Bölüm 38: Kara Bulutların Peşinde

352 22 7
                                    

Biraz geç oldu ama herkese güzel, mutlu ve sağlıklı bir yıl dilerim. Ülkemiz için, dünyadaki zor durumda olan insanlarımız için, hepimiz için 2023'den daha hayırlı bir yıl olur umarım...

.

"Hayat, siz planlar yaparken başınıza gelenlerdir." Son birkaç yıldır sürekli aklıma gelen John Lennon'un bu çok meşhur sözünü artık daha iyi anlıyorum. Beni korumak için söylenen bir yalanın içerisinde anlamsız endişelerle yıllar geçirmiştim. Sonra bir gecede hayatım altüst olmuş, bir gecede büyümüştüm. Yıllarımın geçtiği şehri terk edip yabancısı olduğum bir yere gelmiş ve yine bir gecede yaşadığım her şeyin yalandan ibaret olduğunu öğrenmiştim. Birkaç saniye sonra öleceğimi düşünerek korkuyla kaçtığım bu sokaklarda, içimde büyük bir özgüvenle kovalayan taraf olmuştum şimdi. Korkmuyordum, çünkü savaşacak gücüm olduğunu biliyordum.

Bakışlarım sokağın köşesinden geri geri gelen yaratığı bulduğunda bende koşmayı bıraktım. Sırtını duvara vermiş bir bana bir sağındaki sokağa bakıyordu. Yüzüme bir gülümseme yayıldı. "Asıl sen sobelendin!" 

Bakışları benimle diğer sokaktan önüne çıkan Barış arasında gidip geldi ve yüzüne yine sinir bozucu gülümsemelerinden birisi yayıldı. Meydandaki karşılaşmamızın ardından ara sokağa girip kaçmaya başlamıştı. Bende arkasından koşarken kulaklıkla Barış'a haber vermiştim ve bu sokakları avucunun içi gibi bildiği için bir şekilde önüne çıkmayı başarmıştı. Kaçabileceği iki yol da tıkalıyken hâlâ sinirimizi bozmak istercesine sırıtıyordu. Birden ellerini havaya kaldırdı. "Tamam teslim oluyorum komiserim, ateş etmeyin lütfen."

"Ne saçmalıyorsun sen be?!" dedi Barış, yüzünde iğrenircesine bir ifade oluşmuştu.

"Siz polis değil misiniz? Alt tarafı biraz ittim o arkadaşımı ama abartıya bayıldığı için beni şikâyet etti. Bakın size her şeyi anlatacağım komiserim, beni bir dinleyin..." Kafam karışmıştı, kaç dakikadır yanlış kişiyi mi kovalıyorduk diye kendimden şüphe duymaya başladım. Fakat her şey o olduğunu işaret ediyordu. "Yeter kes!" dedi Barış. "Alin dinleme onu! Sıradan biri olsaydı bizi göremezdi, kafamızı karıştırmaya çalışıyor. Gözlerini kullan..."

"Asıl siz benim kafamı karıştırıyorsunuz. Polis değilseniz neden kovalıyorsunuz beni! Öldürecek misiniz yoksa..." O bir şeyler zırvalamaya devam ederken, içimdeki huzursuzluk yine ortaya çıkmıştı. Onun gerçekten gölge yaratığı olduğuna emin olmadan hançeri kullanamazdım. Gözlerini kullan demişti Barış fakat yaptığım bu değil miydi zaten?

Şapkalı adam hiç durmadan konuşmaya devam ederken, kulağıma bir fısıltı gibi Barış'ın sesi doldu. "Si vis videre verum, uteretur tuo vero oculo."

"Gerçeği görmek istiyorsan, gerçek gözünü kullanmalısın." diye sessizce tekrarladım ve boş olan avucumun içinde küçük bir hava akımı oluşturdum. Parlamaya başlayan gözlerimi konuşmaya devam eden adama çevirdiğimde, etrafında büyük siyah bir duman olduğunu gördüm. Adamın etrafını tamamen sarıyordu; sadece beyaz bir şekilde parlayan gözlerini ve yüzündeki sinsi gülümsemeyi görebiliyordum. Hançeri avucumun içinde yavaşça kaydırarak montumun kolundan çıkardım. Hızlı bir şekilde çıkarıp ileri doğru fırlattım ve hemen arkasından tüm gücümle hava elementimi kullanarak daha da hızlanmasını sağladım. Yaratık daha ne olduğunu anlayamadan hançer göğsüne saplanmıştı bile.

Gözlerim normal renklerine dönerken, şaşkınlıkla bana bakan adamla bakışlarım buluştu. Şu an normal bir insan gibiydi ve göğsünde hançerle öylece duruyordu. Kalbim korkuyla çarpmaya başladı, yanlış bir karar vermiş olmaktan endişelenmeye başlamıştım. İleri doğru bir adım attığım sırada birden adamın göğsünden etrafına siyah dumanlar yayılmaya başladı. Tamamen dumanla çevrildi ve birkaç saniye öyle kaldı. Sonra o duman birden küle dönüştü ve küller de hançerle birlikte asfalt zemine düştü.

KORUYUCU: SON MELEZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin