BÖLÜM 86

11 2 0
                                    

ERTESİ SABAH


    Kahvaltı masasına geçtiklerinde herkes dinç görünüyordu. Üçü de iyi bir uyku çekmişti ve şu anda da daha iyi hissediyorlardı, dün sabahki duruma benzer bir durum yaşanmamıştı, herkes gayet iyi hissediyordu. Sıkıntılı ve huzursuz günlerin şafağında kâbus gibi bir güne uyanmanın aksine, bugün şafak vaktini de aşarak biraz daha uyuyabilmişlerdi. Mürsel ve Angelina açısından yaşadıkları her an ve aldıkları her nefes, bitiş çizgisinin çok uzakta olduğu bir yarışın içerisinde cebelleşmeye benziyordu. Tüm bu sebeplerden dolayı bu kahvaltı anının bile tadını çıkaramıyorlardı... Tek tesellileri bugün biraz daha dinç hissetmeleriydi fakat bu kahvaltı anında bile işlerine odaklanmak yani bir nevi çalışmak zorundaydılar. Alice' i gözlemlemek ve onu taraflarına çekebilmek gibi bir işleri daha doğmuştu çünkü. Alice zaten onların tarafındaydı ama öğreneceklerinden sonra da aynı şekilde onların tarafında olması hatta onların dediklerini yapması gerekiyordu. Alice' in yardımını almaları gerekiyordu ama bunu Alice' in güvenini kazanarak yapmak istiyorlardı.


    Tüm bu karmaşık düşünceler eşliğinde kahvaltıya devam ederlerken Alice kafasını kaldırdı ve "Size bir şey söylemem gerekiyor... Ben taşınmayı düşünüyorum, muhtemelen zoru başarmaya çalışacağım ve varlıklı olmasam da bir gemiye binip Amerika' ya gitmeye çalışacağım... Burada nereye taşınırsam taşınayım toprak ağalarının zulmü olacak ve ben de bu yüzden Amerika' ya taşınmayı düşünüyorum." dedi kararlı bir tavırla. Alice bunları dedikten sonra ortamda kısa süreli bir sessizlik oluştu ve Mürsel ile Angelina nasıl bir tepki vereceklerini düşünmeye başladı. Amerika' ya gitmek yerine İrlanda' da kalarak, hayatının aşkının peşinden gitmek isteyen Nick' e, Amerika' yı tavsiye etmişlerdi ama şimdi Amerika' ya gitmek isteyen Alice' i yolundan döndürmeleri gerekecekti kaderin bir cilvesi olarak. Mürsel ve Angelina üstünde soğuk duş etkisi yaratan bu sözlerden sonra Angelina' dan herkesi şok edecek açıklamalar geldi ve "Sevgili Alice sen bir simülasyonun içerisinde yer alıyorsun ve İrlanda dışında bir yere gidemezsin, buna izin vermezler çünkü İrlanda simülasyonunun içerisinde yer alıyorsun ve sana biçilen görev de hayatını burada sonlandırmak... Ayrıca 1893 yılında değilsin! 2893 yılındasın tam olarak ve bu son derece gelişmiş teknolojinin kurbanısın." dedi sanki rüzgârı arkasına alarak. Alice bir an için öylece donakaldı ve sudan çıkmış balığa döndüğünü söylemek güç değildi. Daha önce Nick, arkadaşlarının Amerika' ya gittiğini söylemişti ama muhtemelen böyle bir şey olmamıştı... Yüzbaşı Benjamin' in manipülasyonları ya da direkt müdahalesi sonucunda Nick' in arkadaşları onun çevresinden koparılmıştı... Bu, hayatıyla ilgili alternatif bir senaryo planlanan Nick' i yalnızlaştırma politikasının sonuçlarıydı muhtemelen. Alice' in durumu buyken Mürsel' in de durumu pek farklı sayılmazdı... "Angelina ne yaptın?" dermiş gibi bakıyordu ve işin ucunun nereye varacağını merakla bekliyordu. Ok yaydan çıkmıştı ama her şey bu kadar beklenmedik ve ani bir şekilde olunca Mürsel, okun hangi yöne gittiğini bile fark edememişti.


    Alice' in konuşabilmesi biraz zaman alacakmış gibi görünüyordu ama konuştuğu anda da her şeyi olumlu karşılamayacağı ve tüm bunları mantıklı bulmayacağı aşikârdı. İçinde bulunduğu durumun şokunu biraz olsun atlatan ve şöyle bir sirkelenen Alice, "Sen neyden bahsediyorsun bilmiyorum... Ne dediğini bilmeyen bir deli olabilir misin acaba?" dedi gözlerini fal taşı gibi açarak. Angelina böyle bir tepki geleceğini biliyordu ve Mürsel de Angelina' nın dediklerini duyduktan sonra Alice' ten buna benzer bir tepki geleceğini düşünmüştü. Angelina sakinliğini koruyarak, Alice' e de sakinlik aşılamak istercesine "Alice sadece sakin ol ve aşırı tepki vermemeye çalış. Söylediklerim sana mantıklı gelmeyebilir ama mantık dışı işlere soyunan insanoğlunun yaptığı şeylerin perde arkasında mantıklı bir açıklama var ve sana her şeyi anlatacağım." dedi. Konuşmasına devam etmeye niyeti olan Angelina' nın lafı, Alice' in aniden ayağa kalkmasıyla ve araya girmesiyle bölündü... "Mürsel sen de bu oyunun içinde misin bilmiyorum ama ikinizi de arkadaş olarak gördüm ve bağrıma bastım... Zaten zor bir dönemden geçiyorum ve üstüne de benim bu durumumdan faydalanarak beni delirtmeye çalışıyorsunuz, hayatıma müdahale ederek beni uçuruma sürüklemeye çalışıyorsunuz. Herhalde en büyük tiyatro oyununuzu oynadınız ve benimle alay ettiniz. Siz ikinize nasıl güvendim anlamıyorum, o kadar güvenilir ve iyi insanlarmış gibi duruyordunuz ki adeta hipnoz etkisi yaptınız bana. Muhtemelen o kodamanlara çalışıyorsunuz ve her şey de bir tiyatrodan ibaretti. Eşimi elimden aldınız işte, peki daha ne istiyorsunuz?" diyen Alice titremeye ve ağlamaya başlayınca Mürsel yerinden kalktı ve onun yanına giderek elini tuttu.

MELEĞİN DOKUNUŞU (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin