Kolyeye dokunduğumda gördüğüm anı, annemin videoda bahsettiği anıydı. Yani şimdi bende anıları görebiliyor ve aynı zamanda da gösterebiliyorum anlamına mı geliyordu? Peki bunu kolyede nasıl yapabilmiştim, anlayamıyordum. Alevler içerisindeki o yerde bağıran çocuk Barış mıydı gerçekten? Hiçbir şey söylemeden odadan çıktığı için sorularım havada kalmıştı. Ne hissetmem gerektiğini de bilemiyordum.
"Ne demek istedi o şimdi? Birden dışarı çıktı anlamadım."
Mira'nın da dediği gibi öylece çıkması teorimi desteklemişti. Hızlıca ayağa kalkıp peşinden gitmeye başladım. Merdivenden inerken, onun da dışarı açılan kapının yanında öylece dikildiğini görmüştüm. Koşarak merdivenden indiğimi fark edince hareketlenmeye başladı.
"Barış dur! Ne demek istediğini açıklar mısın...?" Gitmesin diye kolundan tutacakken aniden kendini çekti. Bu hareketi karşısında donup kaldım. O da bunu yapmayı beklemiyor gibi şaşkınlıkla bana bakıyordu. "Alin ben..."
"Doğru anladım değil mi? Anıları görebiliyorum, tıpkı Kuzey gibi. Ama şunu bil, izinsiz beynine girmeye falan çalışmadım. Ne yaptığımın farkında değildim ve bana dokunan da sendin!" Sanki virüs yayıyormuşum gibi kendini çekmesi sinirimi bozmuş, kalbimi kırmıştı. Sanki zorla anılarına girmeye çalışıyormuşum gibi hissettiriyordu.
Bana yönelerek, "Alin bak, ben öz..." diye kendini açıklamaya başladığında, bu defa geri çekilen ben oldum. "Bunu Kuzey ile konuşsam daha iyi olacak gibi. Kontrol etmemde yardımcı olur herhalde." Daha sonra merdivenin arkasında kalan Kuzey'in kapısına doğru yöneldim. Bir süredir bizi dinleyen Mira da arkamdan gelmişti.
Kapıyı tıklatınca çok geçmeden açtı. Bu ziyaretin nereden çıktığını sorgular bir bir ifadeyle bize bakıyordu. "Kuzey, seninle biraz konuşabilir miyiz? Önemli bir konu vardı da."
"Tabii ki. Bir şey mi oldu? Siz iyi misiniz?" Bakışlarını hâlâ olduğu yerde dikilen Barış'a doğru çevirdi.
"Evet, açıklayacağım. Üçümüz konuşalım lütfen, müsaitsen içeri girebilir miyiz? "
"Tabii, buyurun." Geçmemiz için kenara çekildi, sonra da kapıyı kapatıp yanımıza geldi. "Neler oluyor kızlar?"
"Az önce ailemizden kalan kolyelere bakıyorduk, dokunduğumda zihnimde bir görüntü oluştu. Bu bir anıydı çünkü annemiz çektiği video kaydında bu andan bahsetmişti. Sanırım bende anıları görebiliyorum." Kuzey'in gözleri şaşkınlıkla açıldı. Bir süre ikimize de şaşkınca baktıktan sonra nihayet konuşmaya başladı. "Alin bu inanılmaz. Yani sen daha ilk denemede bunu bir obje üzerinde mi başardın? Genelde kendimizi çok geliştirdikten sonra objeler üzerinde başarabiliyoruz."
"Yani bu doğru, değil mi? Objeler üzerinden de anıları görebilir miyiz yani?"
"Buna psikometri denir ve yapması gerçekten çok zordur. Ben bile daha yeni yeni yapmaya başladım. Bunu ilk denemende yapabiliyor olman inanılmaz. Üstelik hiç çaba sarf etmeden yapabilmen de ayrı bir konu." Psikometrinin ne olduğunu daha önce okumuştum; bir nesneye dokunarak, geçmişte o nesneye dokunmuş kişi ya da kişiler hakkında bilgi edinebilmek olarak yazıyordu. Ama bunun mümkün olabileceğini düşünmemiştim. Gerçi şu ortamda artık bunlara şaşırmamam gerekiyordu.
"Bunu bir canlı üzerinde de denemelisin. Ben aday olabilirim istersen." Elini havaya kaldırmış, parmaklarını oynatarak sırıtıyordu.
O ana kadar sessizliğini koruyan Mira ise kollarını birleştirerek buna yanıt verdi. "Sanırım senden önce başkasında denedi. O tripler bu yüzden miydi? Nedir yani devlet sırrı mı saklıyor da seni böyle kırabiliyor?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORUYUCU: SON MELEZ
Fantasy"Sadece bir gecede hayatım tamamen değişmiş, doğru bildiklerim birer yalana, imkânsız dediğim şeyler ise gerçeğe dönüşmüştü. Yüzünde geçmişin acı hatırasının verdiği buruk bir gülümseme ile hakkımda ne biliyorsa anlatmıştı Çınar amca. Anlattığı şeyl...