Bölüm 30: Saklı Sözler

411 20 0
                                    

"Güzel kızlarım, bunu birinizin görebileceğini umuyorum..."

Yine aynı yatak odasındaydık. Çalışma masasının önünde oturan Cansu annemdi, masanın üzerinde onun melez günlüğü ve defterin hemen üzerinde koparılmış katlı bir sayfa duruyordu. Elinde anahtarı tutarken gözleri tekrar defterine döndü. "Neden böyle şeylere giriştin diye sorabilirsiniz. Koruyuculara güveniyorum ama Amortusların melezleri ele geçirmek için yapamayacakları şey yok. Diğer kötü varlıklardan yardım almak da bunun bir parçası olabilir. Bu yüzden, onları nasıl alt edebileceğimizi çözdüğümde, bu sayfayı saklamaya karar verdim. Olurda ben başarılı olmazsam size lazım olacağını düşündüm. Beni ısırıp kanımdan az da olsa içen bir Amortus'un gündüz yürüyen olduğunu gördüm. Bunu benden başka kimse bilmiyor çünkü onu yok ettim. Sizi buradan göndermemin bir diğer sebebi de buydu fakat kimse bilmiyor."

Duraksadı. Derin bir nefes alıp verdikten sonra tekrar konuşmaya başladı. "İkinizin de melez olacağını düşünüyorum ve birinizde dört elementin de çıkacağına inanıyorum. Bu kâğıtta aynı anda birden fazla elementi kullanmanız için detaylar var. Ayrıca onları hava hâlâ aydınlıkken, nasıl istediğiniz yere çekebileceğinize dair detaylar da var. Bunu babanızın mezarına saklayacağım, gidip oradan alın ve benim yarım bıraktığımı tamamlayın."

Gözünden süzülen yaşı silip anahtarı masanın üzerine geri bıraktığında, benim de etrafım karanlığa gömülmüştü. Birkaç kez etrafıma bakındım ama öncekiler gibi düzelmiyordu. Barış'ın endişeli sesi kulaklarımı dolduruyordu ama cevap veremiyordum. Gözlerimi kapatıp sakinleşmek için birkaç kez nefes alıp verdim ve gözlerimi açtım. 

Şu anda bir mezarlığının önündeydim ve annem de buradaydı. Bakışlarım isim yazılı mezar taşını bulduğunda, bunun babamın mezarı olduğunu anlamam uzun sürmedi. Annem, mezar taşını oynatarak hafifçe sağa çevirdi. Altındaki girintiye, bir poşetin içine koyduğu kâğıdı yerleştirdi ve tekrar mezar taşını eski haline getirdi. Kafasını kaldırıp ileri doğru baktığında sanki göz göze gelmişiz gibi hissettim. Başka bir şey yapacak mı diye bekledim, fakat öylece benim gözlerimin içine bakmayı sürdürüyordu.

Nefes alamıyor gibi hissettiğimde geri geri gitmeye başladım. İçimden geri dönmek istediğimi tekrar edip duruyordum ama bir etkisi olmuyor gibiydi. Annem hâlâ gözlerimin içine bakmaya devam ederken, "Geri dönmek istiyorum!" dedim yüksek sesle. Değişen hiçbir şey yoktu, aynı sahnede donup kalmış gibiydik. Bakışlarından kaçmak istercesine gözlerim kapandı. Nefes alışlarım iyice zorlaşmaya başladığı sırada, "Geri dönmek istiyorum! Dönmek istiyorum artık!" diye bağırırken buldum kendimi.

Olduğum yerde bağırırken birisinin beni sardığını hissettim. Bu sefer kurtulmak için korkuyla çırpınmaya başlamıştım ki o tanıdık koku burnuma doldu. Ardından huzur verici o sesi zihnimde yankılandı. "Güzelim buradasın, yanımdasın." Sımsıkı yumduğum gözlerimi araladım; tekrar odada, yatağın üstünde oturuyordum. Barış'ın kollarındaydım ve eliyle saçlarımı okşayarak sakinleştirmeye çalışıyordu. Nefes alışlarımı kontrol altına almaya çalışırken, "Barış..." diyebildim sadece. Daha sıkı sarıldı ve "Yanındayım, sorun yok." dedi.

Ben biraz daha sakinleşince, bir elini sırtımdan indirdi ve açık olduğunu yeni fark ettiğim telefonunu kulağına götürerek konuşmaya başladı. "Buradayım Ender amca, şimdi uyandı sorun yok. Tamam, kendine gelsin ben arayacağım seni tekrar." Daha sonra telefonu kapatıp kenara attı ve diğer elini tekrar bana dolayarak sırtımı sıvazlamaya devam etti.

Nefes alışlarım normale döndüğü sırada beni kendinden hafifçe geri çekti. Elini yanağımda ve saçımda gezdirmeye başladı. "Daha iyi misin?"

Başımı sallayarak onu onayladım. "Ne oldu bana?"

"Anahtarı tutunca gözlerin parladı sonra birden bayıldın. Seni yatağa taşıdım ama uyanmayınca Ender amcayı aradım. Bir şey görmüş olabileceğini, nabzını kontrol ederek kendiliğinden uyanmanı beklememi istedi ama sen saatlerce uyanmadın. Endişelenmeye başladığım için tekrar onu aramıştım ama sayıklamaya başladığını duydum. Sonra sıçrayarak uyandın, kendinde değil gibiydin. Alin sen tam olarak ne gördün?"

KORUYUCU: SON MELEZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin