Bölümün içerisinde bahsedilen türküye yukarıdaki linkten ulaşabilirsiniz. Keyifli okumalar♡
.
Korktuğumuz ya da bizi üzen geçmişimizden kaçarak yaşayamayız. Onları unutmamız da mümkün değil. Onlar bizim anılarımızda, bizimle her gittiğimiz yere geliyorken olmaz. Kaçtığımızı düşünerek esiri olur çıkarız sadece. Yapmamız gereken şey; onlarla yüzleşerek kabullenmek ve ders çıkartıp, yaşamaya devam etmeyi öğrenmekti. Barış'ın evininin önünde dikilerken, onun da tüm bunları bildiğinden emindim. Sadece kabul etmek istemiyordu. Çünkü bunu sadece olanları unutmamak için değil, aynı zamanda kendini cezalandırmak için de yapıyordu.
Birkaç dakikadır kapının önünde öylece duruyorduk. Bunun zor olduğunu tahmin ettiğim için ses çıkarmamıştım ama artık bir şeyler yapmam gerektiğini hissettim. Cesaret vermek için elimi omzuna koydum. Bakışlarını kapıdan çekip bana çevirdi. Yüzümde buruk bir tebessümle, gözlerimi onaylarcasına kapatıp açtım ve kapıyı işaret ettim. Bir süre daha baktıktan sonra kabullenmiş gibi cebinden anahtarı çıkartıp kapıyı açtı. Önce onun girmesini bekledim ama bir hareketlilik görmeyince önden gitmeye karar verdim. Arkamdan gelmediğini anlayınca bakışlarımı ona çevirdim. O ise donuk bir ifadeyle içeri bakıyordu. Elimi ona doğru uzattığımda bakışlarını önce bana, sonra da elime çevirdi. Bir süre daha baktıktan sonra elimi tuttu.
İçeri doğru yavaşça adımlarken, donuk gözlerle etrafa bakmaya devam ediyordu. Salona doğru ilerlemeye başlayınca o da peşimden geldi fakat çok fazla devam edemedik. Çünkü Barış yine olduğu yerde durmuş, ellerimiz birleşik olduğu için benim de hareket etmemi engellemişti. "Bu iyi bir fikir değil, hadi gidelim." Birden elini çekip arkasını döndü ve kapıya doğru yürümeye başladı. Son anda kolundan tuttum fakat hızla kolunu çekti. Anlaşılan yine başa dönüyorduk.
"Barış..."
"Alin, anlamıyorsun! Daha şu anda bile güçlerimin hareketlendiğini hissedebiliyorum! Bunu kontrol etmek için neler kaybettiğimi daha nasıl anlatabilirim? Sana da zarar vermek istemiyorum ben."
"Bana zarar vermeyeceksin. Ben yanındayım tamam mı, iyi olacaksın." Kendisini çekmesine fırsat vermeden elini tuttum ve bir elimi de yanağına koydum. Ateşin hareketlendiğini vücut ısısından da anlayabiliyordum. Gözlerimin içine bakıyordu, bu kötü duyguları onun içinden söküp atmak istememe sebep olacak şekilde duyguluydu bakışları. "İyi olacağız. Sorun yok." Sesim fısıltı gibi çıkmıştı, çünkü onun bu hüznünü gördükçe kendimi çaresiz hissediyordum ve bu beni mahvediyordu.
Onun ısıyı yayması gibi bende soğuk hava akımını yumuşak tenine doğru yaymaya başladım. Baş parmağımı hafifçe hareket ettirirken, gözlerinin kapandığını gördüm ve bir süre öyle kaldık. Elimin altındaki teni, daha normal bir sıcaklığa geldiğinde gücümü kullanmayı kestim. Yanağındaki elimi indirdiğimde, kapalı olan gözlerini açtı ve bakışlarını gözlerimde sabitledi. "Bu kez senin bana güvenmen lazım. Çünkü bende, tıpkı senin bana yaptığın gibi yanında olacağım." dediğimde, bir süre daha en derinlerime bakmaya devam etti. İçeri doğru adımladığımda onun da peşimden gelmesini sağladım. Bu sefer elini çekmemiş ve arkamdan gelmişti.
Salona girdiğimizde çoğu eşyanın üstünün örtülerle kapalı olduğunu gördüm, uzun zamandır buraya gelinmediği belliydi. Sağ tarafımızda üzeri örtülü koltuklar ve cam kenarında da bir şömine, sol tarafımızda ise bir mutfak ve üst kata çıkan merdiven vardı. Arka tarafta iki oda daha vardı sanırım. Hemen sağımda kalan sehpanın üzerindeki fotoğrafı görünce gülümsemeden edemedim. "Bu sen misin?" dedim fotoğrafı elime alırken. O sırada ellerimiz de ayrılmıştı. On beş yaşlarında bir Barış ve yanında annesi olduğunu düşündüğüm bir kadın vardı. O zamanlar da çok sevimli ve yakışıklı olduğu için tahmin etmesi zor değildi. Fakat ben annesine bakakalmıştım çünkü çok güzel bir kadındı. Altın sarısı saçları, fotoğraftan tam anlaşılmasa da yeşil rengi andıran gözleri ve iç ısıtan gülümsemesiyle gerçekten hayran olunası bir kadındı. Barış gülümsemesini kesinlikle ondan almıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORUYUCU: SON MELEZ
Fantasy"Sadece bir gecede hayatım tamamen değişmiş, doğru bildiklerim birer yalana, imkânsız dediğim şeyler ise gerçeğe dönüşmüştü. Yüzünde geçmişin acı hatırasının verdiği buruk bir gülümseme ile hakkımda ne biliyorsa anlatmıştı Çınar amca. Anlattığı şeyl...