BÖLÜM 3

150 10 0
                                    

   Arkadaşlar merhaba nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Arkadaşlar yeni bir bölümle daha karşınızdayım ve lütfen oy verin, yorum yapın, benim için çok önemli. Lütfen emeğe saygı...


   Güzel kadın yüzünü buruşturduktan sonra Mürsel' in yanından çıkışa doğru yürümeye başladı ama geçerken de beklenmedik bir hamle yaparak Mürsel' i oldukça şaşırttı: Kızgınlıkla, Mürsel' in masasındaki bardağı yere itti ve düşürdü... Oldukça soğukkanlı bir şekilde, elinin tersiyle ittiği bardağın tuzla buz olmasına vesile olmuştu.


    Bardağın yere çarparak parçalara ayrılırken çıkardığı ses neticesinde, müziğin her zaman kısık sesle çaldığı ve daimi müşterilerin de pek ses çıkarmadan keyfine baktığı bu huzurlu kafenin atmosferinin bir anda değiştiğini gözlemleyen Mürsel de kafasını aniden Motor Ağızlı Mike' a çevirdi. Lakabı "Motor Ağızlı Mike" olan ve bu kafenin sahibi olan Michael ise "Onun parasını ödeyecek misin evlat?" diye sordu. Bu soru üstüne kafasını tekrar gizemli kadına doğru çeviren Mürsel, kadının ortadan kaybolduğunu gördü ve şaşırdı... Kadın bardağı yere ittikten sonra o kadar kısa sürede gözden kabolmuştu ki Mürsel; Motor Ağızlı Mike' ın, kadının bu eylemini görmediğini, bardağı düşürenin kendisi olduğunu sandığını anlamıştı.


    Motor ağızlı Mike karikatür gibi bir adamdı... Delilik ile ince espri yeteneğinin harmanlanmasıyla oluşturulmuş özel bir insan gibiydi. Sadece yanlarda kalmış üç numara traşlı saçları, dökülmüş dişleri ve kalanların da çürümekten isyan etmiş halleri, kısa boyu ve kendisinden önde giden göbeği gibi özellikleri onu, nevi şahsına münhasır bir karakter yapmaya yetiyordu... Ancak tüm bunlar yetmiyormuş gibi, ağzından tükürükler saçarak bağıra bağıra konuşması ve zaman zaman yaptığı mükemmel esprilerle birlikte bir karikatür dergisinden fırlamış biri izlenimi verebiliyordu. Lekeli bol tişörtleri ve bakımsız görüntüsü nedeniyle çapulcunun biri olduğu düşünülse de aslında son derece zeki ve zekâsı da espri kabiliyetinden anlaşılabilecek bir adamdı... Gününün yarısını, çalıştırdığı kafenin tuvaletinde uyuşturucuyla kafayı bularak geçirmese ve kendisini bu kadar salmış olmasa belki de şu anda çok iyi bir konumda olabilecek kadar zeki bir adamdı, en azından rahatlıkla komedyen olabilirdi. Motor Ağızlı Mike, toplum içerisinde parazit olarak görülen kitlenin bir yansımasıydı ama onu yakından tanımaya başlayanlar, o yansıma sandıkları şeyin aslında bir yansıma değil de yanılsama olduğunu ancak fark edebiliyordu. Mike aslında yardımsever, paylaşımcı ve iyi niyetli bir karakterdi... Karakterinden olumlu özellikler taşıyan zerrecikler içinde bir yerlerde yer alıyordu ve dış görünüşünü ele geçiremese de karakterinin bir parçası olmayı başarmışlardı.


    Motor Ağızlı Mike uyuşturucu bağımlısı olsa da hatta zaman zaman bu tarz malların ticaretini yapsa da bir Türk için korkulması gereken biri değildi. Amerika Birleşik Devletleri' nin bazı bölgelerinde uyuşturucu kullanımı oldukça yaygındı ama uyuşturucu kullanan kişilerin kendilerinden başkalarına zarar verdiği pek görülmezdi. ABD' deki yasaların çelik gibi sağlam olmasından mıdır ya da yasaların caydırıcılığı nedeniyle insanların suçtan uzak durmaya çalışmasının zamanla bir kültür haline, bir karakter haline gelmesinden midir bilinmez ama uyuşturucu kullanan kişiler, genelde kendi halinde, zararsız tipler oluyordu. Etrafındakileri, hem de kendi memleketinden olan kişileri dolandırmaya çalışan birçok Türkün yanında, uyuşturucu bağımlısı Amerikalılar kanatsız bir melek gibi kalıyorlardı zaten. Üstelik Motor Ağızlı Mike, kimseye zararı olmayan aksine kutu kutu aldığı ve saatler içerisinde tükettiği meybuzları ve içkilerini sevdiği kişilerle paylaşmayı seven bir insandı. Mike altmışlı yaşlarda olsa da kutu kutu meybuz alıp bunları bir çocuk gibi tüketebilen hatta saatler içerisinde bitirebilen bir şahsiyetti... Şekerli ve tatlı gıdalar onun için varolma sebebiydi adeta. Uyuşturucunun etkisiyle şekeri de düştüğü için haddinden fazla tatlı mamulleri tüketerek, canı ne çekiyorsa onu yemekten çekinmiyordu. Tükettiği gıdaların içinde meybuz gibi, genelde çocukların elinde görülen, yaşlı insanların elinde görmenin imkânsız gibi bir şey olduğu gıdaları da bir çocuk gibi herkesin içinde yiyebiliyordu... Çünkü Mike hiçbir şeyden gocunmazdı ve başka insanların kendisi hakkında ne düşündüğünü de umarsamazdı... Kendisi dışındaki insanlar yokmuş gibi farz ederek, ne isterse onu yaparak yaşadığı için çocuk ruhlu kalmayı başarabilmişti... Bunu isteyerek yapmıyordu, o doğuştan rahattı... O çirkin ve hilkat garibesi görünümlü, yaşını başını almış bu adamın içinde, son güne kadar dünyadan zevk almasını bilen bir çocuk vardı aslında. Hayatı günlük yaşayan ve gelecek kaygısı gütmeyen Motor Ağızlı Mike için karamsarlık ya da moral bozukluğu gibi kavramlar, dipsiz bir kuyuda çırpınan ve çırpındıkça daha da çok batan safsatalar olabilirdi ancak.


    Motor Ağızlı Mike, Mürsel' i çok severdi ve ona göre, sevgisinin en önemli göstergesi olan meybuzlarını paylaşmayı ihmal etmezdi... Hatta Mürsel almak istemese de Mike' ın çenesinden kurtulamazdı ve almakla da kalmayıp, Mike' ın baskısıyla birlikte herkesin içerisinde, çocuk gibi meybuz yemek zorunda kalırdı. Bir keresinde, bir kaç tane meybuzdan sonra bu kadarının yeterli olduğunu, daha istemediğini söyleyen Mürsel, "Al dostum al, bitmez merak etme, burada daha çok var, dert etme!" cevabıyla ve akabinde devam eden baskıyla karşılaşmıştı ve yine almak zorunda kalmıştı.


    İşte bu çılgın ama iyi yürekli bir adam olan Motor Ağızlı Mike' ın, az önce Mürsel' e "Onun parasını ödeyecek misin evlat?" diye sorması gerçekçi tavır değildi, sadece bir şakaydı... Mike, bazı Türk patronlar gibi en ufak bir şeyin bile parasını isteyecek bir adam değildi çünkü.


    Mürsel olayın şokuyla bunu fark edememişti tabii ve şimdi de boş gözlerle Mike' a bakıyordu... Bir kaç saniye sonrasında ise "Tabii ki Mike, bardağın parasını ödeyeceğim kesinlikle!" dedi boş bakışlarının yerini mahcup bakışlara bırakarak.


    Mürsel, yerinden kalktı ve alelacele cüzdanındaki dolarları eline aldıktan sonra paraları düzenlemeye çalışarak Mike' ın yanına doğru yürümeye başladı... Bunları yaparken de az önce yaşadığı garip anların, üzerinde kalan son kırıntılarının etkisiyle tuhaf hareketlerde bulunuyordu: Kalkarken ayağını sert bir biçimde masaya çarpmıştı ve elini cebine sokarken girdiği tavırlar nedeniyle de hafif kambur bir hâl alarak gerginliğini ve mahcupluğunu, vücut diliyle belli eder hâle gelmişti.


    Mürsel kafası öne eğik bir vaziyette, elindeki bir tomar paranın içinden bardak için yeterli miktarı ayarlayıp çekmeye çalışırken Mike devreye girdi;


- Sok onları cebine evlat! Sadece bir şakaydı...

- Olmaz öyle şey Mike! Hem kahvenin parasını hem de bardağın parasını al buradan lütfen.

- Olur böyle şeyler evlat, dert etme! Çok yorgun görünüyorsun, şimdi sok o paraları cebine ve evine gidip dinlenmene bak bence, bugün senin sinirlerin bozuk gibi!


    Bu karşılıklı ısrarlaşma devam ederken Motor Ağızlı Mike, Mürsel' in parayı tutan elini de ittirmekten geri kalmıyordu. Bir süre sonra ise Mürsel vazgeçmek zorunda kaldı çünkü Mike' ın konuşurken etrafa saçtığı tükürüklerden nasibini almaya başlamıştı. Motor Ağızlı Mike' in ağzından çıkan tükürükler; üzerinde ufak ufak delikler ve çatlaklar bulunan musluk borusundan fırlayan su damlaları gibi dört bir yana savruluyordu. Motor Ağızlı Mike' ın salgıladığı sıvılarla daha fazla içli dışlı olmayı istemeyen Mürsel geri çekilmek zorunda kalmıştı. Zaten Mürsel hiçbir zaman Motor Ağızlı Mike' ı bir şeye ikna edememişti, onun o ünlü çenesi karşısında boyun eğmek zorunda kalmıştı hep. Motor Ağızlı Mike, sadece kırılan bardak için değil, Mürsel' in içtiği kahve için de para almayı reddetmişti ve yine bir babacanlık örneği göstermişti.


MELEĞİN DOKUNUŞU (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin