BÖLÜM 43

19 3 0
                                    

   Mürsel cümlesini bitirdikten sonra Vick' in bahsettiği açık alanın hemen ileride olduğunu ve görüş alanlarına girdiğini fark ettiler. Fakat tam o anda sürmekte oldukları ata bir şeyler oldu ve at hafifçe şaha kalktıktan sonra hızla koşmaya başladı. At şaha kalktığı sırada, arkada yolculuk eden Mürsel de düşme tehlikesi geçirmişti ama son anda Angelina' ya tutunmayı başarmıştı. At delirmiş bir vaziyette hızla devam ederken yerlerde yılanların gezdiğini gördüler. Abartılı sayıda olmasa da azımsanamayacak kadar da çok olan yılanlardan korkan at çıldırmış gibiydi. Angelina atı zapt etmeye çalışırken kontrolün artık kendisinde olmadığını fark etti. Korkan ve agresifleşen atı sakinleştirmek mümkünmüş gibi görünmüyordu. At dümdüz ileriye koşuyordu ve düşüp yuvarlanmamaya odaklanmış olan Mürsel ve Angelina da nasıl bu durumdan kurtulabilecekleriyle ilgili olarak bir plan bile yapamıyordu. Son sürat kaçan at, bubi tuzaklarıya doldurulmuş bir zeminden kaçıyorlarmış gibi hissettiriyordu. Mürsel ve Angelina durumu nasıl toparlayabileceklerini tam olarak bulamamışken birdenbire atın boyunun kısaldığını ve yavaşladığını fark ettiler. İçinde bulundukları durum enteresandı çünkü atın boyunun kısalması imkânsızdı ve hâlâ gidebilmek için çırpınıyordu fakat gitmesini engelleyen bir şey varmış gibi görünüyordu.


    Mürsel ve Angelina çok geçmeden gerçeği fark etti ama bu acı bir gerçekti. Ne yaptığını bilmeyen ve sadece kaçmaya odaklanan at bataklığa saplanmıştı. At gitgide daha da fazla bataklığa saplanıyordu ve üstünde bulunan Mürsel ve Angelina ikilisi de yavaş yavaş bataklığa doğru ilerliyordu. Mürsel durumu fark ettiği anda kendisini oldukça çaresiz hissetti. İşlerin bir anda buraya gelmesi ve önlem alabilecek vakitlerinin bile kalmamış olması, çaresizliğin getirdiği son çırpınışlarla birleşince bir an için "Buraya kadarmış..." diye bile düşünmüştü. Az önceki dertleri, atın üstünden düşmemekken şimdi ki dertleri ise bataklığa saplanmadan kurtulabilmekti. Kalbi öylesine hızla atıyor ve vücut dengesi öylesine şaşıyordu ki köşeye sıkışmışlık hissinden nasıl kurtulabileceğini düşünemiyordu bile. Psikolojik olarak Mürsel' den daha güçlü olan ve bir melek olan Angelina bile çaresiz hissediyordu. Melekler insan silüetinde dünyada dolaşabilirdi ama onlar da ölümsüz değildi... Hatta güçlü psikolojileri onları terk edebilir ve ölümden korkar hâle bile gelebilirlerdi. Korku ise insanı daha da aşağıya çeken bir histi. Buda Angelina' yle birlikte Mürsel' in de aşağıya çekilmesi, psikolojik olarak dağılması demekti. Şu anlarda bataklık onları aşağıya çektikçe zihinsel olarak da aşağılara iniyorlardı... Hem gerçek anlamda hem de mecaz anlamda aşağıya düşüyorlardı. İçinde bulundukları bu güç durumdan kurtulabilmek için çok kısa vakitleri vardı.


    İçinden çıkılması güç bir duruma düştüğünü fark eden Mürsel, "Birdenbire ne olduğunu bile anlayamadım ama bir şeyler yapmamız gerekiyor. Buradan nasıl kurtulabiliriz Angelina?" diye sordu. Angelina ise "Ben de ne olduğunu anlayamadım. Neler olduğunu, atın niye bu kadar agresifleştiğini anlayamadan kendimi burada buldum. Kökten çözümü bilmiyorum ama şimdilik batmayı geciktirmemiz gerekiyor. Bu yüzden atın üstünde ayaklanmamız ve dik durmamız gerekecek." diyerek hem şaşkınlığını ifade etti hem de kısa vadede yapmaları gerekeni anlattı. Artık ikisinin de ayakları batmak üzereydi ki ani sayılabilecek bir şekilde ama tedbiri de elden bırakmadan atın sırtında ayağa kalktılar. Önündeki Angelina' ya tutunarak destek alan Mürsel ayaklandıktan sonra da Angelina ayağa kalkmıştı ve bu kez Mürsel ona yardım etmişti. Şu andaki en büyük sorun ise atın üstünde dengelerini sağlama konusunda zor anlar yaşıyor olmalarıydı. Birbirlerine tutunarak dengelerini sağlamaya çalışsalarda zaman zaman dengeleri bozulacakmış gibi oluyordu. Durum böyleyken dengelerini sağlamak için birbirlerine ihtiyaçlarının olması durumu ise kaderin bir cilvesi olarak, her durumda ve şartta birbirlerine ihtiyaçlarının olduğunun resmiydi sanki. Atın üstünde ayakta durabilmek ve dengeyi sağlayabilmek hiç de kolay değildi ve düşmeleri durumunda da bataklığa saplanacaklardı. Düşmemek için ellerinden geleni yapmak zorundaydılar.


    Bataklığa saplanmış olan ve gitgide daha da derine batmakta olan atın durumu ise vahimdi. Çaresiz at pek hareket edemese de kişnemeleri ortalığı inletiyordu. Bu kişnemeler Mürsel ve Angelina' nın da moralini bozuyordu ve zaten huzursuz olan ortamı daha da körükler hâle getiriyordu. Mürsel ve Angelina adeta atın üstünde dans ederken konuşmaktan bile çekinir hâle gelmişti. Konuşmaları durumunda dengelerini kaybetmekten korkuyorlardı. En sonunda, artık dayanamayan Angelina "Mürsel dikkatli bir şekilde arkaya bakman gerekiyor. Arkada ne kadar alan olduğunu bana söylemen lazım. Ben önümü görebiliyorum ama arkadaki durum hakkında fikrim yok. Benim gördüğüm kadarıyla önümüz komple bataklık, arkada daha kısa bir alan olmalı. Toprak alana ulaşabilir miyiz bana bunu söylemen gerekecek." dedi sesini fazla yükseltmeden ve ağzını fazla açmadan konuşarak. Konuşurken vücudunun hareket etmemesi için bir robotun soğukluğuyla iletişim kurmuştu adeta. Angelina' nın bu söylemi üzerine oldukça dikkat eden Mürsel de yavaşça kafasını arkaya çevirmeye çalıştı... Bunu yaparken Angelina' yı da bırakmamaya çalışıyordu, bu yüzden de tam olarak arkasına dönemiyordu. Arkasını net olarak göremediği için ve kafasını da tamamen döndüremeyeceği için birkaç defa kafasını hafifçe çevirip tekrar önüne döndü... Böyle yaparak arkadaki mesafeyi iyice hafızasına kazıdı. Mesafeyi tam olarak çözebildiğine emin olduğu anda ise "Angelina toprak alana çok uzak değiliz. Dört ya da beş metre uzaklıkta olduğumuzu söyleyebilirim." dedi titrek bir ses tonuyla. Bunun üzerine Angelina da "Atın üstünde belki de bir dakika civarında bir süremiz kaldı. Çabuk karar vermemiz ve hızlı hareket etmemiz gerekiyor. Bir dakika boyunca hiçbir şey yapmazsak eğer zaten öleceğiz. Arkaya doğru atlamamız gerekiyor." dedi hiddetle. Çaresizce bunu onaylayan Mürsel de "İyi bir atlayış olmazsa eğer yine bataklığa batabiliriz ama yapacak bir şey de kalmadı." dedi ne olacağını kestiremez bir hâlde.


MELEĞİN DOKUNUŞU (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin