Bölüm 21: Korkular

525 29 10
                                    

Bu karanlık boşluk tanıdıktı. Zihnimin içinde binlerce bölük görüntü vardı ve ben aralarında savruluyordum. Ne birisinde sabit kalabiliyor ne de aydınlığa kavuşabiliyordum. Sonra birden evde buldum kendimi. Yatakta yatan küçüklüğüm ve beni uyutmaya çalışan annem vardı. Annem saçımı okşayıp, "Size bunu yapmalarına asla izin vermeyeceğim." dedi. Gözleri dolmuştu. "Onları gafil avlayacağım, babanın intikamını alacağım ve sizi koruyacağım canlarım."

Onlara doğru adım attığım anda etrafım karardı. Yine karanlığa gömülmüş etrafıma bakınıyordum. Kafamı diğer tarafa çevirdiğimde aniden etraf aydınlandı. Şu anda bir ormanın içindeydim ve burası çok tanıdık geliyordu. Kafamı sağ tarafa çevirince bankta oturan Bahar annemi gördüm, gülümseyerek bir yere bakıyordu. Bakışlarımı onun baktığı tarafa çevirdiğimdeyse bizimle koşturarak oyun oynayan Okan babamı görmüştüm. 

Tekrar anneme döndüğümde etrafım yine değişti. Şimdi buradaki evimizdeydim ve Mira ile koltukta oturmuş konuşuyorduk. Heyecanlı bir şekilde bana yeni okulunu anlatıyordu. Fakat çok geçmeden etrafım yine değişti. Bu sefer Barış'ın evindeydim ve piyanonun önünde oturan bizi gördüm. Barış elimi tutuyordu ve diğer eliyle de saçımı düzeltiyordu. Bu görüntü, kalbimin yine yerinden çıkarcasına çarpmasına sebep olmuştu.

Duvarlar yapboz parçaları gibi bölünüp dağılmaya başlayınca gözlerimi güçlükle Barış'tan çekip etrafımda gezdirdim. Bu sefer kasabadaki gölün kenarına gelmiştim ve gerçek ailemi görüyordum. Yanlarında başkaları da vardı, gölün kenarında piknik yapıyorlardı. Bahar annem ve Ender amca da oradaydı. Gölün kenarında koşuşturan çocuklar arasında kendimi gördüm. Ama takılıp yere düşünce ağlayacak gibi oldum. O sırada benden biraz büyük olan sarışın bir çocuk beni kaldırıp şefkatle gülümsedi. Ben de ona gülümsemiştim. Bu çok tanıdık hissettirdi. O sırada duyduğum sesin sahibi bunun sebebini anlamamı sağladı. "Barış! Hadi gelin oğlum, bir şeyler yiyin!" Bu Barış'ın annesiydi. Hem fotoğrafta hem de evdeki anılarda gördüğüm için buna emin olmuştum. Bu sarışın çocuk da Barış olmalıydı. Ne yani, çocukken tanışıyor muyduk? Ama bundan hiç bahsetmemişti. Barış annesini onayladı ve benim elimden tutarak onların yanına doğru götürdü. Daha yakından bakmak için adım attığımda etrafım yine bulanıklaştı.

Bulanık görüşüm netleşmeye başlamışken, bakışlarım etrafımı saran loş ışığın kaynağına döndü. Gözlerim lambader ile buluşunca Novun'daki odamda olduğumu anlamam uzun sürmemişti. Sağ kolumda ve elimde bir ağırlık hissettiğimde bakışlarımı oraya çevirdim. Koluma doğru yayılmış dalgalı kumral saçlar kesinlikle görmeyi beklediğim bir şey değildi. Hemen yatağımın yanında sandalyede oturan Barış, kafasını yatağın kenarına koymuştu ve sanırım uyuyordu. Başının bir kısmı kolumdaydı ve bir eliyle de elimi tutuyordu. Yüzü diğer tarafa dönük olduğu için göremesem de saçları çok sevimli bir şekilde etrafa yayılmıştı. Saçlarına dokunma hissine karşı gelemeyerek, sol elimi ona doğru uzattım. Tam dokunacakken birden hareketlenmeye başladı. Sanırım ben hareket ettiğim için o da uyanmıştı. Kafasını kaldırarak boş gözlerle yüzüme baktı, bu haliyle çok sevimli ve çekici gözüküyordu. İkisi aynı anda nasıl olabiliyor bende anlayamıyordum gerçekten. Sonra bir anda yüzünü endişeli bir ifade kapladı. "Alin, iyi misin?"

Yatakta doğrulmak için hareketlendiğimde bana yardımcı oldu. Sırtımı yatak başlığına yasladığım sırada ellerimiz de ayrılmış ve içimdeki boşluk tekrar açığa çıkmıştı. "İyiyim, biraz başım ağrıyor sadece. Bana ne oldu?"

Şimdi de sinirli bir ifade vardı yüzünde. "Ne olacaktı? Sana yapma dediğim halde beni dinlemedin ve o pisliğin anılarına baktın. Sonra da burnundan kan geldi ve bayıldın. Beni ne kadar korkuttuğunun farkında mısın?" Yüzündeki ifadeden de belli oluyordu. Bu durum neden kalp atışlarımın hızlanmasına sebep olmuştu, bunu daha sonra sorgulayacaktım. "Özür dilerim ama bilmem gerekiyordu. Sebebini sen de biliyorsun..."

KORUYUCU: SON MELEZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin