BÖLÜM 46

19 2 0
                                    

   Angelina, bir gözlemci edasıyla Vick' i de, Sophie' yi de adeta tarayarak kendince yalan makinesine bağlamıştı. Sophie' nin davranışlarının ve hislerinin gerçeği yansıttığını düşünen Angelina, Vick' in ise rol yaptığından şüpheleniyordu... Yine de peşin yargıya varmak istemiyordu ama Vick' le ilgili olarak burnuna kötü kokular geliyordu. Angelina kendi kafasında tüm bunları derlerken Sophie araya girdi ve "Kesinlikle Vick' e katılıyorum. O bölgeye ben de gittim. Vick' le buraya geldiğimiz zamanlarda oraya da gidiyorduk ve hiç böyle bir şeyle karşılaşmadık. Yani bu konuda Vick' in de hiçbir suçu yok, başınıza bir şey gelme olasılığının düşük olduğunu ya da her zamanki gibi olduğunu düşünmüş olmalı." diyerek pek hoşlanmasa da Vick' e destek çıktı ve doğru bildiğini konuşmak istedi. Sophie' nin bu söylemi Angelina' nın, Vick' e karşı olan bakış açısını biraz değiştirse de yine de tam emin olana kadar Vick' i bir numaralı şüpheli olarak görmesine engel olamamıştı. Ayaküstü bu sohbetin herkesi yormaya başladığı anlarda ise artık gitmelerinin iyi olacağı konusunda anlaştılar. Atın birini kaybettikleri için tek atla eve dönmek zorundaydılar. Bir ata ise en fazla iki kişi binebiliyordu. Durum böyle olunca Vick kendi atını süreceğini ve herkesi teker teker eve bırakacağını söyledi. Atlattıkları badirelerden dolayı önce Angelina' yı sonra da Mürsel' i eve götürmek istediğini belirten Vick, yoğun bir itirazla karşılaştı. Mürsel ve Angelina, öncelikle Sophie' yi bırakmasını istiyordu... Ancak Sophie ve Vick' ten tam tersi yönde daha da yoğun itirazlar gelince kabul etmek zorunda kaldılar. Şu anda temizlenmesi ve dinlenmesi gereken en öncelikli kişiler olarak Mürsel ve Angelina' yı uygun gören Sophie ve Vick, onları daha fazla bekletmek istemiyordu. Mürsel ve Angelina da planı onaylayınca Vick' in arkasına geçen Angelina hazır olduğunu söyledi ve ilerlemeye başladılar. Vick, Angelina' yı bıraktıktan sonra Mürsel' i almak için geri gelecekti... Ya da şatoda birisi varsa eğer ondan yardım isteyerek iki atla birlikte dönecekti ve hem Mürsel' i hem de Sophie' yi alarak bu işi bitireceklerdi. Vick; Sophie' yi, Mürsel' le yalnız bırakmak istemese de Mürsel ve Angelina' nın başlarına gelenlerden sonra onlara biraz olsun nezaket göstermek zorunda kalmıştı.


    Angelina ve Vick yola koyulduktan sonra Mürsel de bir ağacın altına çömeldi ve başını ellerinin arasına aldı. Açlığın ve yorgunluğun etkisiyle başı ağrımıştı ve çatlayacakmış gibi olan başını taşımakta dahi zorlanıyordu. Midesine giren kramplar ve başına saplanmış olan ağrı, kayan bir yıldız gibi hızlı bir şekilde bünyesine tesir etmişti. Çok geçmeden hafifçe başını kaldırarak Sophie' ye baktı ve "Çok başım ağrıyor ve çok yorgunum. Bu yüzden buraya oturdum ve başımı kaldıracak hâlim yok. Üzgünüm, senin karşında böyle görünmek istemezdim... Bunu bir saygısızlık olarak algılama." dedi bitkin bir ses tonuyla. Bunun üstüne içi parçalanan Sophie "Hayır... Hayır... Bunun için kendini sakın üzme! Ve nasıl rahat ediyorsan öyle dur..." diyerek karşılık verdi ve teselli etmek için Mürsel' in yanına yürüdü. Mürsel' in yanına yaklaştıktan sonra eğilen Sophie, elini Mürsel' in alnına koydu ve daha sonra da onun kafasını hafifçe kendisine doğru çekti. Alındaki elini yavaşça Mürsel' in yanağına götürmüş olan ve ardından da Mürsel' in kafasını omzuna yaslamış olan Sophie, adeta şefkat pompalıyordu ve bünyeye deşarj etkisi yapıyordu. Mürsel, Sophie' den böyle bir şey beklememişti ama onun kollarının arasında, kokusunu içine çekmek tarifi imkânsız derecede iyi geliyordu. Sophie' nin şefkat eli, onun için bir tür rehabilitasyon olmuştu ve başka diyarlardan gelen güçlü bir tedavi niteliğindeydi sanki.


    Enteresan bir şekilde iyileşmeye başlayan Mürsel; bir insanın sıcaklığını, bir kadının sıcaklığını ve kendisine tamamen iyi niyetle yaklaşan bir kadının sıcaklığını ne kadar özlediğini ve kendisini ne denli iyi hissettirebileceğini kestiremediğini hatırladı. Angelina' nın sıcaklığı da onun için farklı bir yerdeydi ve hayatın anlamıydı ama bu başka bir şeydi. Angelina' yla aralarında bir resmiyet olması gerekiyordu ve sadece işlerine odaklanmaları gerekiyordu. Angelina' nın dışı insan bedeniyle kaplı olsa da içi ruhani bir varlığın yansımasını taşıyordu... Bu nedenle aralarındaki etkileşim de buna göre şekilleniyordu. Sophie ise tamamen bir insandı ve Mürsel' e göre bir melek kadar da iyi kalpli biriydi. Sophie' den aldığı enerji çok olumluydu ve bu enerjinin sinerjiye dönüşmesi de zor olmuyordu. Mürsel bu yorgunluk ve baş ağrısıyla eve nasıl gideceğini düşünürken birdenbire eskisinden de iyi hissetmeye başlamıştı. Sophie gibi hem güzel hem de yüreği şefkat dolu birini bulmanın çok zor olduğunu düşünüyordu. Ne yazıktır ki ciddi bir ilişki anlamında aralarında bir şey olması da, Orta Çağ' ın ömür boyu sürmesinin imkânsız olması gibi imkânsızdı. Her ne kadar Sophie de kendisini bu aşka kaptırmamaya çalışsa da Mürsel' in bildiklerini bilmiyordu ve bu aşkın imkânsız aşk olabileceğini bilmiyordu. Mürsel' in Angelina' yla evli olmadığı gerçeğini öğrense bile aralarındaki ilişkinin neden ciddi bir boyut kazanmayacağını tam olarak bilmiyordu.


    Mürsel kafasını Sophie' nin omzundan çekmeden hafifçe yukarıya kaldırınca onun yüzünün ne kadar güzel olduğunu ve beyaz teninin de pamuk gibi göründüğünü fark etti. Sophie yalnızca güzel ve şefkat dolu bir kadın değildi, o aynı zamanda asaletten doğan bir mücehver gibi parıl parıldıyordu. Mürsel, iyi hissetmesi açısından kendisine tarifsiz duygular hissettiren Sophie' yi tarif etme anlamında da zorlanıyordu ve tasviri zor ama tüm tasvirlerin en iyisini hak eden bir kadın olarak betimliyordu... Benzerine az rastlanır bir kadın olduğunu da düşünüyordu. Kaderin bir cilvesi olarak; duygusal ve zihinsel anlamda zor durumda olan Seppia' yı kendisi teselli etmişti ve onun biraz olsun iyi hissetmesini sağlamıştı, şimdi de kendisini teselli etmesi için ve iyi hissettirmesi için karşısına Sophie gibi bir güzel çıkmıştı. Hayat başlı başına bir yapboz gibiydi ve parçalar her daim yerine oturuyordu... Birbirinin karşısına çıkan insanlar iyi ya da kötü anlamda birbirlerini tamamlıyordu... Yaşam bir şekilde yolunu buluyordu ve devam ediyordu...


    Sophie' nin yaklaşımı Mürsel için ilaç niteliğinde olmuştu ve artık kendisini çok daha iyi hissediyordu. Bir müddet daha bu şekilde geçerken atının üstünde gelen iki adam dikkat çekti. Bunlar Vick ve Antoine' den başkası değildi. Atların havaya kaldırdığı toz bulutları eşliğinde kararlı bir şekilde geliyorlardı. İyice yaklaştıktan sonra Sophie' yi, Mürsel' in yanına oturmuş bir vaziyette gören Vick kıskançlık krizine girdi ama pek belli etmemeye çalıştı. Atından inen Vick, "Biz dönene kadar bir başka hayvanla karşılaşmadığınıza sevindim. Yeni üyelerimiz sanki hayvanları çekiyor gibi de..." dedi ve kahkaha attı. Kahkaha atarak söylediklerini yumuşatmaya çalışsa da son cümlesiyle Mürsel ve Angelina' yla dalga geçmişti adeta... Bunu da hasetinin getirmiş olduğu ani duygusal değişim neticesinde yapmıştı elinde olmadan. Aynı tarz bir cevap ya da daha ağır bir cevap vermeyi düşünmüş olan Mürsel ise son anda bu kararından vazgeçti ve "Seni görmek de güzel Vick..." dedi daha hafif bir laf sokma çabasıyla. Kendisini biraz daha iyi hissetse de hâlâ yaşadıklarının etkisinde olmasından dolayı ve kendisine olan saygısından ötürü Vick' in seviyesine inmek istememişti. Vick' in bu söylemini hoş bulmayan Sophie de o esnada yüzünü ekşitmişti. Vick' in hemen ardından atından inmiş olan Antoine de Mürsel' in yanına doğru ilerledi ve elini uzattı... Hemen ardından da "Geçmiş olsun. Seni kaldırayım da atıma geçelim." dedi. Böylelikle Sophie de, önceden olduğu gibi Vick' in atına doğru yöneldi ve geri dönüş yoluna doğru ilerlemeye başladılar.


MELEĞİN DOKUNUŞU (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin