrunda olmayan Mürsel, cenin pozisyonu aldı ve başını da ellerinin arasına koydu. Angelina ise hemen yanı başına oturdu, uzanmayı tercih etmemişti, bir yandan yıldızları seyrederken bir yandan da Mürsel' i rahatlatmaya çalışmak istedi.


MELEĞİN DOKUNUŞU (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin