BÖLÜM 79

10 2 0
                                    

   Ertesi gün de yine benzer bir şekilde tezahür eden kasvet dolu bir günün yansıması eşliğinde geçecekmiş gibi görünüyordu. Kahvaltı için bir araya geldiklerinde ise tek tesellileri en azından dünkü yorgunluklarını atmış olmalarıydı. Bugün öğlen saatlerinde defin işlemleri yapılacaktı ve cenaze töreni için hazır olmaları gerekiyordu. Sönük ve keyifsiz bir kahvaltı eşliğinde ne kadar sohbet edilebilirse o kadar sohbet etmişlerdi. Dün pek fazla soru sormayan Alice ise bugün bazı şeyleri duymak istemişti ve sorularını sıralamıştı. Eşini kaybettiği talihsiz olay esnasında Mürsel' in kim olduğunu biraz duymuştu ama detaylar hakkında bilgi sahibi değildi. Bunları öğrenmek isteyince Mürsel açısından biraz zor anlar başlamıştı çünkü bir şeyler uydurmaktan başka çaresi yoktu. Türk olduklarını ve birkaç yıl önce Amerika' ya göçtüklerini söylemişti... Ve yine aynı şekilde kendilerini Mürsel ve Hürrem olarak tanıtmışlardı. Tüm bunların yanı sıra bahsettiği mal varlıklarını nasıl edindiği de merak konusuydu ve şu anda da Alice bunu sormuştu... Birdenbire ve direkt olarak böyle bir şey sormasının ayıp olacağını düşünerek usülüne uygun bir şekilde sormayı da ihmal etmemişti. Mürsel tam bir şeyler söyleyecekken Angelina araya girdi ve bu noktada senaryoyu değiştirmek istediğini bakışlarıyla Mürsel' e belli ederek konuştu:


    "Alice üzülerek söylüyorum ki bizler varlıklı insanlar değiliz. Çeşitli coğrafyalarda insanların yaşadıkları sorunları incelemek için sürekli seyahat hâlinde olan ve sürekli yer değiştiren çiftiz biz. Devletimiz adına yaptığımız bu işi aynı zamanda severek de yapıyoruz ve çeşitli risklerini göze alarak elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Eşim Mürsel' in orada yalan söylemesinin sebebi ise eşini kurtarabilmek için zaman kazanmak ve onları oyalamak amacıylaydı. Sunduğu vaatlerle toprak ağalarını sakinleştirecek ve o zaman zarfı içerisinde de eşini onların elinden almak için başka bir plan daha yapacaktı ya da yapacaktık ama olmadı... Gözü dönmüş toprak ağalarının hiçbir şekilde kararlarından dönmeye niyeti yokmuş meğer. Bir şeyler denedik ama maalesef her şekilde eşin bu dünyadan göçecekmiş. Biz gittiğimiz yerlerde birilerinin yardımlarıyla konaklama ve temel ihtiyaçlarını karşılayan kişileriz. Gittiğimiz yerlerdeki sosyal sorunları çözmeye çalıştığımız için şimdiye dek hoş karşılandık hep. Orada söylenilen yalan üzerinden bizi tanımış olduğun için üzgünüm ama hayat kurtarabilmek için bazen pek çok şeyden ve inandıklarımızdan ödün vermemiz gerekebiliyor... Çünkü hiçbir şey bir candan daha önemli değil!"


    Angelina' nın bu söylemi üzerine biraz şaşıran ama yürekten konuştuğunu da hisseden Alice, sakince bu konu hakkında düşünmeye çalıştı ve Mürsel ile Angelina' nın bu konuda bir suçu olmadığına kanaat getirdi. Angelina' nın söylediği şeyler genel amaçlarını da özetliyordu aslında ve çok fazla hikâyelerini değiştirmiş sayılmazdı. Başka bir dönemden ve başka bir boyuttan geldiklerini söyleyemeyeceği için bunları söylemişti ve gerçek hikâyelerine en uygun uyarlama da bu olabilirdi. Gerçek hikâyelerini, bu dönemin realitesine olabilecek en güzel şekilde uyarlayarak aktarmıştı adeta. Şu anda en önemli olan şeyin geleceği değiştirmek ve bu simülasyonu tamamen ortadan kaldırmak olmasından dolayı söyleyebileceği en gerçekçi hayat hikâyesini söylemişti. Metanetini ve sakinliğini korumanın akıl sağlığı için her şeyden önce geldiğini bilen Alice ise soğukanlılıkla konuştu:


    "Aslında benim karakterimdeki kişiler, özellikle de böyle bir acı yaşadıktan sonra ani ve fevri hareketlerde bulunarak çevresindeki insanları kırabilir, bunu bilirsin Hürrem... Yaşadıkları adaletsizliklerden kaynaklı olarak, öfkelerinden saçılan kıvılcımlar en yakınındaki masum insanlara sıçrayabilir.


    Karakterimi ve kendimi iyi bildiğim için bunları rahatlıkla söylüyorum ve bunları yapan kişi şu anda ben de olabilirdim... Ama enteresan bir şekilde size güveniyorum ve gerçekten de bu kasaba için umut olabileceğinizi düşünüyorum. Sakinliğimi koruma sebebim sadece bize yardım edebileceğinizi düşünmemden kaynaklı değil... Yani çıkar amaçlı değil. Söylediğiniz yalanın altında tamamen iyi niyetli düşüncelerinizin yattığını hissettiğim içindir. Bir yalanın altında iyi niyet yatar mı diye birine sorsak eğer belki de bu sualin bile saçma olduğunu bize vurgular... Ama işte bazen öyle bir durumlar oluyor ki kaderin bir cilvesi olarak bize yalan söyleyen birinde en ufak bir suç bulmayabiliyoruz.


    Kısacası size karşı herhangi bir öfke duymadım. Acının etkisiyle mantıklı düşünme fonksiyonlarımı henüz yitirmedim ve ani çıkışlarda bulunmama sebebim de bundan kaynaklı. Her nedense size güveniyorum da... Bu düzeni değiştirme konusunda bence başarılı olacaksınız... Bunu ben göremesem bile ya da bir gün yollarımız ayrılsa bile insanlık için önemli işler yapacaksınız çünkü dünya için özel insanlar olduğunuzu hissettim."


   Mürsel önce, yarattıkları hikâyenin başlarına iş açabilecek şekilde daha da dallanıp budaklanmamasına sonra da Alice' in yüce gönüllük göstererek her şeyi olumlu karşılamasına sevinmişti... Önce Angelina' nın hamle yaparken derdini iyi anlatması ve sonrasında da Alice' in acılarına yenik düşerek yanlış hareketlerde bulunmaktan kaçınması, yüreğini yumuşatan ve rahatlamasına yol açan etmenler olmuştu. Bir tür kadın dayanışmasıyla karşılaştığını ve iki kadının da birbirlerinin dilinden anlama olayını iyi çözdüğünü düşünmüştü. Angelina ve Alice' in bu söylemlerinden sonra şimdi Mürsel de devreye girerek yalan söylemek zorunda kaldığı için özürlerini iletti. Alice de yine aynı olgunlukla karşılayarak bunun hiç önemli olmadığını ve önemli olanın yüreklerin sesinin kulağa hoş gelmesi gerekliliğinin önemli olduğunu vurgulayarak son noktayı koydu.


    Mürsel ve Angelina işlerin nasıl yoluna gireceğini ve ne yapacaklarını pek bilmiyordu... İlk kez böyle bir durumun içine düşmüşlerdi ve bu kez Angelina da pek fazla bir şey bilmiyordu, onun da pek fazla şey hakkında bilgisi yoktu. Üçüncü ve son görevleri tam bir kapalı kutuydu ve bu kutunun anahtarına giden yolun nereden geçtiği bile belli değildi. Tüm bu belirsizlik ve insanların hiç olmadıkları kadar şeytanlaştığı bir dönemin içerisinde yer alıyor olmaları büyük bir stres yükü getiriyordu. Bir yandan da hayatın ve görevin devam ettiğinin bilincindeydiler ve her anı değerlendirmeye çalışmaktan başka çarelerinin olmadığının farkındaydılar. Tüm bu görevler dev bir yapboz gibiydi ve üçüncü görevleri de yapbozun en önemli ve en büyük parçalarının eksik olduğu hissini vermekten başka bir şey yapmıyordu. Suları çekilmeye başlamış bir nehirde çırpınan balıklar gibi, yaşama dönmek için debelenmek istemiyorlardı... Yaşamak ve yaşatmak istiyorlardı...


MELEĞİN DOKUNUŞU (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin