Bölüm 48: Ümit Kırıntıları

336 20 6
                                    

Kulağıma dolan takırtı sesleriyle gözlerimi araladım. Görüş açıma giren bilgisayarlara bakınca bir an nerede olduğumu algılayamasam da burnuma dolan o eşsiz koku ve belime dolanmış kollar hatırlamamı sağlamıştı; Barış'ın omzuna yatmış halde çalışma odamızdaki koltuktaydım. Kafamı yavaşça geri çekerek yüzüne bakmak için gözlerimi yukarı çevirdim. Çoktan uyanmıştı ya da hiç uyumamıştı. Endişeli bakışları yine oradaydı. Elini saçlarımda gezdirdi. "Günaydın güzelim."

Gülümsemeye çalışarak elimi yanağına koydum. "Günaydın sevgilim."

"Kahvaltı için bir şeyler hazırlıyorlar hadi kalk üstünü değiştir istersen. Sonra planımızı anlatırız çocuklara." Onaylayarak yerimde doğruldum. "Sen hiç uyumadın mı?"

"Uyudum merak etme. Bizimkilerin seslerine uyandım ama seni uyandırmadım biraz dinlen diye." Yanağına yumuşak bir öpücük bırakıp ayaklandım.

"Alin."

Kapıya doğru birkaç adım atmışken endişeli sesi beni durdurdu. Hızla yanıma gelip bana sıkıca sarılınca bir an afallasam da karşılık vermiştim. Kokumu içine çekerken daha da sıkı sarıldı. Fısıltı gibi çıkan sesiyle, "Seni kaybetmeyeceğim." dedi. Elimi saçlarında gezdirmeye başladım. Sesindeki korku ve çaresizlik kalbimi paramparça etmişti.

O sırada elinde tabaklarla Kuzey içeri geldi. Gözümden süzülmesine engel olamadığım birkaç gözyaşını görünce kaşları çatılmıştı. Barış'tan yavaşça ayrılıp diğer tarafa dönerek gözyaşlarımı sildim. Barış da arkasını dönmüyordu, çünkü içten içe onu kemiren o korku yüzüne de yansımıştı. Gülümsemeye çalışarak Kuzey'e döndüm. "Günaydın."

Yüzünde durumu çözmeye çalışan bir ifadeyle, "Günaydın. Her şey yolunda mı?" dedi. "Evet sorun yok. Biz üzerimizi falan değiştirip gelelim." dediğimde, Barış hızlı adımlarla kapıya doğru ilerlemeye başlamıştı bile. Kuzey'i kafasındaki sorularla baş başa bırakarak Barış'ın arkasından çıktım ve tam odasına girecekken onu kolundan yakaladım. "Barış, bu durum benim için de zor ama lütfen diğerleri bilmesin. Mira'nın üzerine baskı oluşturur ve yapmayı planladığımız şey riske girer."

Elimi tuttuğunda yüzünde şefkatli bir ifade oluşmuştu. Başını sallayarak onayladı. Bende elimi yanağına koyup sıvazladıktan sonra gülümsedim ve merdivenden çıkıp odama girdim. Girer girmez ayakta kalamayarak dizlerimin üzerine çökmüştüm. İçimdeki ağlama isteğine karşı gelmeye çalışıyordum çünkü hem Barış hem de Mira anlardı. Güçlü ve sakin kalmak zorundaydım. Kenara tutunarak zar zor ayağa kalktım ve banyoya girerek yüzüme su çalmaya başladım. Biraz olsun işe yaramıştı.

Hazırlanıp aşağı indiğimde Barış da oradaydı ve biraz daha iyi gözüküyordu. Herkesin toplanmasıyla kahvaltımızı yaptık. Kahvaltı boyunca Kuzey, sessizliğini koruyan Barış'ı süzüp durmuştu. Bir şeyler döndüğünü seziyor gibiydi ama sormamıştı. Kahvaltıdan sonra dün gece planladığımız şeyleri anlatmak üzere bizimkileri karşımıza oturttuk. Barış'la bir süre birbirimize baktıktan sonra önce benim başlamam gerektiğini anlamıştım. "Gölge yaratığı, mezarlık, Ece'lerin durumu derken iyice kontrolden çıkmadan Amortusları durdurmamız gerektiğini düşünüyoruz ve Barış'la bir planımız var."

"Aslında Alin'in planı ama ben de onunla aynı fikirdeyim." Gülümsemekten kendimi alamadım. Onun yüzüne de buruk bir tebessüm yayılmıştı.

"Benim ateş elementim bir gözüküp bir kayboluyor ama bu durumun düzelmesini bekleyecek vaktimiz yok. Artık Mira'nın ikinci elementi de açığa çıktığına göre harekete geçmemiz gerektiğini düşünüyoruz."

"Peki, plan nedir?" diyen Hazan'ı buldu bakışlarım. "Aslında daha önce Kuzey'in söylediği fikir üzerinden ilerleyeceğiz; Mira, Barış'ın elementini yansıtacak, ben de geriye kalan üç elementimi kullanacağım ve güçlerimizi birleştireceğiz."

KORUYUCU: SON MELEZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin