BÖLÜM 98

7 2 0
                                    

   Kazlar da gittikten sonra Mürsel yine düşünceleriyle baş başa kaldı. Bir an önce eve ulaşması gerektiğini düşünüyordu. Kötü düşüncelerin esiri olmaktan kurtulduğuna ve bir motivasyon kaynağının dokunuşuyla yenilendiğine seviniyordu ve çok özlediği evine kavuşmak, yatağında uyumak istiyordu. Kendisine gelmesini sağlayacak dokunuş doğanın ta kendisinden gelmişti ve devamında da bazı dokunuşlara ihtiyacı olacaktı... İşte bu yüzden bir an önce hayatını yoluna sokması gerekiyordu. Long Island' ta toplu taşıma imkânı çok kısıtlı olduğu için ve üzerinde de taksi çağırmak için kullanabileceği telefonu olmadığı için eve dönüş bir hayli sıkıntılı olacaktı. Bu yüzden de hâlâ bir yol bulmaya çalışmakla vakit geçiriyordu... Fakat çok geçmeden yine bir şaşırtıcı durumla daha karşılaştı... Tam karşıdan, üstüne doğru bir rakun geliyordu. Sakince yaklaşan bu rakunun bir şeyden kaçmadığı aşikârdı ve şaşırtıcı olan da buydu... Çünkü rakunlar normal şartlarda insanlara yaklaşmazdı ve genelde insanlardan korkarlardı. Bir şeyden korktuğu ve kaçtığı için Mürsel' in üstüne doğru gelseydi belki normal karşılanabilirdi ama durum öyle de değildi. Türkiye' de yollarda görebilmenin pek mümkün olmadığı, ancak hayvanat bahçelerine gidildiğinde görmenin mümkün olduğu bazı canlılara ev sahipliği yapan Long Island' ta zaman zaman rakunlarla da karşılaşmıştı Mürsel. Mesela bir gün çalıştığı yerde, gece yarısı çöp atmak için hareketlendiğinde, dışarıdaki çöp konteynerlerinin yanında bekleyen bir rakunla karşılaşmıştı ve ödü kopmuştu. Aynı şekilde rakun da ondan korksa da gecenin karanlığında sanki peluş bir oyuncak ayının hareket ettiğini sanmıştı ilk anda... Bu, bir rakunla ilk karşılaşmasıydı aynı zamanda ve biraz değişik bir başlangıç yapmışlardı. Geçmişten günümüze gelindiğinde ise bir rakunla daha değişik bir başlangıç yapmışlardı... Ve o rakun sakince yaklaşmaya devam ederken Mürsel de yerinden kıpırdamıyordu, öylece bekliyordu... Rakunun ne yapacağını görmek istermiş gibi bir hâli vardı. Sincaplardan ve kazlardan sonra bu rakunun yaptığı da son derece şaşırtıcıydı ve neler olacağını görmek istiyordu. Doğasına aykırı hareket eden ve bir insandan hiçbir şekilde korkmayan bu rakun da Mürsel' i bir kez daha hayretlere sürüklemişti.


    Rakun iyice yaklaştıktan sonra Mürsel' in tam karşısında durdu ve elini uzattı, tıpkı bir insan gibi hareket ediyordu. Bu şaşırtıcı olaylardan sonra tüm şaşkınlığını bastırmaya çalışan Mürsel de aynı şekilde elini uzattı. Mürsel' in eli rakuna iyice yaklaşmak üzereyken rakun elini havaya kaldırdı ve ardından da indirerek Mürsel' in eline çarptı... Amerikalıların "high five" tabiriyle dünya çapına yaydığı beşlik çakma hareketini yapmıştı adeta. Dost canlısı rakun beşlik çaktıktan sonra yine sakince Mürsel' in yanından geçerek yürümeye devam etti. Mürsel ise olanlara inanamıyordu, dev bir film stüdyosundaymış gibi hissediyordu... Sanki yolda yürürken karşıdan gelen bir insanla selamlaşmıştı, aynen böyle hissediyordu. Bir rakunun böyle hareketlerde bulunması beklenilmedik bir şeydi ve Mürsel de bu durumu bir tür mesaja yordu: "Tabiatın ve çevrenin, hayvanlar aracılığıyla sana anlatmak istediklerini doğru anladın... Yapman gerekenleri tam olarak idrak ettin ve şans dileme beşliğini kaptın, şimdi harekete geçebilirsin!" mesajıydı ona göre tüm bu olanlar. Rakun öylece gittikten sonra tüm bu yaşadıklarını ve gördüklerini kimseyle paylaşamayacak olmasına içerleyen Mürsel, tek derdinin bu olmasını umarak kaldığı yerden yürümeye devam etti.


    Mürsel bir süre daha yürümeye devam ettikten sonra otostop çekerek eve ulaşabileceğini düşündü. Bunun işe yarayıp yaramayacağını bilmiyordu ama kaybedecek bir şeyi yoktu ve denemeye değerdi. İşlek bir yol üstündeydi ve arabaların hızı da azımsanamayacak seviyedeydi ama bu yöntemi denemek istiyordu. Otostop çekmeye başladığı anda bir gün bu konuma düşeceğini hiç düşünmediğini, aklının ucuna dahi getirmediğini hatırladı ve gülümsedi... Hayatta her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünerek hareket ederdi... Planlı ve programlı bir şekilde çalışırdı... Ama hiç beklemediği bir anda hayatına giren bir kişi nedeniyle bugün bu konumdaydı. Hayatına giren ve bir melek olduğunu söyleyen kişi ise artık yoktu... Geriye de hasta önlüğüyle deli gibi dışarıda koşuşturmak ve eve ulaşabilmek için hiç tanımadığı kişilere muhtaç olmak kalmıştı hem de bu ruh hâlindeyken. Geçmişin derinliklerinde yeterince rezil olmuşken şimdi de kendi döneminde rezil oluyordu... Tüm bunları kafasında derlerken kaderin cilvesine gülümsüyordu aslında. Hayatın, insanı taşıyabileceği noktalara akıl sır erdirmenin zor olduğunu düşünüyordu. Durum öyle bir noktaya varmıştı ki kendi kendisinden şüphe eder hâle de gelmişti, şizofren olabileceğini bile düşünmüştü... Belki de bu kitabı yazabilmesi için delirmesi gerekiyordu ve bu yüzden hayali bir dünyada yaşamıştı... Ya da belki de tüm yaşadıkları köküne kadar gerçekti... Bu konudaki ikileme bir son veremiyordu çünkü bir türlü gerçeği saptayamıyordu... Ama özel bir insan olduğunu ve bu kitabı yazması gerektiğini hissediyordu... Durum ne olursa olsun son gördükleri ve yaşadıkları nedeniyle böyle hissetmeye başlamıştı.


    Mürsel, yoldan geçen birinin durması için mücadele verirken bir yandan da bunları düşünerek vakit geçiriyordu. Elini sürekli havada tutmaktan artık karıncalanmış olan kolunu dinlendirmek istediğindeyse, bir süre daha bu yöntemi deneme konusunda kararlıydı hâlâ. Arabalar önünden ok gibi geçerken, sürücülerin ise onun ne yapmaya çalıştığını anlaması bile, onu geçtikten yüz metre sonrasına tekabül ediyordu ancak. Üstündeki hasta önlüğüyle otostop çekmeye çalışırken alay konusu olduğunu düşünse de artık kendisi hakkında kimin ne düşündüğünü pek fazla umursamıyordu. Dakikalar bu şekilde geçtikten sonra nihayet bir kişinin durduğunu fark etti... Bunu da ancak fark edebilmişti çünkü minimum hız sınırının yüksek olduğu bir yolda sürücülerin onun ne yapmaya çalıştığını anlaması ve hızını düşürerek tamamen durması zaman alacak bir şeydi... Bu nedenle de ona yardım etmek isteyen araç da hızla önünden geçtikten sonra yaklaşık elli metre ileride durabilmişti. Sonunda birinin olumlu yanıt verdiğine sevinen Mürsel de koşar adımlarla arabaya doğru ilerliyordu. O arabaya yaklaştıkça, onu almak için durduğuna emin olmasını isteyen sürücü de korna çalıyordu... "Senin için durdum, arabaya atla da gidelim." mesajı veriyordu. Mürsel aracın kapısını açtıktan şoförün yanına oturdu ve "Beni arabana aldığın için teşekkür ederim." dedi soluk soluğa kalmış vaziyette. Sağa çekmiş olan sürücü de tekrar yola çıkabilmek ve trafiğin bir parçası olabilmek için bir yandan aynaya bakarken bir yandan da "Rica ederim adamım, biraz soluklansan iyi olur." dedi.


MELEĞİN DOKUNUŞU (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin