Şimdiden 10.bölüme gelmiş olduk. Karakterler hakkında düşünceleriniz neler? Keyifli okumalar ♡
.
"Bütün bunlar da ne demek, cevap versene Alin?"
Gerilmeye başladığını sesinin tonundan ve abla demeyişinden çok net anlamıştım. "Mira, içerde konuşalım mı kardeşim? Anlatacağım, hadi gel..." Elinden tutmak için uzandığımda kendini sinirle geri çekti. Barış'la ikimize bakıp aramızdan geçerek anahtarla kapıyı açtı ve içeri girdi. Barış'a baktığımda cesaret vermek istercesine başını olumlu anlamda sallamıştı. Bundan kaçamazdım, buna hakkım yoktu. O yüzden derin bir nefes alıp içeri girdim. Barış da arkamdan gelip kapıyı kapattı.
İçeri girdiğimizde masanın hazır olduğunu gördüm ve mutfaktan da kokular geliyordu. Büyük ihtimalle bir şey almak için markete gitmişti ve bu şekilde her şeyi sırayla anlatma planlarım da suya düşmüştü. "Evet, girdik işte seni dinliyorum."
"Önce bir oturalım istersen..."
"Bırak şimdi oturmayı falan! Orada ne demek istediğini anlatır mısın?"
"Mira, bunu anlatmanın kolay bir yolu yok. Ben..."
"Direkt söyle o zaman. Çocuk değilim ben sonuçta." Kollarını birleştirerek 'Seni dinliyorum' dercesine bir ifade takındı.
Gözlerimi kapatıp derin bir nefes alıp verdim. Gözlerimi tekrar açtığımda hiçbir şeyin faydasının dokunmayacağını anlamıştım. Bunu yaşamamız ve atlatmamız gerekiyordu. "Anne ve babamız, bizim öz ailemiz değiller. Gerçek ailemiz onların yakın arkadaşlarıymış ve onlar bizi korumak için vefat edince bizi evlat edinmişler."
Gözleri şaşkınlıkla açıldı. Şu an nasıl hissettiğini çok iyi biliyordum ve bu gözlerimin dolmasına sebep olmuştu. Bir süre öylece baktıktan sonra olumsuz anlamda kafasını sallamaya başladı. Şimdi onun da gözleri dolmaya başlamıştı. Omzuna dokunmak için yeltendim ama geri çekildi. "Hayır, yanlışın var bu imkânsız! Yıllarca bize niye yalan söylesinler? Hayır, yanılıyorsun!"
"Ben de senin gibi inanmamıştım ama annemizin bir video kaydı var Mira, kendisi anlatıyor bunları. Ayrıca öz annemizin de kaydı var. Hem olaylar sadece bundan ibaret değil..."
Dolu gözlerle yüzüme baktı. "Daha ne olacak? Konuşsana abla!"
Cesaret almak ister gibi Barış'a döndüğümde onaylar gibi gözlerini kapatıp açtı. Bakışlarım tekrar Mira'ya döndüğünde yine tek nefeste söylemeye karar vermiştim. "Biz...Yani bizim... Özel güçlerimiz var. Bize koruyucu deniyor ve dört elemente dayalı güçlerimiz var. Gerçek ailemizin ve dolayısıyla bizim de."
Tüm cesaretimi toplayıp söylediğim şeylere karşın donuk bir ifadeyle bakmaya başladı. Bu kadar sakin durmasının sebebi birazdan patlayacak olmasıydı, bunu biliyordum. Beklediğim gibi de oldu. Kahkahalarla gülmeye başladı. Bizim ifademiz değişmeyince histerik kahkahası da son bulmuştu. "Benimle dalga mı geçiyorsunuz? Bu kıza kamera şakası falan yapalım dediyseniz hiç komik değil!"
"Hayır dalga falan geçmiyoruz, çok ciddiyiz. Barış İstanbul'dan arkadaşım falan değil burada tanıştık. O da bir koruyucu. O gün her şeyi öğrendiğimde yanımda olmuştu, sonra bir anda sen gelince öyle söylemek zorunda kaldım..."
"Yeter! Bu saçmalıklar da ne? Bu saçmalıları ablamın aklına sen mi soktun?!" Son cümlesini Barış'a bakarak söylemişti. Barış sessizliğini koruyunca tekrar patladı. "Defol evimizden! Ablamın aklına bu saçmalıkları sen sokuyorsun değil mi? Yoksa ona bir şey mi içirdin?!"
"Mira yeter! Bana bir şey verdiği falan yok! Şunlara bak..." Barış'ın kolunu tutup sıyırdım. Sonra aynı şekilde kendi mührümü de açtım. "Bak, tıpatıp aynı onunki de! Sakın tesadüf deme çünkü buna sahip başkalarını da gördüm. Bu kadarı da tesadüf olamaz, değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORUYUCU: SON MELEZ
Fantasy"Sadece bir gecede hayatım tamamen değişmiş, doğru bildiklerim birer yalana, imkânsız dediğim şeyler ise gerçeğe dönüşmüştü. Yüzünde geçmişin acı hatırasının verdiği buruk bir gülümseme ile hakkımda ne biliyorsa anlatmıştı Çınar amca. Anlattığı şeyl...