BÖLÜM 44

13 2 0
                                    

   Mürsel arkalarındaki mesafeyi doğru tahmin etmişti ve gerçekten de dört-beş metre arasında bir atlayışa ihtiyaçları vardı. Bu kadar mesafeyi geçebilmek ise pek kolay değildi. Üstelik uzun sayılabilecek mesafeyi aşabilmek için geriye doğru giderek hız alabilecekleri bir alan da yoktu hatta atlayış esnasında da dengeleri bozulabilirdi ve iyi bir atlayış gerçekleştiremeyebilirlerdi. Mürsel tamamen arkasına dönmeye çalıştığı esnada mesafenin oldukça fazla olduğu konusunda endişelendi ve tereddütte kaldı... Atlaması hâlinde muhtemelen toprağa yetişemeyecekti ve bataklığa düşecekti... Ancak bir yandan da olduğu yerde batmak üzereydi. Tüm bu nedenlerden ötürü atlamak daha mantıklıydı çünkü en azından toprağa daha fazla yaklaşmış olacaktı. Mürsel iyice umutsuzluğa kapılmış durumdaydı çünkü atlasa bile bataklıktan kurtulamayacağını biliyordu. Dört-beş metrelik bir mesafe; rahat bir atlayış için bile son derece uzun bir mesafeyken, bunu ayakta bile durmakta zorlanırken yapacaktı. Mürsel hâlâ, daha iyi bir fikir bulmaya çalışmakla uğraşırken süre faktörünü unutmaya başladı ve o esnada ani bir hareketle arkasına dönen Angelina, Amerikan futbolcularının yaptığı gibi hafifçe eğildi ve omzuyla güçlü bir şekilde Mürsel' e çarptıktan sonra birlikte havalanarak uçmaya başladılar. Havalanmaya başladıkları sırada ise kollarını Mürsel' in bedeninde kavuşturarak ona sarıldı ve onu tuttu. Birbirlerine sarılmış bir vaziyette havada süzülürken toplamda üç saniye geçmişti ama o saniyeler Mürsel ve Angelina için geçmek bilmemişti. Üç saniye sonra büyük bir hızla yere çarptıklarında ise bir toz bulutu yükseldi ve üstleri başları toprak oldu. Oturdukları yerden tamamen kalkmadan doğruldukları anda ise atın sesinin kesildiğini ve neredeyse tamamen battığını gördüler. Sadece kulakları görünen at artık neredeyse tamamen içerideydi. Biraz kendilerine geldikleri anda ise ikinci tehlikeyi yani yılanları kolaçan etmek istediler ve yılanlardan eser kalmadığını fark ettiler. Belli ki o hengâmede yılanlar da korkup kaçmıştı.


    Kurtulmalarının ve bu şekilde bir atlayış gerçekleştirmelerinin sebebi Angelina' nın doğaüstü gücünü kullanmasından kaynaklıydı. Angelina sinirlendiği anlarda ya da gözü bir şey görmediği anlarda doğaüstü gücünü kullanmakta zorlanmıyordu ve verimli de kullanabiliyordu. işte az önce aynen bu olay gerçekleşmişti. Angelina normal şartlarda oradan kurtulamayacaklarını anlamıştı ve böyle bir olay cereyan etmişti. Fazla düşünme fırsatı bulamadan bu hamleyi yapmış olan Angelina için, doğaüstü gücünü istemsizce kullandığını söylemek yanlış olmazdı... Çünkü yaptığı bu şey güç kaybetmesine neden olacaktı ve güç kaybetmek istemiyordu, Roma Dönemi' nde başlarına gelen olayların benzerini yaşamak istemiyorlardı. Sonuç olarak öyle ya da böyle, gücünü kullanmak zorunda kalmıştı ve ölmekten de iyiydi. Gücünü kullandığı için biraz bitkin düşmüş olan Angelina' ya şöyle bir bakan Mürsel, bir yandan üstünü temizlerken bir yandan da konuşmaya başladı:


- Bu inanılmaz bir şeydi. Doğaüstü gücünü kullandın değil mi? Her şeyin bittiğini düşünmüştüm, oradan kurtulma ihtimalimiz yoktu... Atlamak bizi kurtarmayacaktı, adeta uçmamız gerekecekti çünkü. Kendi imkânlarımızla başaramayacağımızı biliyordum. Kendini nasıl hissediyorsun peki?


- İlk andaki hâlime göre daha iyiyim... Ama yaptığım bu hamle zamanla beni güçsüz kılacak. Hele hele birkaç kere daha bu şekilde bir güç patlaması yaşarsam eğer oldukça zayıf düşebilirim. Etrafımızdaki insanların şeytanlaşmaması için dua etmemiz gerekebilir. Ben zayıf düştükçe onların şeytanlaşma ihtimali artıyor çünkü.


- İyi olduğuna sevindim. Etrafımızdaki insanlar belli zaten. Onların can almak isteyecek kadar şeytanlaşabileceklerini sanmıyorum.


- Umarım öyle olur...


    Mürsel ve Angelina yavaş yavaş toparlandıktan sonra ellerini üstlerine vurarak biraz olsun tozdan kurtulmaya çalıştı. Bir yandan temizlenmeye çalışırken bir yandan da olayın şokunu atlatmaya çalışıyorlardı. Görevleri boyunca onları ölüme yaklaştıracak kadar bazı büyük aksilikler yaşamışlardı. Sanki insanlar barış dolu bir dünyayı istemiyordu da yaydıkları kötü enerjiyle, barışın ve iyiliğin savunucuları olan Mürsel ve Angelina' yı alt etmeye çalışıyorlardı. Mürsel ve Angelina' nın mücadele etmek zorunda olduğu şeyler sadece somut şeyler değildi, aynı zamanda soyut kavramlarla da mücadele etmeleri gerekiyordu.


    Artık tehlike anının geçtiğini düşündükleri için gönülleri rahattı. Bu yüzden de oradan uzaklaşmak için acele etmiyorlardı. Atın tamamen bataklıkta kaybolduğu sıralarda ise acele etmelerini gerektirecek bir olay yaşandı. Bu seferde ağaçların arasından çıkagelen bir ayıyla karşı karşıya geldiler. Ayı hemen yanlarında bulunan ormandan çıkagelmişti ve aralarındaki mesafe çok yakın değildi, en azından kaçıp kurtulma ihtimallerinin olduğu kadar bir mesafeden söz edilebilirdi. Ayı; hemen yanlarındaki ormanlık alanda, patika yol ise hemen karşılarındaki düzlükteydi. Bir olayın şokunu atlatamadan ikinci büyük bir olayla karşılaşmışlardı ve anlık olarak donup kalmışlardı. Doğruca onlara bakan ayı homurdanıp dururken henüz büyük bir hareketlilik göstermemişti ama kaçmaları hâlinde kovalayacağına emin gibiydiler. Şu anlarda iki tarafta birbirini tartıyordu adeta... ilk hamleyi yapan tarafa göre karşı taraftan bir hamle geleceği aşikârdı.


    Mürsel ve Angelina birbirlerine baktıktan sonra aynı anda kafa salladı ve hiç konuşmadan anlaşarak hızla koşmaya başladılar. Bu kaçma girişimi üzerine agresifleşen ayı da peşlerinden gelmeye başlamıştı bile. Yavaşça yürüyerek uzaklaşmayı denememelerinin sebebi ise böyle bir durumda ayı üstlerine gelirse eğer mesafenin kısalacağından dolayıydı... Birdenbire koşarak ayının beklemediği bir hamle yapıp zamandan kazanarak mesafeyi açmak istediler. Orada öylece durmayı ya da yavaşça uzaklaşmayı riskli bir hamle olarak görmüşlerdi ve kaderlerini ayının insafına bırakmak istememişlerdi. Arkalarına bile bakmadan, sadece olabildiğince hızlı koşmaya odaklanmış bir şekilde kaçıyorlardı. Artık ayının seslerinin yakınlaşmaya başladığı anlarda ise Angelina hafifçe arkaya bakma ihtiyacı hissetti ve ayının oldukça yaklaştığını fark etti. Tam o esnada da ayı üzerlerine atlayınca Angelina, Mürsel' i tuttu ve yanlarındaki ormana atlamalarını sağladı. Angelina yine gücünü kullanmıştı ve kendilerini tutturamayan ayı da yere düştükten sonra toprak zeminde biraz kaymıştı ama toparlanması uzun sürmemişti.


    Mürsel ve Angelina şimdi ormanın derinliklerine doğru ilerlemeye çalışıyordu. Soluk soluğa kalmış bir vaziyette, hararet yapmış bir araç gibi yavaşlamaya başladıkları anda da önlerindeki ağaca tırmanma kararı aldılar. Ağacın dalları tırmanabilmek için oldukça uygundu ve pek zorlanmadan tırmanabiliyorlardı. Çok geçmeden, pes etmeme konusunda kararlı olan ayı da aşağıda görüldü. Onların yukarıya tırmandığını gören ayı da aynısını yapmaya başladı ve ayıların ağaçlara tırmanmakta zorlanmadığını o anda net bir şekilde anlayan Mürsel ise bu gerçeği belgesellerden öğrenmeyi tercih ederdi. Durum pek iç açıcı değildi ve az sonra köşeye sıkışma ihtimalleri vardı. Tırmanmaya devam ederlerken Mürsel, "Bu hayvan en yukarıya kadar gelirse ne yapacağız?" diye sordu. Angelina ise "Bilmiyorum ama bir şeyler bulacağım, sen sadece aşağıya düşmemeye odaklan." dedi heyecanlı bir ses tonuyla. Yaklaşık sekiz metrelik bir tırmanıştan sonra beklenmedik bir olay gerçekleşti ve üç metre tırmanmış olan ayının aşağıya düştüğünü gördüler. Zayıf bir dala basan ayı, dalın kırılmasıyla birlikte çimenlik zemine sert bir düşüş gerçekleştirmişti. Zayıflamış olan dal, ayının ağırlığına dayanamayarak isyan etmişti adeta ve dev cüsseli ağaç şimdilik ayıya geçit vermemişti.

MELEĞİN DOKUNUŞU (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin