BÖLÜM 77

9 2 0
                                    

   Toprak ağası bu isteği kabul ettiğini dile getirdi ve ardından da elleri bağlı bir şekilde tutulan gencin sırtına vurarak ilerlemesini söyledi. Gencin karısı da kalabalığın arasındaydı ve sürekli ağlamaktan helak olmuş durumdaydı. Mürsel ve Angelina gelmeden önce, kalabalık ve gencin eşi hep bir ağızdan idamı durdurmaları için bağırıyorlardı ancak silahlı adamları kızdırmamak için de onların belirlediği sınırın ötesine geçmiyorlardı. Mürsel ise böyle bir hamle yaparak risk almıştı ve şimdilik başarılı olmuş gibi görünüyordu... Yine de tamamen güvenli bir ortam sağlandığına emin olmadan yani toprak ağaları orayı terk etmeden her şeyin yolunda gittiği söylenemezdi... Bunu Mürsel de çok iyi biliyordu.


    Toprak ağalarının elinden kurtulan fakat bir hayli hırpalanmış olan genç, yavru bir ceylan gibi seke seke geliyordu adeta. Bir müddet ilerledikten sonra kalabalığın arasında karısını görmüştü. Karısı uzun boylu, hokka burunlu, beyaz tenli, yeşil gözlü, yüzü hafif çilli ve siyah saçlı bir kadındı. Ayağında uzun etek ve üstünde de yıpranmış beyaz gömlek olan kadın, gömleğini de eteğinin içine sokmuştu. Şu anki paspal hâliyle bile gayet çekici göründüğünü söylemek mümkündü. Kocası ona doğru yaklaştıkça yüreği kıpır kıpır olan ve bu kez sevinç gözyaşları dökmeye başlayan güzel kadın, ona sarılacağı anın büyüsüne kapılmak istiyordu sadece. Çok geçmeden o an geldi ve birbirlerine sarılarak tek vücut oldular, kenetlendiler. Genç adam elleri bağlı olduğu için tam olarak sarılamıyor olsa da bu hâldeyken bile iyi bir iş çıkardığı söylenebilirdi. Birbirlerine değdikleri anda tüm sorunlarını unutmuş gibi oldular hatta nerede bulunduklarını dahi unuttular... Birbirlerine temas edebilmenin, dokunabilmenin verdiği haz kendilerini dünyadan soyutlamalarına neden olmuştu... Fakat herkes onların hasret gidermesini izlerken ve bu anı doyasıya yaşamaları için müsaade ederken korkunç bir şey oldu... Az önce genci rehin tutan toprak ağası, tüfeğini kaldırarak sol elinin üstüne koymuştu ve rahat pozisyonda nişan aldıktan sonra da silahını ateşlemişti. Henüz oradan ayrılmamış olan toprak ağası sözünde durmayarak büyük bir trajediye yol açmıştı. Sırtından vurulan genç adam, karısının kollarının arasında yığılmıştı ve kanlar içinde kalmıştı. Güzel kadın tekrar şoktaydı ama bu kez gördüklerine bile inanamıyordu. Kedinin fareyle oynadığı gibi mutlu çiftle oynayan toprak ağası bu anı tasarlamıştı. Ani duygu değişimleri ve duygusal gelgitler yaşamalarını istediği çift için düşündüğü son buydu. İki kat daha fazla acı vermek için bu yolu seçmişti. Mürsel' in iki kat daha fazla mal varlığı teklifine karşın iki kat daha fazla acı kozunu kullanarak karşılık vermişti. Gerçekten de genç adamı ilk anda, ellerinin arasındayken öldürseydi eğer genç kadın da bu denli şok olmayacaktı. Tabii bu eyleminden sonra genci öldürmeyi kafaya koyduğu ve her şekilde öldüreceğini anlamak zor olmamıştı... Ancak Mürsel' in hamlesi çok daha acı bir tablonun yaratılmasına ve kadının acısının ikiye katlanmasına neden olmuştu. Bu durumdan dolayı Mürsel de neredeyse güzel kadın kadar şoktaydı. Tam her şey sonlandı derken ve defettiklerini sandıkları trajedinin yerini mutluluğun aldığını düşünürlerken iki kat daha etkili bir şekilde dönen trajedinin esiri olmuşlardı.


    Yaptığı şeyden hiçbir pişmanlık duymayan hatta karşısındaki insanlara iyi bir ders verdiğini düşünen toprak ağası bıyık altından gülerek ve pis bir bakış atarak "Bu size ders olsun! Şimdi gidiyoruz ve toparlanmanız için size süre veriyoruz. Kendinizi toparlayın ve sizlere biçtiğimiz rollere itaat edin!" diye bağırdı. Toprak ağasının yaptığı son hamle ve bu bu son söylem soğuk duş etkisi yaratmıştı adeta. Bu söylemden sonra daha fazla orada kalmamayı tercih eden toprak ağaları atlarını hareket ettirdi ve tozu dumana katarak oradan uzaklaştılar. Tüm yaptıklarına rağmen suçlu olan karşı tarafmış gibi bir tavır takındılar ve agresif bir şekilde at sürdüler... Oradan uzaklaşırken son şovlarını da bu şekilde yapmış oldular.


    Acılı kadın hâlâ kollarının arasında olan eşine sıkıcı sarılıyor ve hüngür hüngür ağlıyordu. Acı ve üzüntünün yerini öfkeye bırakacağı anlarda çok daha fazla çıldıracağı belliydi. Acısı biraz olsun dindikten sonra toprak ağalarına duyacağı öfkenin kontrolü altına gireceğini ve etrafına zarar verebileceğini öngörmek güç değildi... Mürsel ve Angelina bunu bildiği için onu biraz olsun teskin etmeye çalışacaktı, özellikle Mürsel bu durumdan endişeliydi çünkü kadının yönelteceği suçlamaların hedefi olma ihtimalinden korkuyordu. Eğer güzel kadın, Mürsel' in yaptığı hamlenin ölüme yol açtığını düşünürse onu hedef bile gösterebilirdi. Acılı kadın şu anda yüreğinden bir parça kopmuş ve bünyesinde hiçbir zaman telafisi olmayacak bir yara açılmış gibi hissediyordu. Kollarının arasındaki eşini bırakabileceğini ve ondan ayrılabileceğini kestiremiyordu... Eşiyle birlikte eve dönebileceklerini düşünüyordu adeta şuurunu kaybetmiş bir şekilde. Şu anda hissettiklerinin ve yaşanmışlıkların getirdiği ağır yükün arasında mekik dokuyor ve çıkış yolunu bulmakta zorlanıyordu... Ne yapacağını bilmiyordu. Limandan ayrılan geminin yarattığı yapay dalgaların denizi bulandırması gibi hayatı ve hayat enerjisi bulanmış durumdaydı.


    Kadının artık kendisine gelmesi gerektiğini, en azından cenaze işlemleri için kocasını bırakması gerektiğini düşünen Mürsel, hem onu teskin edebilmek hem de hayata devam edebilmesini sağlamak amacıyla hareketlendi... Kadının yanına geldikten sonra elini onun omzuna koydu ve üzüntülü bir şekilde konuşmaya başladı:


- Senin adına çok üzgünüm... Eşini kurtarabilmek için elimden geleni yaptım ama olmadı... Hatta bu durumla ilgili suçluluk bile duyuyorum, onlarla anlaşma yapabileceğimi düşündüm ama bu kadar cani olabileceklerini düşünemedim.


- Senin bu durumla ilgili hiçbir suçun yok, sadece yardım etmeye çalıştın... Lütfen kendini suçlu hissetme! Her ne kadar kabul etmek istemesem de koşullar ne olursa olsun eşim öldürülecekti... Onu hayata döndürmenin bir yolu yoktu. Tam ona kavuştuğumu sandığım anda öldürülmesi dünyamı başıma yıktı ama sen sadece yardım etmeye çalıştın ve o haydutlar da eşimin canını almayı kafaya koymuştu. Yani yapılabilecek çok fazla şey yoktu. (Mürsel' in dokunması ve yaydığı enerji iyi gelmiş olacaktı ki kadın biraz olsun kendisini toparlayabilmişti ve cümle kurabilecek duruma gelmişti... Biraz önce hiçbir şey yapabilecek durumda değildi ama şimdi duraksayarak da olsa konuşabilmişti. Hâlen acı ve kederin yaşattığı yıkılmışlık hissini doruklarda yaşamasına rağmen en azından konuşabilmişti ve mantıklı düşünebilmişti.)


- Bu olayla ilgili beni suçlu bulmadığın için teşekkür ederim. Açıkçası o anki acıyla beni suçlayabileceğini düşünmüştüm. Kendini iyi hissetmen için her şeyi yapmaya hazırız. Senin yanındayız ve bu zor durumu atlatmana yardımcı olacağız. (Mürsel bunu söylerken Angelina da yanına gelmişti ve güzel kadın da Mürsel' in, Angelina' yla birlikte olduğunu anlamakta zorlanmamıştı.)


- Kimsiniz siz? Sizi daha önce bu kasabada hiç görmedim ama çok iyi insanlar olduğunuz belli. Birdenbire ortaya çıktınız ve hiç tanımadığınız bir insanı kurtarmak için varınızı yoğunuzu ortaya koydunuz. Nereden geldiniz ve nasıl karşımıza çıktınız bilmiyorum ama bu kasabanın sizin gibi insanlara ihtiyacı olduğunu biliyorum.


- Tüm bunları daha sonra detaylı bir şekilde anlatabiliriz... Şu anda kendini fazla yorma ve çok zor olsa da eşinle vedalaşmaya çalış. Sen vedalaştıktan sonra ve ayaklanmak üzere hazır hissettiğini söyledikten sonra her şeyi konuşuruz. Sadece toparlanmaya ve hayatına devam etmeye odaklan...


MELEĞİN DOKUNUŞU (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin