BÖLÜM 58

16 2 0
                                    

   Uzun soluklu konuşmalardan sonra bir anlık duraksama oldu ve biraz soluklanmak isteyen Mürsel, bir süre sessiz kalmayı tercih etti. Sessiz kalmayı tercih etse de sinir kat sayısı anbean yükseliyordu, adeta burnundan soluyordu. Daha önceden Angelina' nın kastettiği psikolojik olarak dağılmama durumu tam olarak bu anlarda gerekliydi... Ancak tüm bu yaşanmışlıklar, hastalıkla da birleşince Mürsel' in tasavvurundan çıkarak başka bir hâl almaya başlamıştı. Sonuç olarak şu anlarda ikisinin de durumu iyi değildi ve Mürsel sessizliği bozarak lafını esirgememe karar aldı:


   "Dünyanın kurtulması için bu kitabı yazmam ve bitirmem gerekiyor değil mi? Senin de beni buna teşvik etmen gerekiyordu değil mi? Fakat bu konuda pek bir aşama kaydedemiyoruz çünkü bu konuda rezilsin! Bu zamana dek bana yardımların oldu ve benim de sana yardımlarım oldu... Hatta birbirimizin hayatını kurtaracak düzeyde büyük yardımlardı bunlar. Öyle ya da böyle Sophie' nin hayatına etki ettim zaten ve travma düzeyinde olumsuz bir etkiyle sonuçlandı bu yakınlaşma. Dediklerine uymadığım için gurur duymuyorum ama pişman da değilim çünkü olacağı varmış ve oldu da... Sophie' yle öyle ya da böyle yakınlaşmam gerekiyormuş... Bu açıdan olaylara hiç bakmıyorsun! İnan bana, Sophie' yle birkaç ay zaman geçirseydim ve sonrasında da makul bir şeyler uydurarak ona güzelce veda etseydim onun için de benim için de çok daha iyi olacaktı. Belki diyeceksin ki Antoine, Madelyn ve diğer hainler tarafından köşeye sıkıştırılmıştık, zaten ani bir şekilde gitmemiz gerekecekti... Ben de sana diyorum ki Sophie' yle ilk andan beri aramızda bir çekim oldu ve buna karşı koyamayacağımız ilk andan beri belliydi... Onca zamanı Sophie' yle birbirimize karşı koymak için harcamasaydık eğer şimdi ikimiz de travmaların esiri olmayacaktık. Demek istediğim şey şu; duygularımı bastırmam ve Sophie gibi birine karşı kendimi geri çekmemi dikte etmeseydin eğer ve her şeyi akışına bıraksaydık belki de çok daha iyi olacaktı ve şu anda da bu durumda olmayacaktık. Seni seviyorum Angelina, sana büyük bir saygı da duyuyorum ama bazı konularda işleri mahveden sendin, ben değil..."


    Angelina epey sinirlense de Mürsel' in üstüne fazla gitmeden bir konuşma yapacaktı ki tam o anda ışık hüzmesinden oluşan kapı, iki metre önlerinde belirdi... Işığın gözünü almasıyla birlikte başını sağa çeviren ve gözlerini ovuşturmaya başlayan Mürsel, boyutlar arası geçiş yapmalarını sağlayacak kapının belirdiğini anlamıştı... Ama neden şu anda belirdiğine bir anlam veremiyordu fakat ruhani bir dokunuşun varlığını hissettiren bu mistik kapı ona bir şeyler de anlatmaya çalışıyordu sanki. Kapının belirdiğini gören Angelina ise şu anda hiçbir şey dememesi gerektiğini anladı... Aynı zamanda kapının neden belirdiğini de anlamıştı ama şu anda sadece vakit geçirmeden kapıdan geçmeleri gerektiğini biliyordu. Bazı şeyleri gidecekleri yeni dönemde konuşması gerektiğini de çok iyi biliyordu. Kapı belirdiği anda yaptıkları ya da yapmak üzere oldukları her şeyi bırakmaları gerektiğini ve sadece kapıya doğru yürümeleri gerektiğinin farkındaydı. Güçlü ışık tüm ihtişamıyla parlarken bulutlar da yeryüzüne inecekmiş gibi çökmeye başlamıştı... Biraz daha vakit kaybederlerse eğer yürümelerinin bile zorlaşacağını anlayan Angelina, Mürsel' in elinden tuttu ve birlikte kapıya doğru yürümeye başladılar. Kapıya doğru yürürlerken kendilerini ışığın yaydığı enerjiye bıraktılar ve gücün tüm bedenlerini sarıp sarmalamasına izin verdiler... Kapıdan içeriye adım attıkları anda ise güçlü ve yoğun beyaz ışığın arasında gözden kaybolarak Orta Çağ' da bıraktıkları izi sonlandırdılar...


1893 - Batı İrlanda


    Mürsel ile Angelina, üçüncü ve son görevlerini yerine getirebilmek üzere 1893 yılının İrlanda' sına ışınlanmıştı. Burada onları ne gibi maceraların beklediği henüz belli değildi ve henüz bunları düşünecek durumda da değillerdi. Orta Çağ' a ışınlandıkları anda nasıl hissettilerse şu anda da öyle hissediyorlardı... Yani tamamen yenilenmiş gibi, yeniden doğmuş gibi hissediyorlardı. Herhangi bir sağlık sorunları kalmamıştı ve son derece dinç hissediyorlardı. O kapıdan geçtikleri anda vücutları yeniden enerji depolamıştı ve bu enerji, şu anda soludukları temiz havayla birleşince hiç ummadıkları kadar iyi hissetmeye başlamışlardı. En son yaşadıkları tartışma nedeniyle birbirlerine karşı çekingen bir tavır takınır hâle de gelmişlerdi... İlk kimin konuşması gerektiğini, ne yapacaklarını, birbirlerine nasıl bakacaklarını bile şaşırmış durumdaydılar. Yeni tanışan, uyumsuz iki kişinin yaşadığı, ne yapacağını bilememezlik durumunu yaşıyorlardı. Nitekim yeni tanışmamışlardı, ilk tanıştıkları anda biraz sorun yaşasalar da birbirlerine çabuk alışmışlardı ama şu anda garip bir durumun içine düşmüşlerdi. Birinin konuşmayı başlatması hâlinde bu garip durumun içinden çıkarak, birlikte yeniden dünyaya meydan okuyabileceklerini de hissediyorlardı ama o an henüz gelmemişti.


    Bu garip anın etkilerini silebilmek isteyen Mürsel, şöyle bir kafasını döndürerek etrafı taradı. Adeta bu güzel manzarayı hafızasına kazımaya çalışıyormuş gibi bir hâli vardı. İrlanda' nın batısında boş bir arazinin üstündeydiler. Tepeliklerden oluşan bu arazi, dünyanın en büyük ikinci okyanusu olan Atlantik Okyanusu' nun hemen kenarında yer alıyordu. Mürsel; yemyeşil, uçsuz bucaksız arazilere mi yoksa haşin dalgaların sunduğu görüntüyle adeta resital sunan okyanusa mı bakacağını şaşırmış durumdaydı. Uzun zaman önce ana kıtanın bölünmesi sayesinde oluşan Atlantik Okyanusu, eski dünyayla yeni dünyanın arasına girmiş mavi bir girdap gibiydi. Mürsel ve Angelina' nın şu anda bulunduğu yerden gemiyle yola çıkılması hâlinde Amerika Kıtası' na varılıyordu ve 1890' lı yıllarda da pek çok İrlandalı, soluğu Amerika' ya giden gemilerde almıştı. Eski dünyada yaşadıkları hayal kırıklıklarını geride bırakarak yeni bir hayata yelken açmak isteyen İrlandalılar; Amerika Birleşik Devletleri' ne vararak, yeni dünyada yeni bir hayat kurmak istemişti. 1890' lı yılların İrlanda' sını ve o dönemde yaşamış olan İrlandalıları da gözlemleyecek olan Mürsel, henüz nerede olduğunun ve hangi yılda olduğunun farkında değildi. Bir şehir merkezine ışınlanmadıkları için etrafındaki yapılardan ve insanların kıyafetlerinden bir çıkarım yaparak, bulundukları dönemi anlayabilecek durumda da değildi.


MELEĞİN DOKUNUŞU (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin